Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, özel sektörde sendikalaşmaya karşı olanların emek sömürüsünün başını çekenler olduğunu vurguladı.
Bakan Çeler, özel sektörde toplu iş sözleşmesi ve sendikalaşmanın yaygınlaşmasını istediğini ifade ederek, özel sektörde toplu iş sözleşmesi ve sendikalaşmanın haksız rekabeti önleyeceğini, emek sömürüsünün de önüne geçebilmesine ciddi katkı sağlayacağına inanç belirtti.
İşçisine, çalışanına hakkını, izinlerini, maaşını yatırımlarını doğru düzgün tam yapanların hiçbir şekilde özel sektörde sendikalaşmadan korkmasına gerek olmayacağını vurgulayan Bakan Zeki Çeler, “Her kim ki özel sektörde sendikalaşmaya karşıdır, bilin ki emek sömürüsünün başını çekenlerdir” dedi.
TAK muhbirinin sorularını yanıtlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, bakanlığının çalışmaları ve projeleri konusunda ayrıntılı bilgiler verdi.
EK MAAŞ DESTEĞİ…
İlk olarak Ek Maaş Desteği konusunda açıklamalarda bulunan Bakan Zeki Çeler, günümüz ekonomik koşullarında hem çalışanların, hem de küçük ve orta ölçekli işletmelerin ciddi ekonomik sıkıntıda olduğuna işaret ederek, asgari ücretin belirlenme usulü ve her attırıldığında işverenin ödeme kabiliyetini azaltması sebebiyle ciddi sıkıntılar yaşandığını kaydetti.
Yerel iş gücü istihdamının; özellikle turizm, sanayi, hizmet sektörü, mağazacılık, perakende satış, sağlık, tarım ve hayvancılık gibi alanlarda çalışmayı talep etmediklerini belirten Bakan Çeler, yapılan bazı araştırmalar sonucunda bunun üç tane sebebinin ortaya çıktığını söyledi.
Çeler, bunlardan birinin sosyo psikolojik sebep olduğunu belirterek, ailelerin özel sektöre bakış açısı, turizm ve hizmet alanında çalıştıklarında insanların kendilerini mutlu hissetmeyeceklerini düşünmeleri olduğunu kaydetti.
Bir diğer sebebin, düşük maaş ve iş güvencesinin olmaması olduğuna işaret eden Bakan Çeler, insanların kendilerini özel sektörde güvende hissetmediğini, patronun iki dudağı arasında her an işten durdurulabileceği algısında olduklarını aktardı.
Bunun için bakanlık olarak kısa ve uzun vadeli girişimleri bulunduğunu ifade eden Çeler, uzun vadede Milli Eğitim ve Kültür Bakanlığı ile birlikte mesleki bir teknik okulun yapılarak, bir İstişare Kurulu oluşturulması, sektör temsilcileri ile gerekli ölçümlemelerin yapılıp ileri dönük ihtiyaç duyulacak alanlarda daha çok eğitim verebilme, gençleri ve vatandaşları teşvik edebilme yöntemine gideceklerini anlattı.
Bunun orta ve uzun vadedeki planları olduğunu söyleyen Bakan Çeler, kısa vade için ekonomiye katkı sağlayacak bir müdahaleye ihtiyaç olduğunu ve var olan işsizlerin iş gücüne katılması ve ekonomide de gelirlerinin artması, işverenin de bir miktar gelirlerinin azalması konusunda bir proje hazırlandığını kaydetti.
Bu projenin de yerel iş gücünün desteklenmesi fonu yani “İstihdam Destek Merkezi Fonundan” karşılanacağını belirten Bakan Zeki Çeler, bunu da Ek Maaş Desteği Tüzüğü olarak adlandırdıklarını ifade etti.
Bu tüzükten belirlenen sektörlerde çalışan ve çalışmaya yeni başlayacak KKTC vatandaşlarının yararlanacağını söyleyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, “Destekten, maaşları asgari ücretin tüzükte belirlenen yüzdeliğinin altında olanlar yararlanabilecek” dedi.
