Kıbrıs'ın kuzeyindeki örgütler 30 Suriye uyruklu mülteci ile ilgili açıklama yaptı.
Açıklamada, “Sığınma talebinde bulunma ve sığınma olanaklarından yararlanma temel bir haktır. Sığınmacıların ve mültecilerin ülkeye girişine izin verilmeli ve uluslararası koruma ihtiyaçları değerlendirilmelidir. Ülkemizde halen daha, uluslararası koruma ihtiyaçlarının değerlendirileceği bir sığınma mekanizmasının olmaması utanç vericidir” ifadelerine yer verildi.
Kıbrıs Türk Barolar Birliği (KTBB), Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), Kuir Kıbrıs Derneği, Mülteci Hakları Derneği (MHD), İnsan Hakları Komitesi’nin yaptığı ortak açıklama şöyle:
“Bu zorlu zamanlarda, savaşlar ve zulüm sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalanları unutmayalım. Bu sabah saatlerinde Güzelyurt’a bağlı Yayla köyü açıklarında, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 30 Suriye uyruklu mülteci ile ilgili yaşananlardan duyduğumuz endişeyi kamuoyu ile paylaşmak ve yetkililere, bir kez daha, sorumluluklarını hatırlatmak isteriz.
Öncelikle, 9 yıl boyunca Suriye’de süregelen savaşın Suriyeli insanların üzerindeki yıkıcı bir etkisi olduğunu vurgulamak, mültecilerin savaşlardan ve zulümden kaçan, kaçmak dışında başka seçeneği olmayan insanlar olduğunu hatırlatırız. Sığınma talebinde bulunma ve sığınma olanaklarından yararlanma temel bir haktır. Sığınmacıların ve mültecilerin ülkeye girişine izin verilmeli ve uluslararası koruma ihtiyaçları değerlendirilmelidir. Ülkemizde halen daha, uluslararası koruma ihtiyaçlarının değerlendirileceği bir sığınma mekanizmasının olmaması utanç vericidir.
Kişinin özgürlük ve güvenlik hakları temel insan haklarıdır. Sığınma talebinde bulunmak yasadışı bir eylem olmadığından, sığınmacıların alıkonulmasından kaçınılmalı ve bu başvurulacak en son önlem olmalıdır. Çocukların alıkonması ise, bu hiçbir zaman çocuğun yüksek yararına olmadığından, hiçbir şekilde gerçekleşmemelidir.
Alıkonmanın gerçekleşmesi halinde ise güvenli ve insanlığa ve insan onuruna yaraşır olmalıdır. Bu bağlamda yetkililerin yeterli yatak, duş, tuvalet imkanı bulunmayan, bir spor salonunda kadın, erkek ve çocukları karma bir şekilde alıkoyma kararlarından vazgeçmelerini olumlu karşıladığımızı belirtmek isteriz.
Basından alınan bilgiye göre kişilerden 2’si polisin açtığı ateş sonucu yaralanmış ve tedavileri Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nde devam etmektedir. Polisin yaptığı kısa açıklamaya göre kişilerin “dur emrine” uymamaları kullanılan şiddetin meşru bir nedeni olarak sunulmuştur. Polis Örgütü (Kuruluş, Görev ve Yetkileri) Yasası md. 86 ve md. 87 tahtında polisin bir kişiye ateş etmesi ancak bunun kişilerin tutuklanması için son çare olarak görülmesi şartı ile mümkündür. Polisin orantılılık ilkesi ışığında, silahsız olan kişilere ancak karşı koymanın derecesine göre kuvvet kullanması gerekir. Kullanılan kuvvet ise her zaman verilen hal ve koşullarda kesinlikle gerekli olmalıdır. Bu yasal çerçeve ışığında silahsız olan, kullandığımız dili anlamayan ve dolayısıyla dur ihtarını da anlamamış olan, yabancı bir ülkeye zulümden kaçıp gelen bir mültecinin polis tarafından vurulması polis görev ve yetkilerine uygun olup olmadığına ilişkin detaylı bir soruşturma yürütülmeli ve kamu vicdanını yaralayan bu olaya ait bilgiler toplum ile paylaşılmalıdır.”