Kayıplar Komitesi’nin adamızın kuzeyinde ve güneyinde kesintisiz biçimde yürütmekte olduğu kazılar sürerken, Sihari’de bir “kayıp”tan geride kalanların bulunduğu öğrenildi. Kayıplar Komitesi Petra’da da (Taşköy) yeni bir kazı başlattı.
“Yanık konvoy” diye bilinen bu bölgede geçmiş yıllarda yapılan kazılarda çeşitli toplu mezarlarda çok sayıda “kayıp” Kıbrıslırum bulunmuştu. Biz de okurlarımızın çok değerli yardımlarıyla Sihari’de çok sayıda olası gömü yeri göstermiştik. Bunlardan birisi de bir kuyuydu ve bu kuyuyu temizleyen bazı Kıbrıslıtürk çobanlar, içindeki insan kemiklerini çevreye atmışlar ve kuyuyu hayvanlarını suvarmak için kullanmışlardı yıllar içerisinde. Okurlarımızın göstermiş olduğu bu kuyu civarında “Yanık konvoy”daki ünlü Yunan Komutan Kalburcis’ten geride kalanların bir kısmı bulunmuştu... Kalburcis, bu bölgede kalmak istememiş, askerlerini alıp gitmek istemiş ancak o günlerde iki kez başvurduğu Trikomo’daki askeri merkez, ona izin vermeyerek yerinde kalmasını söylemişti...
Bu bölgeye Kalburcis’in kızı Maria Kalburcis’le de birkaç kez gitmiştik...
Sihari bölgesi (Kaynakköy), “Balabayıs bölgesi”ne ait gibi görünüyor... Biz bu bölgeye Kıbrıslıtürk okurlarımızla ilk gittiğimiz zaman yani 2009 ve 2010 yıllarında her yanda savaşın izleri duruyordu – nitekim kazılar sırasında da bölgede patlamamış bombalar bulundu ve bunlar BM uzmanları tarafından imha edildi...
BAZI KAZILAR BİTTİ, YENİLERİ BAŞLADI...
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Erge Yurtdaş’tan aldığımız bilgilere göre, bazı kazılar tamamlanmış bulunuyor, kapanan kazıların yerine yeni kazılar açılmış bulunuyor. Haspolat/Mia Milya’da askeri bölge içindeki bir kazı tamamlandı ve Haspolat’ta yeni bir kazıya başlandı. Karava’daki (Alsancak) askeri bölgedeki kazı tamamlandı ve Petra’da (Taşköy) askeri bölgede yeni bir kazıya başlandı... Kıbrıs’ın güneyinde ise Baf’ın Konya/Konia köyünde kazılar devam ediyor...
KAZILARDA SON DURUM...
Gerek 1963-64, gerekse 1974’te “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerinin arandığı kazılardaki son durumla ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Arkeolog Erge Yurtdaş’tan aldığımız bilgiler şöyle:
*** Galatya/Mehmetçik: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un Mehmetçik göletine gömülmüş olduğu bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Haspolat/Mia Milya: 1974 kaybı bir Kıbrıslırum'un yolun kenarına gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları halen devam etmektedir.
*** Geçitkale/Lefkonuk/Lefkoniko: 1963 kaybı bir grup Kıbrıslıtürk'ün kuyuya atılmış olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır.
*** Lapta/Lapithos: 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un boş bir tarladaki araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. Çalışma sırasında bir kişiye ait olduğu düşünülen kalıntılara ulaşılmıştır. Çalışmalar tüm hızıyla devam etmektedir.
*** Lefkosia/Lefkoşa – Haspolat/Mia Milya (Askeri Bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un, dere kenarındaki armut bahçesine gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları son bulmuştur.
*** Karava/Alsancak (Askeri Bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un Alsancak-Barış ve Özgürlük Müzesi'nin kuzeyindeki eğimli araziye gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine başlatılan kazı çalışmaları son bulmuştur. Bir kişiden geride kalanlara ulaşılmıştır.
*** Bellapais/Beylerbeyi (Sihari) - (Askeri Bölge): 1974 kaybı bir grup Kıbrıslırum'un ormanlık bir arazide, büyük bir kayanın önüne gömülü olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. Bir kişiden geride kalanlara ulaşılmıştır...
*** Petra/Taşköy (Askeri Bölge): Petra’da (Taşköy) Ağustos 1974’te kayıp edilen bir Kıbrıslırum’un arandığı yeni bir kazı başlatılmış bulunuyor. Daha önce bu köyde başka bir noktada kayıp bir Kıbrıslırum kadından geride kalanlar bulunmuştu...
