Sessiz seçim

Sami Özuslu

 

Enteresan bir seçim dönemi yaşıyoruz.
Kamuoyu yoklaması adı altında piyasaya sürülen birkaç sonuç medyada yer aldı, ancak sokaktaki nabız o araştırma sonuçlarını ne teyit ediyor, ne de yalanlıyor.
Tabiri caizse 'nabız' yok henüz...
Seçmenin büyük bölümü sessizliği, renk vermemeyi tercih ediyor.
Bugünle birlikte artık son 18 güne girdik, ancak 'aktivist'ler haricinde adayları sokağa, arabasına, evine taşıyan seçmen sayısı çok az...
Dün Dereboyu'nda arabalara baktım dikkatle, mantin var mı, adayları anlatan başka bir emare var mı diye...
Birkaç yeşil mantinli, bir de Özersay afişli araba gördüm topu topu...
Seçmenler 'kararsız' değil belki, ancak son haftalara girilirken bu kadar sönük bir seçim havası olması düşündürücü...

***

Seçimlerin neden sönük olduğuyla ilgili birçok gerekçe sıralanabilinir.
Birincisi, seçim yarışı çok erken başladı. Adaylık süreçleri incir ipi gibi uzadı. Nisan 2015 seçimi neredeyse bir yıl önceden gündem oldu, tartışıldı. Bu kadar uzun zamana yayılınca da ilgi azaldı.
İkincisi, sokaktaki yurttaş siyasete karşı soğuk duruyor. Kimi umudunu kestiğinden, kimi seçimlerden usandığı için, kimi başka nedenlerle seçimleri günlük yaşantısına sokmuyor.
Üçüncüsü, bu kadar iletişim mecrasına rağmen adaylar topluca bir araya gelip fikir tartışması yapamıyor, farkını ortaya koyabilme fırsatı bulamıyor.
Dördüncüsü, adaylar ve  siyasal partiler örgütsel anlamda zafiyet yaşıyor. Seçmene ulaşmakta zorlanıyor. Sokağa çıkamıyor, yüz yüze temas yapamıyor, ya da sınırlı ölçüde yapabiliyor.
Ve beşincisi, Kıbrıs sorunundaki durgunluk, umutsuzluk seçmenin heyecan duymasını engelliyor. Asıl işi Kıbrıs sorunuyla ilgilenmek ve müzakere etmek olan Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı mevzuu bu yüzden çok da önem taşımıyor önemli bir kesim nezdinde...

***

Elbette başka nedenleri de vardır, ancak kesin olan şu ki çok sönük bir seçim dönemi geçiriyoruz.
Bu durumun hangi adaya yaradığı, hangisine iyi gelmediği bile belli değil.
Partilerin tamamının tutuk, dağınık olması hangi adaya avantaj, hangisine dezavantaj sağlayacak, o bile net değil.
Kuşkusuz son iki haftada herkes seçime asılacak, sokağa daha fazla dökülecek, reklam kampanyalarına ağırlık verilecek, böylelikle tansiyon da biraz yükselecek.
Buna rağmen 19 Nisan'a kadar bu sakin, durgun ortamın çok da değişeceği gibi bir izlenim yok sokakta...
26 Nisan'daki ikinci turda ise tablo tersine dönecek.
Şimdilik böyle görünüyor.