Maliye, Sosyal Sigortalar Dairesi’ne mart ve nisan aylarına yönelik yaklaşık 80 milyon TL ödemesini yapmadı.
Sosyal Sigortalar’a ait 3’üncü ayak prim hissesi son 2 aydır ödenmedi.
Sigortalı işçinin parası bu…
Sigortalar’ın parası...
Yasa “ödenmelidir” diyor.
Yasayı çiğneyen “yasaları gözetenler” oluyor genelde…
* * *
Başbakan dün Meclis’te “Ben rakamlara baktığımda, kötü bir durum görmüyorum” dedi.
Hangi “rakamlar”a bakıyor Başbakan!
Bu tavır Sigortalar bütçesini çökertir.
Baksanıza, sosyal sigorta emeklileri geçen ay “fondan” ödendi.
İstihdam desteği için oluşturulan fondan…
Bir de “mevduatlar” kullanıldı.
Maliye “yasal mükellefiyetini” yerine getiremedi çünkü…
* * *
Böyle gitmez!
Eğer Maliye bu ödemeyi yapmazsa denge bozulur.
“Sosyal Sigortalar batar” demek istemem…
Batmaz.
Ancak “borçlanmak” zorunda kalır...
Faiz yükünün altında eziliriz birlikte!
Olan sigortalıya olur.
Sosyal Yardımlar Tüzüğü var, unutulmasın
Güneyde “çalışamayan” işçiler var.
Seyahat özgürlükleri engelleniyor.
Sağlık gerekçe gösteriliyor.
Bilim insanları bu yönde “sustuğu” sürece de kimseye söz düşmüyor.
Öyle de…
“Sağlık” gerekçesiyle kuzeydeki işlerinin başında olmayanlara maaş ödeniyor.
Hepsi “yurttaş” aslında…
Anayasa önünde güya tüm yurttaşlar eşit…
* * *
Bir açıklama yapılıyor.
Sanırsınız ki şapkadan tavşan çıkartılıyor!
“Güneyde çalışan ve mağdur olan işçiler için çalışma yaptık” diyor Bakan.
“2 aylığına bekârlara 900, evlilere de 1.200 TL ödeyeceğiz.”
* * *
Çalışma yapmanıza hiç gerek yok.
Yasaları, tüzükleri uygulayınız yeter!
“Sosyal Yardımlar Tüzüğü” var zaten…
Tüzüğün 5'inci madde, 1'nci fıkra ‘M’ bendi açık:
“Doğal afet, yangın, bulaşıcı hastalıkları nedeniyle gelir kaynaklarını yitiren ve muhtaç duruma düşen kişi veya ailelere temel ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla en fazla altı ay süreyle sosyal yardım yapılır. Nedenin ortadan kalkmadığı yönünde ilgili mercilerce belge verilmesi halinde bu süre altı ay daha uzatılabilir.”
Tüzük 6 ay diyor…
Bakan 2 ay!
Üstelik en son belirlenen “Sosyal Yardım Kıstası” da bekârlara 1.668 TL, evlilere 1.923!
* * *
İnsanlara yasal haklarından çok daha azını “müjdeyle” vermek bu olsa gerek!
‘İletişim’ çağı
Dörtlü Koalisyon için şu söylenirdi:
“Bir ipte çok cambaz oynamaz.”
Hâlbuki o nedenle bitmedi!
* * *
“Dörtlü” sonrası “ikili oynama” hükümeti geldi.
Doğarken de böyleydi, büyürken de…
* * *
Gün gele başarılarını ve başarısızlıklarını elbette toplum anacaktır.
“Tarih yazacaktır” demem.
Buna inanmıyorum.
Kimin yazdığına bakıyor tarih…
* * *
Gün gele dedim de!
“Kitle iletişimi” anlamında öylesine büyük bir savrukluk, ciddiyetsizlik, dağınıklık var ki ortada, anlatamam…
* * *
Somut örneklerle anlatmayı deneyelim.
Bakanlar Kurulu toplantısı sürerken Başbakanlık’tan not geliyor:
“Açıklama olacak.”
Az sonra yeni bir not daha:
“Olmayacak.”
Derken…
Bakanlar Kurulu sürerken, “dışarıya” açıklamalar sızıyor.
Bakanlar içeride konuşuyor, aldıkları kararlar dışarıda tartışılıyor.
Hükümet adına “sözcü” rolündeki simalar kavgaya tutuşuyor hatta!
* * *
Sonra!
Başbakanlık yeni bir not gönderiyor:
“Belki daha sonra açıklama olabilir.”
Hepsi “resmi bilgi” bunların!
“Olacak. Olmayacak. Olabilir…”
* * *
Oluyor da başka biçim oluyor!
Bir bakıyoruz kararlar bir tv programında açıklanıyor.
Başbakan Yardımcısı “okullar açılmayacak” diyor.
Bir hafta öncesinde Sağlık Bakanı söylemişti bunu…
Ertesi gün öğlene doğru Eğitim Bakanı da söylüyor!
* * *
Mikrofonu gören, kaptığı yerde, ilk duyduğunu açıklıyor.
Eğitim Bakanı turizmi, Ekonomi Bakanı askerliği, Ulaştırma Bakanı narenciyeyi falan anlatabiliyor.
Bir yarıştır gidiyor.
Her an, her yerde, her biri, her şeyi açıklayabilir.
Bakanlar bakanlarla yarışıyor, hükümet postlu reklamcılar medyacılarla!
* * *
Hükümet açıklamalarına yönelik şimdilik bir tek “sabah ezanı”na sızıntı olmadı.
Olmaz demeyelim.
Olur olur…
Yaşadığımız çağ “iletişim” çağı (!)