Hatice Düzgün
SRÖV Başkanı
Sosyal Riskleri Önleme Vakfı (SRÖV), toplumdaki riskleri önleyici çalışmalar yapmak ve riskler gerçekleşmişse en az zararla riski ortadan kaldırmak maksadıyla 2008 yılında o dönemin hükümet edenlerinin öncülüğünde kurulmuştu. Tüm bakanlıklardan, siyasi partilerden ve kişilerden toparlanmış 19 kişilik bir kurucu heyetle 9 kişilik mütevelli heyetinden oluşturuldu. Toplum Destek Eğitim Merkezi başlığı adı altında kurulan vakfımız; barınma imkânı, kıyafet yardımı, erzak yardımı, psikolojik danışmanlık yardımı, eğitim desteği (etüt), hukuksal destek, iş ve ev bulmak için destek, cep harçlıkları, aile içi şiddet ve çocuk istismarı ile ilgili farkındalık çalışmaları ile projeler üretip hayata geçirmeye çalışmıştır. Bu desteklerde onlarca psikolog, rehber öğretmen vakfımızda gönüllü olarak çalıştı. Şu an 63 çocuğa sürekli takviye kursları 32 kadına her türlü (yiyecek, giyecek, eğitim, küçük harçlıklar, iş bulma kreş) hizmet vermekteyiz.
KADIN SIĞINMA EVİ…
Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’nın en önemli projesi kadın sığınma evi olmuştur. Bu proje, kadın kapısı adı altında projelendirmek istense de; hikayesi spontane gelişmiştir.
Nasıl Başladık?
Danışanlarımıza gelen danışmanların evine geri dönmek istememesi; cinsel yöneliminden
ev cezası ile cezalandırılan kızın evden kaçarak öğretmenine sığınması ve öğretmeninin de bizden yardım istemesi; üvey babası tarafından tecavüze uğrayan kadına sosyal hizmetler tarafından ev arayışı; 3 çocuğu ile evden atılan hamile kadın… Tüm bunlar, art arda bir haftanın içinde karşımıza çıkan ve vakıf mütevelli heyeti olarak sığınma evi kurmak için irade geliştirmemize, karar vermemize sebep olan olaylardı.
Sığınma evi deneyimimiz yoktu; ancak bir insanlık ayıbı olarak ortada kalan ve bizden
yardım isteyen kadınlar vardı.
Şu an elimizden alınıp tekrar hastane olan binamızın hemen dibindeki büyük odaya cezaevinden getirdiğimiz ranzaları yerleştirdik ve bu kadınları barındırmaya başladık.
Güvenlik Sorunu…
Sorunlarla karşılaştıkça çözümler üretmek için uğraştık. Her ne kadar gizli tutmaya çalışsak da şiddete uğrayan kadınların kocaları tarafından sığınma evimizin adresimiz öğrenildi. Sığınma evine şiddete uğrayan kadınları getiren polisin, kadınların kocalarına adresimizi ve telefon numaralarımızı verdiği oluyordu. Bu da yetmez gibi, güvenlik ihtiyacımız hasıl olduğunda ise gelmiyorlardı. Bu sebeple özel bir güvenlik şirketi bize sponsor oldu ve güvenlik ihtiyacımızı bu şekilde gidermeye çalıştık. Beş buçuk yıl boyunca bir buton düğmesi ve bir göz kamera ile güvenliği sağladık.
Psikolojik Danışmanlık ve Hukuki Destek…
Sığınma evinde bulunan kadınlara psikolojik destek gerekiyordu, gönüllü psikologlarla çalıştık.
Hukuksal destek gerekiyordu başlarda ilk başvuru parasını denkleştirmeye çalışıyorduk. 2014 yılı itibarı ile Barolar Birliği devreye girdi gönüllü avukatlar yanımızda oldu.
Eğitim ve Sağlık İmkânları…
Sağlık konusunda özel bir hastaneden yardım aldık. Özellikle belirtmek isterim ki sığınma evindeki çocuklarla ilgili olarak devlet hastanesinden destek bulamadık.
Kadın sığınmacıların beraberinde getirdikleri çocukları okula yerleştirmede zorluklar yaşadık.
Her ne kadar yiyecek, giyecek yardımı alıyorsak da sığınma evindeki çalışmalarımızı sürdürürken nakit para sıkıntısı yaşadık. Özellikle çocukların okula giderken harçlığa ihtiyacı vardı.
2012-TEMMUZ 2016 İSTATİSTİKLERİMİZ
Yıllara Göre Barınan Kadın Ve Çocukların Sayısı:
2012 yılında 11 kadın 6 çocuk, 2013 yılında 14 kadın 16 çocuk, 2014 yılında 16 kadın 18 çocuk, 2015 yılında 39 kadın 15 çocuk, 2016 yılında 31 kadın 7 çocuk barındı.
Barınan Kadınların Yaş Aralığı:
Kadın Sığınma Evinde kalan kadınların küçüğü 16, en büyüğü ise 61 yaşınaydı.