TÜZÜĞÜN BAKANLAR KURULUNDAN GEÇMESİ HALİNDE, EK 750 TL DESTEK VERİLECEK
Tüzüğün Bakanlar Kurulu’ndan geçmesi halinde, belirlenen sektörlerde çalışan vatandaşlara ek 750 TL’nin, maaşlarının yattığı banka hesabına her ay Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından aktarılacağını söyleyen Bakan Çeler, yakın zamanda yayımlanacak bir genelge ile maaşların banka üzerinden ödenmesi kuralı getirileceğini belirtti.
DİĞER TÜZÜKLER GİBİ BİR BAĞLAYICILIĞI YOK, UYULMASI ZORUNLU DEĞİL
Bakan Zeki Çeler, bu sistemden yararlanmanın bir zorunluluk arz etmediğini, bunun yasa altında yapılmış bir tüzük olacağını ama diğer tüzükler gibi bağlayıcılığı veya buna uyulmasının zorunlu olmadığını vurgulayarak, buna uymak isteyenlerin tüzük şartlarını yerine getirmesi gerektiğini kaydetti.
Tüzüğün süresinin ise 2 yıl olduğu bilgisini veren Çeler, tüzüğün bir maddesinin ise, çalışanların toplu iş sözleşmesi bulunması ve ilgili bir sendikaya üye olması gerekliliği olduğunu aktardı.
Tüzüğün hem çalışana, hem de işverene katkı sağlayacağını ifade eden Çeler, “Tüzük kurallarına uyup maaşları banka üzerinden yatıran işletmelerin çalışanlarına 750 TL verilirken, çalışanların gerçek maaşları üzerinden de yatırımlarını 2 yıl boyunca bakanlığımız üstlenecek. Bu da işverenin ciddi bir giderini ortadan kaldıracak. İşverenlerin asgari ücret üzerinden yatırım yaptıklarını varsayarsak, her çalışan için minimum bin 14 TL gibi bir yatırımları var. İşveren bu giderinden 2 yıl boyunca muaf olacak” dedi.
TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ VE SENDİKALI OLMAK SADECE İŞÇİYİ DEĞİL, İŞVERENİ DE KORUYAN BİR SİSTEM
Toplu iş sözleşmesi ve sendikalı olmanın sadece işçiyi değil, işvereni de koruyan bir sistem olduğuna dikkat çeken Bakan Çeler, işverenlerin bundan ürktüğünü söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, özel sektörde sendikalı ve örgütlü olmanın kamudakine benzemediğini, özelde sendikalı ve örgütlü olmanın, toplu iş sözleşmesi yapmanın hem çalışanların haklarını koruması, hem işverenin haklarını koruması, hem de işçinin verimliliği açısından çok büyük katkı sağlayacağını vurguladı.
Bakan Çeler, “Kamudaki bazı sendikaları örnek görerek, özelde sendikalaşmadan kaçmak haksız rekabete devam etmek, çalışanın ezilmesi, çalışanın geleceğinin elinden alınması demektir” şeklinde konuşarak, bu noktada bazı kesimlerin kendisini çok eleştirdiğini “Bakansın denetle” dediklerine dikkat çekti.
TÜM İŞYERLERİNİN BAŞINA BİR TANE MÜFETTİŞ DİKEBİLME DURUMUMUZ YOK
Çeler şöyle devam etti:
“Bizim bakanlık olarak tüm işyerlerinin başına bir tane müfettiş dikebilme durumumuz yoktur. Bunu her konuda söylüyorum. Burada bize yardımcı olacak ek kontrol mekanizmalarının olması gerekir. Sendikalaşma ve sendikalar da bunun bir örneğidir.”
Çeler, sosyo psikolojik algının ortadan kalkması için çeşitli reklam spotları, kamu videoları, etkileyici ve teşviklendirici bilgilendirme yayınlarının yapılmasına olanak sağlayacaklarını ifade etti.
