Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Zeki Çeler, 2018 yılı Aralık ayında özel bir bankanın Sosyal Sigortalar Dairesi’nin faiz oranını bir anda %13.50’ ten %26’ ya çıkarttığını, aynı bankadaki ihtiyat sandığı mevduatını çekme girişimlerinin Hükümet’in bozulması nedeniyle yarım kaldığını açıkladı: “Sucuoğlu’na özellikle konuyu aktardım, tek bir adım atılmadı”
“Sigortalar borcunu %13.50’dan değil artık %26’dan ödüyor. Yani normalde 1milyon 707 bin TL ödenen taksit artık 1 milyon 830bin TL olarak ödeniyor. Borç 2020 Haziran’da bitecek. Bu devleti zarara uğratma değildir de nedir?”
Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Zeki Çeler, 2018 yılı Aralık ayında özel bir bankanın Sosyal Sigortalar Dairesi’nin faiz oranını bir anda %13.50’ ten %26’ ya çıkarttığını, bu durumda aynı bankada bulunan İhtiyat Sandığı mevduatını ‘hemen çekme’ kararı ürettiğini anımsattı.
Dönemin Bakanlar Kurulu’nun da kararın arkasında durması ile ilgili bankanın aynı gün ‘faiz’ artırımından vazgeçtiğini belirten Çeler, Nisan ayında bankanın yeniden faiz artırımı hamlesi yaptığını ama mevduatı çekme kararı almalarına karşın 1 hafta sonra Hükümetin bozulması nedeniyle ileriye götüremediklerini aktardı.
O dönemde, olay ciddileşince ilgili banka genel müdürü ve heyetinin hemen toplantı talep ettiğini de açıklayan Çeler’in, “Toplantıda bana söylenen cümle aynen şuydu: “ BİZ DEVLETTEN KAZANIP KAR ETMEYCEYİK DA” ifadeleri de dikkat çekti.
Faiz artırımından Sigortaların kaybının yaklaşık 1 milyon 400 bin TL olduğuna işaret eden Çeler, görevi devrederken yeni Bakan Faiz Sucuoğlu’na özellikle bu konuyu aktarmasına karşın hiçbir adım atılmadığına vurgu yaptı.
Zeki Çeler’in açıklaması şöyle:
“Devletin malı deniz yemeyen keriz!
Peki yedirten?
Yıl 2018 Aralık, Sosyal Sigortalar dairesi müdürü telefonla beni arar ve “ sayın bakan bir sıkıntımız var, borç yapılandırmasında olduğumuz özel bir banka faiz oranını %13.50’ ten %26 ya çıkartıyor, taksit oranımız ayda yaklaşık 120 bin TL yükselecek”.
Ayni miktarlarda farklı iki bankaya daha, sigortalar dairesinin yapılandırılmış %13.50’luk borcu var. Onlar bir artışa gitmiyor.
Dahası bu borca faiz artırımı yapan bankada İhtiyat sandığı dairesinin ise “mevduatta” neredeyse 100 milyonu var.
Hemen ihtiyat sandığı dairesi müdürünü arayıp mevduattaki parayı bu bankadan çekilmesi için gereği ne ise yapalım. Bu şekilde bir anda faiz artırımı nasıl yapılır görsünler! İki kardeş kurumun birbirine desteğini istiyorum.
Konuyu bakanlar kuruluna da hemen ilettim. Başta dönemin maliye bakanı Sayın Denktaş ve diğer tüm bakanlar buna tepki gösterdi. Ve aldığım karara destek verdi.
Bir gün geçmeden ilgili banka kararından vazgeçti.
Ancak Nisan ayında yine bir yazı ile faiz artırımını daireye tekrar ilettiler. Bu kez bende İhtiyat sandığı yönetim kurulunu acil toplantıya çağırıp kayıtlara da geçirerek İhtiyat sandığının mevduattaki parasını peyder pey çekip başka bir bankaya yatırılması kararını aldırttım ve bunu bankaya ilettik.
Olay ciddileşince ilgili banka genel müdürü ve heyeti hemen toplantı talep etti.
Toplantıda bana söylenen cümle aynen şuydu: “ BİZ DEVLETTEN KAZANIP KAR ETMEYCEYİK DA KİMDEN EDECEYİK?” !!!
Kaldı ki faiz artırımından Sigortaların kaybı yaklaşık 1 milyon 400 bin TL.
Bu para ile ne mi yapabilirdi sigortalar?
Örneğin her iki yılda bir şeker ölçüm cihazı almak zorunda kalan diyabet hastalarına 2 yılda bir cihaz alımına ayrılabilirdi bu para... en basiti...
Neyse biz bu işin peşini bırakmadık. Ancak görev süremiz 1 hafta sonra bitti.
Görevi devrederken Sayın Sucuoğluna özellikle bu konuyu aktardım. Takipçisi olmasını, şahsen bende olacağımı söyledim.
Şimdi görüyorum ki hiçbir adım atılmadı. Benim attığım adımı da geri çektiler!
Sigortalar borcunu %13.50’dan değil artık %26 dan ödüyor. Yani normalde 1milyon 707 bin TL ödenen taksit artık 1 milyon 830bin TL olarak ödeniyor. Borç 2020 Haziran’da bitecek. Bu devleti zarara uğratma değildir de nedir?
Başta Halkın Partisinde kabinede bulunan arkadaşlara konuyu tekrar hatırlatmak isterim ki bugünkü bakanlar kurulunda belki “temiz siyaset namına” konuyu dile getirip, içerden de takipçisi olurlar. Çünkü UBP gene bildiğimiz UBP, şaşmadık.
Aksi olur, ilgilenmezlerse, başta söylediğim gibi...”