Uyrukları:
Bu konu genel olarak merak edilse de SRÖV verilerden de anlaşılacağı gibi, herhangi bir ayrım gözetmeden sığınmaya ihtiyacı olan tüm kadınlara kapısını açmıştır. Bu rakamları sadece veri paylaşımı maksadıyla yazıyorum. 30 kadın KKTC vatandaşı, 18 kadın TC vatandaşı, 16 kadın çift uyruklu (TC, KKTC), 47 kadın diğer ülkelerden (İngiltere, Çek Cumhuriyeti, Moldova, Rusya, İran, Fas, Kenya, Nijerya, Kongo) idi.
Geliş Sebepleri:
Sığınma evinde barınan kadınların 52’si eş şiddeti, 7’si mülteci olarak, 16’sı ailesi evde istemediğinden,11’i tamamen evsiz olduğu için, 25’iyse çalıştırıldığı gece kulübünde maruz kaldığı şiddet dolayısıyla gelmişti.
Sığınma Evinde Kaldıkları Süre:
24 kadın 1 gün,13 kadın 2 gün,16 kadın 1 hafta, 16 kadın 1 ay, 15 kadın 2 ay, 13 kadın
3 ay, 10 kadın 4 ay, 4 kadın ise 5 ay kaldı.
Sığınma Evinden Çıktıktan Sonra Nereye Gittiler?
24 kadın ev kiralayıp çalışıp çocukları ile yaşıyor. 22 kadın eşine geri döndü. 16 kadına ulaşılamıyor. 29 kadın ülkesine gönderildi. 20 kadın ailesiyle yaşıyor.
Deneyimlerimiz sonucunda öğrendik ki; Sığınma evinde kalan kadınlar için sürekli yanlarında hayat koçluğu yapacak birilerinin olması gerekiyor.
Deneyimlerimiz Sonucu Çıkarımlarımız…
Onlara çeşitli eğitim desteği verip güçlendirmeyi hedeflerken zorlandık. Zira temel
ihtiyaçlarının gailesi onların bir şeyler öğrenmek için odaklanmasını engelliyordu. Yani; evi, işi, parası olmadan, kime güveneceklerini bilmeden saatlerce oturup kadının insan hakları eğitimine odaklanmak çok zordu.
Yaşadıkları yerin temizliği yiyecekleri yemeklerin pişirilmesinden kendileri sorumluydu. Bunun iyi bir uygulama olduğunu düşünüyoruz.
Onlara iş bulduğumuzda iş görüşmesine kendilerinin gitmesi için teşvik ediyorduk, bunun
da iyi bir uygulama olduğu inancındayım.
Sosyal aktivitelere ( sinema, tiyatro, konser vs.) onların motivasyonunu artırıcı
faaliyetler oldu.
İş Birliği Yaptığımız Kurum, Kuruluş ve Sivil Toplum
Devlet kademesinde en iyi iş birliğini Sosyal Hizmetler Dairesi ile yaptık. Polis, her zaman birimi olmadığını, yeterli personel olmadığı mazeretini dile getirdi. Herhangi bir durum olduğunda farklı kişileri görevlendirdiği için şiddetten dolayı bize gelen kadınlar hikâyelerini tekrar ve tekrar anlatmak zorunda kaldı.
İçişleri Bakanlığı, son zamanlarda 187 hattına şikayet eden gece kulübündeki kadınları da sığınma evine gönderiyordu. Ancak bizimle hiçbir şekilde iletişim kurmuyorlardı.
Sağlık Bakanlığı her daim binasını almakla meşgul oldu. Nihayetinde binalarını geri aldılar.
Eğitim Bakanlığı’ndan bu süreç içinde 58 çocuğu okullara yerleştirmeye çalışırken ciddi bir destek almadık.
Sivil toplum örgütlerinden, bazı partilerin kadın kollarından ve bireylerden ciddi destek aldık.
Sonuç Yerine…
Kadın Sığınma Evi deneyimimiz bize gösterdi ki kadın sığınma evleri devlet veya belediyeler tarafından açılmalı ve sivil toplum tarafından desteklenmeli. Toplumsal Cinsiyet Dairesi kurulmalı, her bölgeye küçük çaplı da olsa sığınma evleri açılmalı ve şiddeti önleme merkezleri hayata geçirilmelidir.
Sığınma evi kapandıktan hemen sonra, deneyimlerimizin bize işaret ettiği bu talepler doğrultusunda birçok sivil toplum örgütü, sendikalar ile beraber 25 Kasıma Kadar 25 Bin İmza Kampanyası’nı örgütledik. 25 Kasım’ı geride bıraktık; ancak sığınma evi mücadelemiz hep sürecek.
*Bu yazı, SRÖV, Baraka Kültür Merkezi ve Belediye Emekçileri Sendikası’nın ortak organizasyonu olan aynı isimdeki söyleşideki sunumumdan derlenmiştir.