Çeler fonun bütçesinde 2 yıl yetecek kadar paraları olduğuna da işaret ederek, şöyle konuştu:
“Her röportajımda bu paranın daha yükseğini söylüyorum. Çünkü zaman ilerledikçe bu paranın hem gelirlerinden gelen artı, hem de faizinden gelen artı yüzünden para yükseliyor. Şu anda yaklaşık 200 milyon TL anaparamız var. Bu anaparanın her ay yaklaşık 10 milyon TL’ye yakın geliri var.”
Çeler, ek maaş desteği konusunda rakamsal giderlere bakıldığında ise kendilerine bin kişi başvurursa yıllık 20 milyon, 4 bin kişi başvurursa da 80 milyonluk, 8 bin kişi başvurursa da 160 milyonluk bir gider olacağına dikkat çekerek, halihazırda artan faiz oranlarını da hesaba kattıklarında kendilerinin yıllık gelirlerinin 120 milyon olduğunu, ana paraya hiç dokunmadan bir yılda bunun rahat rahat ödenebileceğini vurguladı.
YILDA 350 MİLYON DOLAR’I YURT DIŞINA GÖNDERİYORUZ
Çeler konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dünyanın hiçbir yerinde teşvik ömür boyu sürer diye bir şey yoktur. Teşvik kötü zamanlarda ve belli alışkanlıkları sağlamak için hazırlanmış projelerdir. Şu anda da kötü bir zamandan geçiliyor. Ekonomik kriz var. İşgücü sayısı çok düşük, para dışarıya gidiyor. İşsiz sayımız oldukça yüksek, sektörlerden sağlanması gereken lokomotif döngü sağlanamıyor. Çünkü memlekette şu anda 55 bin yabancı iş gücü mevcut. 55 binin sadece asgari ücret aldığını varsayarsak, yeni asgari ücret üzerinden hesapladığınızda, kişi başı yaklaşık 540 Dolar her ay yurt dışına gidiyor, yılda ise 350 milyon Dolar’ı yurt dışına gönderiyoruz. Bu bizim için çok büyük bir kayıptır.”
Turizm sektöründe yaklaşık 18 bin çalışan olduğunu, bunun sadece 4 bin kişisinin KKTC vatandaşı olduğunu ifade eden Çeler, bunun 8-10 bine yükseltilmesinin çok büyük bir kazanç olacağına dikkat çekti.
Çeler, öte yandan bir yabancı işçinin işverene her ay ekstra maliyetinin minimum bin beş yüz TL olduğuna işaret ederek, turizm sektöründe hem KKTC vatandaşlarının çalışmayı tercih etmediklerini, hem de işverenlerin KKTC vatandaşı çalıştırmayı tercih etmediklerini kaydetti.
Çeler, sadece turizm sektörü değil, diğer sektörlerde de ucuz işçiliği kendilerine benimsetmiş işverenler olduğuna işaret ederek, vatandaşların da özel sektörde çalışmama isteği sayesinde işverenlerin bunu da bahane ederek, yerel işgücünü istihdam edip daha yüksek maaş vermek yerine, yabancı iş gücünü kullanıp daha düşük maaşla, istediği gibi çalıştırdığını söyledi.
Çeler konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz günlerde Kıb-Et’e yemeğe gittim, çalışanlara sohbet ederken, 2 bin 279 TL olan asgari ücreti değil , 2 bin TL maaş ödediklerini öğrendim. Helal dükkanmış, resmen helal kesim yaparlar. Lojman sağladığı için bunu yapabilirmiş. Yoktur öyle bir şey, lojman sağlama ayrı bir şeydir. Maaşını asgari ücretin altında veremez yasası ayrı bir şeydir. Yabancı işçi bu konuda nereye bile gideceğini bile bilmez. Kıb-Et’te çalışanların eksik aldıkları ayların maaşlarını geri ödemesi için çalışma başlattık. Bundan sonra Kıb-Et’e yabancı işçi getirmesi konusunda da ‘black list” yaptık. Yani eski çalışanların izinleri yenilenirken kontrol edeceğiz, ama başka yabancı işçi getirmesine müsaade etmeyeceğiz.”
