İki kapı daha açıldı…
Derinya ve Aplıç…
***
Şeytanın avukatlığını yapıyorum bazen;
‘Acaba’ diyorum…
Kapılar açıldıkça ‘statükoyu normalleştiriyor muyuz’ diye…
***
Yani nasıl olsa 9’a ulaştı kapılarımız…
İstediğimizde giriyor, istediğimizde çıkıyoruz…
Bazen biz geçip alışveriş yapıyoruz diğer tarafta…
Bazen de şimdilerde olduğu gibi TL’nin erimesinden dolayı Kıbrıslı Rumlar geçiyor bu tarafa…
Havaalanını da kullanıyoruz nasıl olsa…
En azından Kıbrıslı Türkler…
Geziyoruz da, gidip tatil de yapıyoruz belki doğduğumuz yerlerde…
Belki de tavsiye edilen yerlerde…
E o zaman daha ne!
***
Kıbrıslı Rumların olduğu gibi turistlerin geçişi de arttı…
TL’nin erimesi onlara da yarıyor çünkü…
Kime yaramıyor ki!
Neredeyse dünyada hangi ülke varsa kullandığımız TL’den daha avantajlı…
Bulgaristan’dan Türkiye’ye geçip alışveriş yapıyor artık Bulgarlar, Türkiye daha ucuz olduğu için… Kendi paraları TL’den daha değerli olduğu için…
***
Bizim kapılara da yaradı eriyen TL…
Kapılar sıkıştı.
Kapılara yaradı da esnafa yaradı mı, çok da belli değil.
Sorarsanız esnaf yine mutlu değil, yine kepenkleri açtıkları gibi kapattıklarını da söylerler…
Peki bu tarafa geçen özellikle Lokmacı’da yığılan, kuyruk oluşturarak bu tarafa geçen turist ne yapıyor, nereye harcıyor, bir şeyler alıyor mu, bir şeyler yiyip içiyor mu?
Oldukça memnun edici bir sonuç ortaya çıkmasa da mutlaka bir şeyler harcıyorlardır…
Akaryakıt almak için Kıbrıslı Rumların geçişlerinin arttığını biliyoruz örneğin…
Hiç olmazsa akaryakıt istasyonlarının biraz da olsa memnuniyetleri vardır...
***
Bir şeytan avukatlığı daha yapıp acaba TL’nin biraz daha erimesi, kapılardan geçişi biraz daha artırır, biraz daha bu tarafa para bıraktırır mı?
Bir şey üretemediğimiz, ürettiğimizi de satamadığımız bu ortamda acaba böyle bir gelir sürdürülebilir olabilir mi?
***
Kapılar arttıkça ve de TL eridikçe ‘sıcak para’ biraz artabilir mi? Bütçedeki delik böylece birazcık da olsa dikilebilir mi?
***
Kapıları çoğaltarak, durumu normalleştirerek, başka zorunlu ve yaşamsal ihtiyaçları bilinmez bir tarihe ertelenerek, belki de iptal edilerek böylece idare edebilir miyiz?
***
Öylesine sesli bir düşünce işte;
Kafalarda deli sorular…
Liderlerin kafası karışık…
Sıradan vatandaşın hayda hayda karışacaktır.