SEVER/SEVMEZ

Sami Özuslu

 

Bizim köyde sarı papatyaya 'sümülürga' derdik. Hala da deriz.
Kimi köy ve bölgelerde farklı versiyonları var. Birçok kelime ya da deyim gibi
'sümülürga' da Kıbrıs Türkçesi'nde yer almış.
Tavşanlar çok severek yer sümülürgayı. Bahar aylarında her tarafta bolca ürediği için, sadece tavşanlar değil, küçük ve büyükbaş hayvanların da sever bu otu.
Hatta biz de yerdik. Tazecik oldu mu, sıyır kabuğunu, bas dişi!
Leziz mi leziz.
Sağlıklı üstelik.
Organik, nefis, üstelik beleş sebze.
Salataya kesenler de var sümülürgayı.
Yeniliyor olması dışında başka işlevlere de sahip hem.
Çocukken nenem kaynamış yumurtayı sevelim diye sümülürga çiçeklerini kesip cezveye atar, haşlanan yumurtanın kabuğu sarı renk olurdu.
Rengiyle beraber sanki tadı da güzel olurdu yumurtanın.
Bazen lale ile kaynatılmış kırmızı yumurta gelirdi önümüze.
Keyifliydi renkli yumurta yemek.
Çocuklardık, şendik o zamanlar. Belki ondandı keyfimiz.
Ve bir de 'fal' tarafı var sümülürganın. 'Papatya falı' diyorlar.
Nam-ı diğer 'sever/sevmez' oyunu...

*  *  *

Elimizle kopardığımız sarı çiçeği yolmaya başlardık, aynı iki kelimeyi sayarak.
Şike yapmak istersek eğer, önceden sayardık kaç yaprağı var çiçeğin.
Tek sayıysa 'sever' diye başlardık, çift sayıysa 'sevmez' diye...
Sonuç hep 'sever' diye çıkardı bu yolla...
Yok, 'gerçek fal'sa çıkmasını istediğimiz, yapmazdık böyle hesap, hile...
Bırakırdık oluruna.
"Sever... Sevmez... Sever... Sevmez..."
Kimseydi sevgisini sorguladığımız, inanırdık çıkan falda söylenene...
Eğer 'sever' çıkarsaydı, sorun yoktu.
Yok son yaprak 'sevmez'e denk gelmişse, tekrar tekrar denerdik şansımızı...
'Sever' çıkarıncaya kadar yolup dururduk çok sayıda çiçeği...

*  *  *

Bu kadar basitti eğlenmek.
Bu kadar keyifliydi doğadan koparılmış bir sarı çiçek.
Bu kadar saftı yüreklerde sevgiler.
Bu kadar ihtiyaçtı sevildiğini bilmek.
Sümülürganın tadı, yumurtayı boyadığı sarısı, yapraklarından çıkan falı...
Bir tek bitkide ne çok marifet!
Bugünün tüketim çılgınlığında, doymak bilmeyen egoları tatmin edemez sümülürga...
Keşke edebilseydi.
Bakalım falımıza...
"Eder... Etmez... Eder... Etmez..."
Hile yoksa, siz bakın falın sonucuna..