Çeler, Kıb-Et’e ilgili müfettişleri gönderdiklerini, ancak söz konusu çalışanların işsiz kalmaları halinde de çalışanlara başka bir restoranda iş bulduktan sonra bu işlemi yaptırdığını kaydetti.
YABANCI İŞÇİ ZİNLERİ… İNŞAAT SEKTÖRÜNDE YABANCI İŞGÜCÜNÜN GETİRİLMESİ DURDURULDU
Yabancı işçi izinleri konusunda ise, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, inşaat sektöründe müteahhit firmaların iş sağlığı ve güvenliği konularında, kurallara uymayanların çoğunlukta olduğu bir dönemden geçildiğini belirterek, bakanlığın denetleme güçlerinin yetersiz kaldığını, bu sebeple de inşaat sektöründe yabancı işgücünün yurt dışından getirilmesini durdurduklarını aktardı.
Bakanlık altında kurulması planlanan “İstihdam Merkezi’nin” oluşumu ardından yabancı işçi konusunda çok ciddi uygulamalara gidileceğine işaret eden Bakan Zeki Çeler, şu anda bile yabancı işçi konusunda çok ince eleyip sık dokunulduğunu kaydetti.
Çeler konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Karpaz bölgesine yaptığım bir ziyarette oradaki gençlerin işsiz olduğundan yakınıldı. Ben de dedim ki bana toplayın ne kadar insan var bu bölge otellerinde veya Karpaz Marina Gate’de çalışmak isteyen ona göre gerekeni yapacağım dedim. Bir ay içinde bana bir liste geldi, daha sonra da Bafra bölgesindeki otellerden de bize yabancı işçi talebi gelmeye başladı. Biz o talepler karşısında çıkarabilecek bir listemiz olduğu için kendilerine buyurun bu listelerdeki vatandaşlarımızdan arayın ve onlardan istihdam yapın, onlardan istihdam ettikten sonra biz size kalanlar açısından izin vereceğiz dedik ve gerçekten güzel bir uygulama oldu. O bölgedeki otel müdürlerine de teşekkür ediyorum. Ciddi anlamda iyi bir çalışma yaptılar. Bize birebir kimlerle görüştüklerini, kimlerin işe alındığını, kimlerin telefona cevap vermediğini, kimlerin görüşmeye gitmediğini exell dosyasıyla bize yolladırlar.”
Bu uygulamayı tüm sektörlerde gerçekleştirme hedefinde olduklarını belirten Bakan Çeler, Mart ayında İş Bulma Merkezi ile ilgili bir yeni aplikasyon sunumu yapılacağını, bunu diğer alanlarda da gerçekleştirebileceklerini anlattı.
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ, 2018 EN FAZLA ÖLÜM OLAN YIL
İş Sağlığı ve Güvenliği konusuna da değinen Bakan Zeki Çeler, göreve geldiği günden bu yana iş sağlığı ve güvenliği konusunda ölümleri engellemek adına ciddi bir çaba içinde olduklarını, ancak 2018 yılının en fazla ölümün olduğu yıl olduğuna işaret etti.
