SIĞINAKLAR HAZIR MI?

Sami Özuslu

Her fırsatta tekrarlıyorum: Bu coğrafyada yaşamak zordur. Etrafımız tam bir ateş çemberi. Ortadoğu- Kuzey Afrika-Anadolu üçgenindeki bu küçük adanın etrafındaki mavi denizler de yangın yerine dönüşmüş durumda…

Yangını söndürmek yerine, bolca benzin de dökülüyor üzerine… Bir akıl tutulması olmalı bu!..

Sözümona gaz bulacak Kıbrıslılar ve zenginleşecek…

Oysa zenginleşenler belli: Silah tüccarları!..

Bakın adanın her iki tarafına da bol bol satış yapıyorlar sürekli…

Tanktan topa, tüfekten İHA’ya, helikopterden piyade tüfeğine envai çeşit ‘mal’ geliyor adaya..

Adanın yarısı zaten askeri üs…

Ama yetmedi, yeni üsler açıyoruz.

Kara, hava, deniz…

‘Güvenlik’ için!..

***

Dün bir izleyici mesaj attı canlı yayında ve sordu:

‘Sığınaklar hazır mı?’ diye…

‘1974’ten bu yana kullanmadık sığınakları… Nedir durumları? Ve sığar mı şimdiki nüfusu mevcut sığınaklar?’

Düşündüm: Çok haklıydı bu soruları sormakta…

Savaşın ne olduğunu iyi bilir bu toplum… Ve sığınağın anlamını da… Esir kamplarını, göçü de…

Savaş kayıplarını, şehitleri de…

Yücel Vural hocam “Bu savaş hazırlığıdır” diyor.

Kimse çıkıp ‘savaşa hazırlanıyoruz’ demez. Ama hazırlıklar onu gösteriyor.

Belki ‘korkutma’ amaçlı, belki değil…

Ancak ne olursa olsun sebebi, sonucu kestirilemeyecek bir sürece sürüklenmek çok mümkün…

O yüzden evet, sığınakların gözden geçirilmesi lazım.

***

Bölgede hangi ülkenin ne hesap yaptığını bilmiyoruz. Akdeniz’in bu bölgesini paylaşma kavgasında kimin ne tür kısa, orta ve uzun hedefleri var, kestiremeyiz.

Ama burada olası bir sıcak gelişmede başımıza neler gelebileceğini tahmin edebiliriz pekala…

Neler mi?

Televizyondan izlediğimiz çatışmalı bölgelerde ne varsa onlar…

Suriye mesela…

Bombalar mı yağıyordu insanların başına?

Evet, bizim de yaşacak!

İnsanlar göç yollarına mı düşmüştü sandallarla?

Evet, biz de düşeceğiz!

Çocuklar savaş kurbanı mı oluyorlar?

Evet, bizim çocuklarımız da olacak!

Ya ölecek…

Ya öldüreceğiz!

Cehenneme dönecek bu topraklar…

Bunların hepsi olacak, eğer bir çatışma çıkarsa…

***

Peki ama, biz savaş mı istiyoruz?

Biz, Kıbrıslılar…

Kıbrıs’ta yaşayanlar…

Kıbrıs Türk ya da Kıbrıslı Rum…

Ermeni ya da Maronit…

Türkiye’den gelmiş ya da Yunanistan’dan…

Yerlisi, yabancısı…

Müslüman’ı Hıristiyan’ı, ateisti…

Bütün insanlar…

Sahiden savaş mı istiyoruz biz?

Gökten bombalar yağmasını, şehirlerin yerle bir edilmesini, çocukların enkaz altında kalmasını, kampları, göçü mü istiyoruz?

Sığınakların sağlam olup olmadığını konuşacak aşamaya mı geldik bu topraklarda?

Gerçekten mi?

Değil mi?

İstemiyoruz savaş, öyle mi?

Güzel…

O zaman neden ‘savaşa hayır’ diye dökülmüyoruz ki yollara?

Zamanı mı değil?

Yok.

Tam da zamanıdır!..

Yarın mı?

Olmayabilir öyle bir yarın…