Kıbrıs'ın kuzeyinde seçilmiş bir hükümet var.
Seçilmiş partiler…
Bu partilerin seçilmiş yetkili kurulları…
Ve bu durumu bile bile Türkiye bir dayatma ile mevcut sistemi yok etmeye kalkışıyor.
Açık açık bir darbe girişimi bu!..
Her şeyi ayaklar altına alan bir darbe.
Demokrasiyi…
Kıbrıslı Türklerin iradesini…
Bugün su, yarın başka bir konu, hiç fark etmez.
CTP-PM'nin duruşunu sürdürmesi sonrası oluşan paparaya bakacak olursak ciddi anlamda bir krizle karşı karşıyayız.
Anlaşılan o ki Türkiye suyun yönetimini özelleştirmekten öte 'Türkiyelileştirmeyi' hedefliyor.
Tekel bir özel şirket Türkiyelileştirmesi bu!..
Ve bu Türkiyelileşmeyi reddedenin de 'gideceği' bir durum yaratılmış sanki…
Zamanlama, kurgulama iyi ayarlanmış.
Zira önce 13. maaş, Ekonomik Program gibi mali konularla birlikte düğümlenmiş bir kriz yaşadık.
Şimdi de yine suni bir "maaş krizi" ile durum lezzetlendirilmeye çalışılıyor.
Türkiye'nin dayattığı modele bakacak olursak ülkedeki tüm su kaynaklarına hakim bir tekel yaratılmak istendiğini görebiliriz.
***
Özelleştirmeden de öte Türkiyeli bir şirketin tekelinde bir su modeli.
CTP PM buna 'dur' dedi bir süre önce…
Ara yol bulmaya çalıştı.
Yeni bir formül denedi.
Ama olmadı.
Türkiye yine aynısını masaya koydu.
Son toplantıda da duruş devam etti.
Şimdi kimileri merak ediyor, 'dur' dediği için gider mi CTP?
Kimilerine göre gidecek.
Gitse de gitmese de CTP dışında kalan toplumsal muhalefet için karar zamanı şimdi.
CTP direnecektir elbet.
Ancak bu direnişte desteğe ihtiyacı var.
Bu destek kendi başarısı için değil, toplumun başarısı için elzem.
Bu direnişin bedelleri de olacaktır, hiç kuşkusuz.
Maddi kayıpları da olabilir kimilerinin…
Türkiye topyekun toplumu cezalandırmak da isteyebilir, CTP'yi ötekileştirerek iç siyasete oynamayı da tercih edebilir.
Kendini çok 'kudretli' sananlar bu statükonun 'devam'ına aday olabilir örneğin!
Ya da olası UBP-DP hükümeti ile ülke tam bir teslimiyet salmalına sürüklenebilir.
Tam da bu noktada toplumsal muhalefetin karar vermesi gerekecek.
'Bulacan canım, bulamazsan gidecen canım' mı duruşumuz, yoksa direnişten yana mı?
45 yıllık direniş partisi elbette bu kavgayı verir ve yoluna devam eder.
Ancak bu zor sınavda sessiz kalanları tarih hiç affetmez.
Şimdi tam da o sesi çıkarma zamanıdır.
Ya şimdi, ya da hiçbir zaman.
***
Peki şimdi ne olacak?
Olacak olan bellidir dostlar.
Şimdi yeniden masaya dönme ve sorunu çözme zamanıdır.
Her iki taraf da bu güne kadar duruşunu korudu.
Nereden bakarsanız bakın bu kriz KKTC için ne kadar krizse, Türkiye için de krizdir.
Somut ve siyasi düzeyde atılacak adımlar ve diyalogla çözümlenmeye muhtaçtır.
Elbette CTP bırakıp gitmeyecektir.
Ve elbette bu sorunu çözmek CTP’nin sorumluluğudur, görevidir.
Ancak CTP'yi muhatap alacak, masaya oturacak 'müsteşar yardımcısı'nın üzerinde siyasi iradeye ihtiyaç vardır şimdi…
Kıbrıslı Türklerin iradesi, duruşu ve hassasiyetleri ortadayken bu işin 'müsteşar yardımcıları'yla çözülemeyeceği ayan beyan ortadadır.
---------------------------------------------------------------
CTP giderse… Kim 'hüküm edecek'?
Öyle ya da böyle CTP bütün taraflarıyla konuyu ele alıyor, tartışıyor, yorumluyor, itiraz ediyor.
Kimileri buna "bölündüler parçalandılar" dese de CTP her yönüyle siyaseten sahada…
Olayın siyasi faydasından çok toplumsal bir mücadele olduğunu fark etmeyenler var.
Bu kavga CTP'nin kavgası değil dostlar!..
Lütfen dikkatle inceleyin olanları.
Bu kavga var olma, kurumlarımızla yaşayabilme kavgasıdır.
Biri çıkmış "Pişmiş aşa su katamam" diyor, CTP'nin Türkiye tarafından ezilmesini keyifle seyrediyor.
Bir başkası çıkmış “Bizim seçim programımızda özelleştirme var, bu durum bize uyar" diyor.
Dışarıdan sessiz sessiz seyreden 'eski ortak' hükümete kapak atmanın hesabını yapıyor.
Bir diğeri de iktidar olma hayallerinde sosyal medyadan kahramanlık yapıyor…
İyi de bu durumdan sonra ortada "hükümet" kalacağını mı sanıyorsunuz siz?
CTP gidecek de, siz "hükümet" mi olacaksınız?
O gün geldiğinde olursunuz elbet…
Ortada 'hüküm edecek' bir şey kaldıysa…
--------------------------------------------------------------------------
• Ercan'ın kısa sürede özele devredildiği günleri hatırlayın!..
• Yeterince tartışılmadan, konu ele alınmadan, kimsecikler duymadan alel acele Ercan'ın gittiği dönemleri anımsayın!.. Sadece hatırlayın. Bugünkü direnişin değerini anlayacaksınız…
• Lefkoşa Belediye Başkanı Harmancı sosyal medyadan "Bize de neler olur birileri anlatsın" diye feveran ediyor. Ah be Harmancı, kim neyi anlatacak? Ya da kim ne biliyor? Açıklama bolluğu var, tarza göre hangisi sana uygunsa onu "doğru" kabul et, zaten yarın değişir yine…
• DP Genel Sekreteri Hasan Taçoy “Hükümet bozulursa DP yerini alır” diyor… DP dediğin ne ki? Joker!.. O çıksın, ben gireyim!.. Yerini alırmış!.. Her dönemin ortağına bak sen!
• TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit olası CTP’siz bir hükümet senaryosunda olmayacaklarını söylüyor. Hani kimilerinin UBP-DP-TDP diye düşündüğü senaryoya hayır diyor. Geriye ne kalıyor? UBP-DP… Hadi bakalım.
• Tarım Bakanı Erkut Şahali, "UBP de kendi açısından haklı biz de. Bugün Bakanlar Kurulu var. Orada sonuca varacağız" dedi. Demek dananın kuyruğu bugün kopacak!..
• Kıbrıs sorununda liderlerin güya üzerinde uzlaştığı güven yaratıcı önlemler ne oldu? Birçoğu hayata geçmedi!.. Süreç uzadıkça uzuyor. Bir tek elektrik tamam… Güneyden elektrik alıyoruz. Acil ihtiyacımız olmasa o da ilerlemezdi ya, neyse…