BİZİM HER İNŞAATIN BAŞINA BİR KİŞİ DİKMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL, FİRMALAR VE ŞİRKETLER SORUMLULUK SAHİBİ OLMAK ZORUNDA
2018 yılında 10 tane ölümlü iş kazası olduğunu anımsatan Çeler şöyle konuştu:
“Bizim beş bin 500 inşaatı denetlemek için Lefkoşa’da 5, Girne’de 3, Mağusa’da 2 müfettişimiz var, Güzelyurt’ta ise müfettişimiz yok. Bunların yanında birkaç tane de denetmenimiz var. Denetimleri bu insanlara yapmaya çalışıyoruz ve bu insanlar yıl boyunca çok ciddi bir çaba sarf ettiler. Ama bizim her inşaatın başına bir kişi dikmemiz mümkün değil. Firmalar ve şirketler sorumluluk sahibi olmak zorundadır. Bu sorumluluklarını yerine getirmiyorlar, bir de üzerinden siyaset yapmaya çalışıyorlar. İş sağlığı güvenliği önlemlerini almaları ek bir külfet değildir. Bir apartmanı yaparken iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini A’dan Z’ye uygulasalar, harcayacakları ekstra miktar 20-25 bin TL’dir. 15 tane daire olduğunu varsayarsak bin beş yüz TL ekstra alacakları parayla bu açık kapanır ve alınacak malzemeler kalıcıdır. Ama bunu yapmıyorlar. Çünkü şunu düşünüyorlar, şimdi deli Zeki geldi denetler bu inşaatları, ama ondan önceki denetletmezdi, Zeki zaten gidecek boşu boşuna niçin bu masrafı yapayım algısındadırlar.”
Bazı firmaları insan hayatına önem vermemekle suçlayan Bakan Çeler, bu yaptırımları sağlayabilmek adına İş Sağlığı ve Güvenliği konusunda firmaları dürtecek itici güç olarak yeni yapılacak tüzükte, iş sağlığı güvenliği uzmanlarına da geniş sorumluluklar yükleneceğini kaydetti.
DENETİMLERDE SEFERBERLİK…
Denetimlerde bir seferberlik başlatarak inşaat sektörünü dürteceklerini belirten Çeler, “İş sağlığı güveliği önlemlerini almak daha ucuza mal olur. Hayat kurtarır ve benimle uğraşmak zorunda kalmazlar. İş sağlığı ve güvenliği konusunda önlem almayan iş yerlerine yabancı işçi getirmeleri konusunda ‘black list’ yapıyoruz. Ayrıca inşaatları kapatıp uzun bir süre açılmamasını sağlayacağız. İhalelere girememeleri konusunda da etkin olacağız” dedi.
ENGELLİ İSTİHDAMI
Engellilerin istihdamı konusundaki soruları da yanıtlayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, şu anda Başbakanlık altında kurulan Engelli Koordinasyon Merkezi’nin ve sendikaların bir çalışma hazırlığında olduğunu ve kendilerinin de koordinatör bakanlık olarak bu çalışmanın sonucunu gerçekleştirmek adına girişimde bulunacaklarını söyledi.
Çeler konuşmasına şöyle devam etti:
“Her şey devlette çalışmak anlamına gelmemelidir. Özel sektörde çalışmayı, teşviklerle birlikte bizim desteklememiz lazımdır. Daha önceden var olan engelli istihdam projelerine aslında bu proje de dahil. Engelli istihdamı daha da arttırılacak ve yasalarda yapılacak düzenlemeyle engellilerin özel sektörde çalışırken engelli maaşlarını almaya devam ı, engellerinin düzeyine göre görev yapması göz önünde bulundurularak çalıştırılması sağlanacak. Bu arkadaşların daha detaylı bir proje içinde yer alması sağlanacak. Önemli olan onları sigortalı yapmak.”
Bakan Çeler, engellilerin, aldıkları engelli maaşı ile hayatlarını idame ettirmelerinin mümkün olmadığına işaret ederek, engellileri sigortalı yapma çabası içinde bulunduklarını kaydetti.
Koordinasyon Merkezi’nden gelecek sonuçlara bakarak belli bir istihdamın sağlanacağını söyleyen Çeler, zaten hali hazırda engelli istihdamı konusunda mevcut bir yasa bulunduğunu, özel sektörde 25 kişide 1 kişi engelli istihdamı yapma zorunluluğu bulunduğunu anımsattı.
