Şener Levent, Avrupa Parlamentosu’nda sordu: Bizim özgürlüğümüzü kim koruyacak?

Panelden: Savaşa karşı barış istiyorum, diyenler dahi tutuklanıyor. Barışı savunmak suç! Savaş propagandası yapmak serbest. Türkiye’de savaşa savaş demek dahi suç. İfade özgürlüğünün nesini konuşacağız.

Cenk Mutluyakalı / Brüksel

 

Avrupa Parlamentosu’nun düzenlediği “Basın Özgürlüğü Semineri”nde söz olan Kıbrıslı gazeteci Şener Levent, “Avrupa Birliği üyesi bir Kıbrıslı olarak, gazetecilik yaptığım için TC Cumhurbaşkanı’na hakaretten yargılanacağım. Avrupa Birliği bizim özgürlüğümüzü koruyacak mı? Bizim özgürlüğümüzü kim koruyacak” dedi.

Şener Levent, Lefkoşa’da “TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatı” ile Afrika gazetesine yönelik “linç girişimi”ni anlattı, adanın kuzeyinin “Türkiye’nin işgali altında olduğu” görüşünü parlamentoda dile getirdi.

Brüksel’deki panelin ikinci gününde Uluslararası Af Örgütü’nden Andrew Gardner’in yanı sıra Sınır Tanımayan Gazeteciler Temsilcisi Erol Önderoğlu ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan da panelde konuştu.

“Olağanüstü Hal’in Türkiye’de keyfi bir şekilde uygulaması Avrupa Konseyi’nden de kaynaklanıyor” diyen Türkdoğan, Avrupa’nın Türkiye’yi tümüyle dışarıya itmesinin sorunu daha da büyüttüğünü anlattı.

“Savaşa savaş demek suç”

Terörle Mücadele Kanunu’nun ifade özgürlüğüne karşı kullanıldığını da anlatan Türkdoğan, “iltisak” kavramının kanunsuz olarak sürece dahil edildiğini belirtti, şunları söyledi:

“İltisak yani ilişkili denilerek, herkes terör örgütü mensubu kabul edilebilir. Peki bu süreç nerede duracak? Avukatlar kendini savunamaz durumda, bir başkasını nasıl savunacak? Savaşa karşı barış istiyorum, diyenler dahi tutuklanıyor. Barışı savunmak suç! Savaş propagandası yapmak serbest. Türkiye’de savaşa savaş demek dahi suç. İfade özgürlüğünün nesini konuşacağız. İnsan Hakları Anıtı dahi tutukludur.”

Şener Levent’in parlamentodaki sözlerine sadece İnsan Hakları Derneği Başkanı Öztürk Türkdoğan yanıt verirken, “umarım ifade özgürlüğü hakkını kullanan gazeteciler herhangi bir ceza almazlar” dedi.

Bir korku iklimi

Panelin ilk günün konuşan gazeteci Hasan Cemal, “Türkiye'de Erdoğan darbesi yaşanıyor” diyerek, “Bir korku ikliminin özgürlükleri gitgide boğduğu bir Türkiye bu” değerlendirmesi yapmıştı.

Hasan Cemal şunları söylemişti:

“Bugün Türkiye'de demokrasiyi demokrasi yapan güçler ayrılığı hiçe sayılıyor. Yargı bağımsızlığı hiçe sayılıyor. İfade özgürlüğü hiçe sayılıyor. Demokrasilerin temel direği olan bağımsız ve özgür medya hiçe sayılıyor. Hayatın renklerinden, hayatın farklılıklarından, çok seslilikten uzaklaşan bir Türkiye bu... Kısa adı OHAL olan olağanüstü hal rejimi altında, bir sivil darbe dönemi yaşanıyor Türkiye'de.

Memleket koskoca bir hapishane gibi...”

Panelde ayrıca gazeteciler Mehveş Emin, Ceren Sözeri, Mustafa Kuleli, Piotr Zaleweski, Mehmet Köksal da konuştu.

“Sırt dönmedik”

Avrupa Birliği'nin (AB) Genişlemeden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, seminerin kapanış konuşmasında, Türkiye’deki özgürlükleri önemsediklerini belirterek,  “2 gün boyunca Türkiye’de basın özgürlüğünü gündem yapmamız, Avrupa’nın Türkiye’ye sırt dönmediğinin de bir göstergesidir” diye konuştu.

“Sessiz kalmayacağız ve ileri bir demokrasi ve ifade özgürlüğü için çabalarımızı sürdüreceğiz” diyen Hahn, bir çözümün her zaman siyasi olarak bulunabileceğini, bunun da ancak sınırsız diyalogla mümkün olduğunu belirtti.

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri