Sergen Yalçın, - ki Türkiye’nin popüler bir eski futbolcusu, bugünlerin gösteri dünyası yıldızıdır- demiş ki, “Kıbrıs’ta müze var da gitmedik mi, tabii ki kumara gideceğiz” falan…
Bu lafı demiş mi de emin değilim…
Öyle yazıyorlar...
Duymadım...
Okudum...
Ama hemen tepkiler başladı, “vay efendim de ne demek Kıbrıs’ı kumarhane ile anıyor…”
Ne diyecekti ya!?
Üstelik yalan mı söyledi yani…
Merak ediyorum, Sergen’e kızanlar acaba en son ne zaman “müze” lafını ağızlarına aldılar…
Ne zaman bu ülkede kaç tane müze olduğunu saydılar...
Bir müze kurulması için mücadele etmek, ne zaman akıllarına geldi, en son.
Mesela, geçtiğimiz haftalarda şairler “Edebiyat Müzesi”nden söz ederken, kaç kişinin umurunda oldu bu ve kimler sahip çıktı?
***
Sokağa çıkınız ve geçtim Türkiye’den gelen insanları, Kıbrıs’ın “doğmuş, büyümüşlerine” sorunuz, “nerede müze var” diye…
Size en fazla söyleyecekleri, “Barbarlık Müzesi”dir…
Başka!..
Var mı mesela “Güzel Sanatlar Müzesi.”
“Edebiyat Müzesi” nerede sahi…
Bir “Folklor Müzesi” var, ara ki bulasın doğrusu…
***
Yine sokağa çıkınız ve “casino var mı” deyiniz mesela…
Düşünmesine de gerek yok kimsenin…
Biraz sağına soluna baksa, görecek…
Casinoyu…
Gece kulübünü…
Bet salonlarını falan…
***
Bir başkası söyleyince kızıyoruz da…
Biz değil miyiz, sık sık anlatan, bu ülke “kumarhane ve kerhane cumhuriyetine dönüştü” diye…
Eğer söylemişse…
İyi laf etmiş Sergen.
Kıbrıs’ta hemen hiç “müze”ye gitmeyenlerin, en azından yılbaşı gecesi, bir “casino”ya gittiği kesindir çünkü…
Meselenin özü, Sergen’in biraz daha “dobracı” olması...
Ve biraz da “dangalak”…
Ha “utanacaksak” eğer…
Gerçeğimiz de bu!..
Keşke, hepimiz biraz daha ‘dobracı’ ve ‘dangalak’ olabilsek...
Hiç kıvırmadan!..