SOSYAL HİZMETLERİ KANDIRMAYA ÇALIŞAN ÇOK KİŞİ VAR
Sosyal Hizmet yardımı alan vatandaşlar konusuna da değinen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Zeki Çeler, ülkede Sosyal Hizmetler Dairesi’ni kandırarak para almaya çalışan çok kişi olduğunu, bunu önlemek adına ‘cross-check’ sistemi uygulanmaya başlandığını anlattı.
Bir bölgenin daire sorumlularının, bir diğer bölgenin Sosyal Hizmete başvuran ve yardım alan kişisinin de dosyasını inceleyeceğini, böylece bölge samimiyetlerinin de ortadan kalkacağını ifade eden Çeler, bu çalışmanın yürürlüğe girdiğini söyledi.
İnsanların 60 yaşından sonra boşanarak, hem birlikte yaşamaya devam ettiğini hem de dulluk maaşı almayı talep ettiğini anlatan Bakan Çeler, “Bunu bile isteye yapan kişiler yanında, bu parayı alsın annem de elinden alayım diyen evlatlar da var. Bir tanesi de bakanlığın önüne annesini bırakan kadın” dedi.
SUİSTİMALLERE TAHAMMÜLÜMÜZ YOK
Buna benzer bir çok vaka bulunduğunu ifade eden Çeler, “Para alırken çalışan, parayı alıp kumara giden, dost edinen ve bunun gibi bir çok suiistimal mevcut. Bu suiistimallere zerre kadar tahammülümüz yoktur ve yaptığımız araştırmalar sonucunda karşımıza çıktığı anda biz bu maaşları kesiyoruz” dedi.
Sosyal devlet politikası anlayışı çerçevesinde öncelikle bekar annelere, daha sonra diğer tüm sosyal hizmet yardımı alıp da eli ayağı tutan insanlara, yani istihdamda yer alabilecek vatandaşlara kendi bölgelerinde istihdam olanağı sağlayacaklarını vurgulayan Çeler, bunu da bu insanların kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde durabilip, sigortalı olabilmeleri için yapacaklarını kaydetti.
Çeler, çocuğu olanlara ise, kreşlerde veya etüt merkezlerinde kendileri tarafından karşılanması koşuluyla bakım hizmeti verildiğini söyledi.
ŞİDDET OLAYLARI, ÜLKEDE VAR OLAN BİR GERÇEK
Şiddet olaylarında artış olması konusunda da açıklamalarda bulunan Bakan Zeki Çeler, aslında şiddet olaylarında artış olmadığını, şiddet olaylarının ülkede var olan bir gerçek oluğunu ifade etti.
Kadına şiddet, çocuk istismarı ve benzeri istismar vakalarının ülkede var olan şeyler olduğunu, ancak geçmişte bunların kendilerine ulaşmasının bu kadar yoğun olmadığını ifade eden Çeler, şöyle devam etti:
“İnsanlarda bir güvensizlik ve bilgisizlik vardı. Biz göreve geldiğimizden itibaren özellikle alo 183 Sosyal Hizmetler İhbar Hattı’nın önemini vurguladık. Mahremiyet kurallarını göz önünde bulundurduğumuzu ve hiçbir şekilde açığa çıkmayacağımızı, istismara uğrayan kişileri koruma altına alacağımızı, ki bu durumda Barolar Birliği ile bir anlaşmamız vardır, adli yardım desteği sağlayacağımız güvencesini verdik. Boşanmak isteyen, maddi durumu tamam olmayan ve şiddet göre kadın ve vatandaşlarımızla ilgili bu güveni sağladık, vatandaşlar da bunu duydukça bir güven duymaya başladı.”
Bir bölgede şiddet gören bir çocukla ilgili, çocuk yaşta olan yakın akrabalarının alo 183’ü arayarak çocuğun kurtulmasına yardımcı olduklarını anlatan Bakan Çeler, benzeri bir çok vakanın Sosyal Hizmetlere ulaştığını anlattı.
VAKALARDA ARTIŞ YOK, VAR OLAN VAKALAR ARTIK GÜVEN DUYARAK SOSYAL HİZMETLERE ULAŞIYOR
Bakan Çeler, “Vakalarda artış yok, var olan vakalar artık güven duyarak Sosyal Hizmetlere ulaşıyor” dedi.
Başvuru alındıktan hemen sonra vakaya hemen müdahale edildiğini söyleyen Bakan Çeler, bu konuda polisle de işbirliği içinde çalışıldığını söyledi.
Şiddet ve istismar vakalarını için gerekli işlemler tamamlandıktan sonra, eğer sığınma evlik bir durumsa Lefkoşa Türk Belediyesi ile birlikte bir protokolleri olduğunu, eğer çocuk yaşta biriyse o zaman da çocuk yuvasında koruma altına alındığını anlatan Bakan Zeki Çeler, daha sonra bu vakaların prosedürünün başladığını, eğer çocuksa çocuğun soruşturması, araştırması, ifadelerin alınması ve mahkeme süreci başladığını, bu süreç içinde çocuğun hem fiziken, hem de zihnen tedavi edildiğini kaydetti.
Aile düzelmeyecek bir durumdaysa çocuğun ebeveynlik haklarının Sosyal Hizmetlere alındığını belirten Bakan Çeler, gerek yuvada, gerekse koruyucu ailelerin yanında çocukların misafir edildiğini aktardı.
Yaşlı biriyse de hemen huzur evi veya yaşlı bakım evine alınmasının sağlandığını söyleyen Bakan Çeler, vatandaşların böyle bir durumda Alo 183’ü araması veya Sosyal Medya hesaplarından kendilerine ulaşmalarını istedi.
SOSYAL SİGORTALAR GERÇEK ANLAMDA GÖREVİNİ YAPMA NOKTASINDA DEĞİL
Sosyal Sigortalar konusunda ise Bakan Çeler, Sosyal Sigortaların gerçek anlamda, sosyal sigortacılık yapma noktasında olmadığını üzülerek ifade ettiğini kaydetti.
Geçmiş hükümet dönemlerinde sigortanın mali yükünün durmadan arttırılması sonucunda, sigortaların bugün sadece emekli maaşı ödeyen ve belli bir ilaç listesi içerindeki, ilaç paralarını ödeyen kan çubuğu ödemesi ve gözlük parası ödeyen bir kurum haline geldiğini ifade eden Bakan Çeler, şöyle devam etti:
“Bu hükümetin hedefi Sosyal Sigortalar Dairesi’nin Genel Sağlık Sigortası hizmeti verebilecek bir konuma getirilmesidir. Kolay mı bunu başarmak, pek tabi ki değil. Çünkü geçmişten kalan borçlar ödeniyor hala. Borçlar ödenecek, ek mükellefiyetleri tamamlanacak ondan sonra biraz daha para birikecek de öyle Genel Sağlık Sigortası’na geçelim.”
Sosyal Sigortalar Dairesi’nde yapılan düzenlemelere de değinen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, bir çok düzenlemede iyileştirmelerin yapıldığını, Sosyal Sigortalar Dairesi’nde numaratör sistemine geçildiğini, binada biraz yenileme yapıldığını, bütün dairelerin tek çatı altında toplanacağı bir bakanlık binası yapımın da kendi kaynaklarından karşılanması planları olduğunu anlattı.
Bakan Çeler, Sosyal Sigortalar Dairesi’nde özellikle ilaç paralarında 8-9 ay geriden ödeme yapıldığını anımsatarak, otomasyon sistemine geçildiğini, 1 Eylül’den itibaren atık vatandaşların ilaç ve gözlük paralarını 1 ay içinde, maaşlarının yatırıldığı hesaptan alabildiğine dikkat çekti.
Eczanelerle de benzer bir sistem kurulduğunu ve ay sonu eczanelerle mahsuplaşıldığını söyleyen Bakan Çeler, İhtiyat Sandığı’nda vatandaşların 11 Şubat’tan itibaren tüm işlemlerini online görüp takip edebileceklerini kaydetti.
