Sibel Siber bir basın toplantısı düzenleyerek, önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmayacağını söyledi.
Siber, kendisini destekleyen herkese de teşekkür etti.
Siber, aktif siyasette olmasa da topluma hizmete devam edeceğini söyledi.
"Şeffaflık ve hesap verebilirlik" ilkesine inandığını anlatan Siber, "Örtülü değil şeffaf" olunması gerektiğine dikkat çekti, topluma "öğrenilmiş çaresizliği değil özgüveni aşılamalıyız" dedi.
Kavga yerine diyaloğu öneren Sibel Siber, Cumhurbaşkanlığı'na aday olmayı düşündüğünü, bu makamın 'toplumsal hizmet makamı' olduğunu, ancak gelinen aşamada, adaylık kararı almadığını belirtti.
"Kimi organize grupların kendi adayını desteklemeyenlere yönelik hakaretleri ve cinsiyetçi yaklaşımları üzücüdür" diyen Siber, ilk göstergelerin, seviyeli bir propaganda dönemi olmayacağını ortaya çıkarttığını ifade etti.
Siber, toplumsal hizmet için her zaman heyecan duyduğunu da belirtti.
Eski Başbakan, Meclis Başkanı, Milletvekili Sibel Siber bir basın toplantısı düzenledi, düşüncelerini açıkladı.
Siber, doktor kimliğiyle de, seçim propaganda sürecinde, adaylara da tavsiyeler iletti, "Sarılmayınız, öpüşmeyiniz, kalabalık buluşmalardan uzak durunuz' dedi.
Basın açıklamasının tam metni şu şekilde;
Hatırlayacağınız gibi 2018 Genel Seçimleri öncesi şu temel vurguyu yapmıştım; “Genel Seçimlere adaylığımı koymuyorum; ama halkımızın yaşamına olumlu katkı yapacak tüm çalışmalara destek olmaya ve edindiğim bilgi ve tecrübeler ışığında toplum yararına olan projelere katkı koymaya devam edeceğim. İnanıyorum ki aktif siyasette olmasak da topluma hizmet yönünden bizlere düşen görevler büyüktür. O nedenle daha iyiye ve daha güzele ulaşma hedefiyle, her zamanki gibi tüm halkımızla kucaklaşarak var gücümle çalışmaya devam edeceğim.”
Halkımıza verdiğim bu sözü tutarak, toplumsal sorumluluk bilinciyle, edindiğim deneyim ve bilgiler ışığında gerek içteki sorunlar gerekse Kıbrıs sorunu ile ilgili düşüncelerimin yapıcı eleştiri ve önerilerimi kamuoyuyla paylaşmaya devam ettim. Kıbrıs sorunu ve müzakereler konusundaki görüş ve düşüncelerimi “Aynı Masada Yarım Asır” isimli kitabımda halkımızla buluşturdum.
Mevcut verimsiz yapıya, usulsüzlüklere, hak ve adalet ilkesinden uzak kararlara, liyakatın yok sayılmasına, kurumsallaşmamaya ve devlet yönetimindeki aksaklıklara olan tepkilerim neticesinde kendimi 2009 yılında aktif siyasette bulmuştum. “Daha iyi bir yönetim mümkündür” düşüncesinin “Böyle gelmiş böyle gider’’ düşüncesine galip gelmesi için çok uğraş verdim. Çünkü öğrenilmiş çaresizlik başarının önündeki en büyük engeldir. Siyasi görevlerimde, daha iyiye ulaşmanın bir hayal olmadığını görmenin heyecan ve mutluluğunu yaşadım. Başbakanlık dönemindeki halkı merkeze koyarak aldığımız kararlar, ilkeli duruşumuz halkımızda heyecan yarattı, yüzler güldü. Meclis Başkanlığım döneminde uzlaşı kültürüyle, ekip ruhuyla gerçekleştirdiğimiz projeler, uluslararası ilişkilerdeki başarılı adımlar, kurumsal yapıdaki iyileştirmeler, “Daha iyi bir yönetim mümkündür” ile ilgili umudu artırdı.
Devletin üst kademe yönetiminde görev alanların yöneticilik vasfının, ekip ruhu ile çalışmasının, uzlaşı kültürünün, güçlü aidiyetinin, toplum sevgisinin, şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesinin halkımıza ne kadar olumlu yansıyacağının önemini sürekli vurguladım. Bunun için de kavga ederek değil, uzlaşı kültürü ile; “ben” egosuyla değil ekip ruhuyla; yandaşlarla veya bir zümreyle değil, tüm halkla; örtülü değil, şeffaf; şaibeli değil, hesap verilebilir; kabuğuna çekilmiş değil, dünyayla sağlıklı iletişim halinde; öğrenilmiş çaresizliği değil, özgüveni ve aidiyet duygusunu aşılayacak bir yönetimle yaşamın kalitesini yukarıya çekmek mümkündür. Bunun için de maddi kaynağa
ihtiyaç yoktur.
İşte bu deneyimler ışığında ve çok güvendiğim insan kaynaklarımızla Cumhurbaşkanlığı görevinde ne kadar güzel işlere imza atılabileceğini bildiğim için bu göreve aday olmayı düşündüm ve kamuoyuna da bunu birçok kez açıkladım.
Değerli Basın Mensupları;
Cumhurbaşkanlığı makamı “Toplumsal hizmet” makamıdır. Bu hizmet için aday olanların fikirleri ve düşünceleri ile seçim yarışında yer alması, kampanyalarındaki harcamaların şeffaf olması, demokratik hukuk devleti için vazgeçilmezdir. Hal böyle iken, bazı organize grupların, kendi adayını desteklemeyenlere yönelik hakaretlerini, cinsiyetçi saldırılarını ve küfürlü paylaşımlarını gördükçe, toplumsal yapımıza uygun, çağdaş, şeffaf, hesap verilebilir, seviyeli ve ilkeli bir kampanya dönemi yaşayacağımıza dair umudumun azaldığını belirtmek isterim. Umarım yanılırım.
Toplumsal hizmet için her zaman heyecan duymaktayım ve bu heyecanımı hiç yitirmedim; ama önümüzdeki seçimde, mevcut şartları da gözönünde bulundurduğumda aday olmama kararı aldım. Adaylığımı gönülden arzu eden, destek veren, inacını, güvenini her fırsatta ifade eden tüm değerli vatandaşlarımızın bu kararımı anlayışla karşılayacaklarına inanıyor, her zaman büyük sevgi, saygı duyduğum ve manevi değerlerine duyarlılık gösterdiğim halkımızın daha güzel günlere ulaşacağına olan inancımla, saygılarımı sunuyorum.
Dr. Sibel SİBER