Engelli maaşlarının alınmasındaki kriterin Sağlık Bakanlığı’ndan gelecek rapora göre olduğunu belirten Bakan Çeler, yüzde 40 ve üzeri olanların kendilerinden engelli maaşı alabileceklerini, kriterlerde bazı değişikliklerin gündemde olduğunu söyledi.
Engelliler Rehabilitasyon Merkezleri ile ilgili Güneşköy, Girne ve Mağusa’daki engelli rehabilitasyon merkezlerinin her ne kadar da personel sıkıntısı yaşansa da o bölgelere ciddi anlamada hizmet vermeye çalışıldığını söyleyen Bakan Çeler, 18 yaş üstü 100’e yakın gencin buralardan hizmet aldığını söyledi.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, engelsiz yaşam evinin bir an önce hayata geçmesi için çalışmalarının devam ettiğini kaydetti.
KARPAZ BÖLGESİNE 18 YAŞ ÜSTÜ REHABİLİTASYON MERKEZİ EN BÜYÜK HEDEFİMİZ
Engelsiz yaşam evinin ilk etabının ilgili sivil toplum örgütlerinin katkıları ile tamamlanırken, ikinci etabının ise TC Lefkoşa Büyükelçiliği ve ekonomik işbirliği heyetini tarafından tamamlanması sözü olduğunu aktaran Bakan Çeler, Karpaz bölgesine 18 yaş üstü rehabilitasyon merkezi kurulmasının en büyük hedefleri olduğunu belirtti.
Vatandaşların çalışma yaşamında karşılaştığı sıkıntılarla ilgili şikayette bulunmaya haklı olarak tedirgin olduğunu söyleyen Bakan Çeler, 1977’den bu yana çok küçük değişiklikler yapılan İş Yasası’nın, işçiyi koruma açısından çok zayıf bir yasa olduğunu vurguladı.
Vatandaşların kendilerine her türlü şikayeti yapabilmesi gerektiğini söyleyen Bakan Çeler, özel sektörde toplu iş sözleşmesi ve sendikalaşmanın yaygınlaşmasını istediğini vurguladı .
Özel sektörde toplu iş sözleşmesi ve sendikalaşmanın haksız rekabeti önlerken, emek sömürüsünün de önüne geçilebilmesine ciddi katkı sağlayacağına işaret eden Bakan Zeki Çeler, “Özel sektörde sendikalaşmaya karşı olanlar, emek sömürüsünün başını çekenlerdir” dedi.
Çeler, işçisine, çalışanına hakkını, izinlerini, maaşını yatırımlarını doğru düzgün tam yapanların hiçbir şekilde sendikadan korkmasına gerek olmayacağını vurguladı.
Toplumun ciddi bir sosyal çöküntü içinde olunduğunu belirten Bakan Çeler, bunun da kendisini çok üzdüğünü, insanların yapılan hiçbir şeyden memnun olmadıklarını söyledi.
Asgari ücretle çalışan vatandaşlara çağrıda bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Zeki Çeler, asgari ücretle çalışan vatandaşların Şubat ayı sonunda alacakları maaşın 2 bin 740 TL olduğunu, eğer Şubat ayı sonunda ödenen maaş bunun altındaysa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, bölge amirliklerine veya bakanlığın sosyal medya hesabına şikayette bulunmasını istedi.
Bakan Çeler, vatandaşların ismini vermeden şikayette bulunabileceklerine işaret ederek, şikayeti yaparken iş yeri ve adresini bildirmesinin yeterli, olduğunu ancak, şikayet sonrasında ilgili şirketlere denetim yapılacağında, bir şekilde maaşın eksik ödendiğinin kanıtlanması gerektiğini vurguladı.
Bakan Çeler, aksi takdirde işverene maaşların geriye dönük ödettirilmesi ve uyarı yapılamasının mümkün olmayacağını sözlerine ekledi.
Haber: Tuğçe Ülkü Aydın Fotoğraf: Hüseyin Sayıl