*** Konya/Konia: 1963 kaybı 3-4 Kıbrıslırürk'ün dere yatağına gömülmüş olabileceği bilgisi üzerine kazı çalışmaları başlatılmıştır. 2011 yılında 1 kişi aramak adına yapılan kazılarda bir kişiye ait kalıntılara ulaşılmıştır. Komiteye ulaşan yeni araştırma bilgileri doğrultusunda, bölgede başka kayıp kişilerin de bulunabileceği bildirilmiş ve kazı çalışmaları yeniden başlatılmıştır. (Okurlarımıza not: 2010 yılında bir Kıbrıslırum okurumuzla Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz alanda 2011’deki kazılarda “Demirci Fuat” olarak bilinen Fuat Mulla Salih’ten geride kalanlar bulunmuştu. 2011’de yine aynı bölgede bir başka Kıbrıslırum okurumuzla birlikte başka olası gömü yerleri de göstermiştik... S.U.)
Biz de kazı ekiplerindeki tüm arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara “Çok kolay gelsin” diyoruz.
22 Temmuz 2010'da Maria Kalburcis ve Kallis ile Kayıplar Komitesi yetkilileriyle birlikte Sihari'ye ziyaretimizden...
Sihari'de 2 Aralık 2010'da yürütülen toplu mezar kazısında 16 kayıp Kıbrıslırum'dan geride kalanlar bulunmuştu...
*** BASINDAN GÜNCEL...
“Kıbrıs NATO'ya üye olabilir mi?”
Güven Özalp/BBC
Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis'in, ülkenin olası NATO üyeliğine ilişkin bir planı ABD Başkanı Joe Biden’a ilettiği medyaya yansıdı. Haber, öncelikle adada olmak üzere yoğun tartışmalara neden oldu. Bu tartışmaların NATO’da karşılığı yok.
Ülkenin olası NATO üyeliği Kıbrıs'ta iç gündem maddesi olarak yıllardır tartışılan ancak konsensüsün olmadığı bir konu.
İç politikada zaman zaman ısıtılan bu konu NATO’nun gündeminde değil. NATO’nun en önemli müttefiklerinden Türkiye’nin, Kıbrıs sorununda doğrudan taraf olması bunun en önemli nedenlerinden biri.
Görevini 20 Ocak’ta Donald Trump’a devredecek olan ve manevra alanı giderek daralan Biden’a iletildiği belirtilen Kıbrıs Cumhuriyeti'nin olası NATO üyeliğine ilişkin haberin zamanlaması dikkat çekiyor.
İlk olarak Yunan Kathimerini gazetesinde yer alan haber, iki ülkenin ilişkilerini stratejik düzeye yükseltme kararı almalarından bir hafta sonra gerçekleştirilen görüşmenin ardından yayımlandı.
Habere göre plan çok aşamalı ve uzun vadeli. Plandaki ilk hedef ise “Kıbrıs Cumhuriyeti ile NATO arasındaki ilişkileri kurumsallaştırmak”.
NATO’DA KARARLAR OYBİRLİĞİYLE ALINIYOR...
Mevcut parametrelerde çok radikal değişiklikler olmadığı sürece bu kurumsallaşmanın hayata geçirilmesi olası değil. NATO’da kararlar oybirliğiyle alınıyor. Bir ittifak üyesinin karşı çıktığı bir konu ne gündem maddesi olabiliyor ne de o konuda karar alınabiliyor.
Türkiye’nin NATO’da Kıbrıs konusunda izlediği politika yıllardır değişmedi. Ankara, kurumsal işbirliğine kapıları kapatmış durumda.
Kırmızı çizgilerden biri olarak görülen bu konuda yakın gelecekte politika değişikliğine gidileceğine dair en ufak bir sinyal yok.
Kıbrıs sorununa Türkiye’yi tatmin edici bir çözüm bulunmadığı, Kıbrıs’ın kilitlenmesine büyük katkı sağladığı Avrupa Birliği-Türkiye ilişkilerinde tatmin edici bir seviyeye ulaşılmadığı sürece de, bu sinyalin gelmesi beklenmiyor.
Son dönemde eskisine oranla çok daha fazla dillendirilen NATO-Avrupa Birliği iş birliğinin özellikle Avrupa Birliği (AB) kanadının istediği düzeye gelememesinin ardındaki en önemli nedenlerden biri de Türkiye’nin Kıbrıs politikası.
GÜNDEMDE DEĞİL...
Bu tablo Kıbrıs Cumhuriyeti’nin olası üyeliği ya da benzer nitelikli konuların NATO’nun resmi gündemine gelmesini engelliyor.
Diplomatik kaynaklar rekor düzeyde kısa bir zamanda üye olan İsveç ve Finlandiya’nın süreçlerinde yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek mevcut durumda Kıbrıs için konunun gündeme gelebileceğini düşünmenin çok gerçekçi olmadığının altını çiziyorlar.
Rum medyasında planın, 30 Ekim’de Biden’a, Macaristan’ın başkenti Budapeşte’de 7 Kasım’da yapılan Avrupa Siyasi Topluluğu Zirvesi sırasında da NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’ye iletildiği belirtildi.
Şu ana kadar Rutte’nin bu konuda müttefikleri resmen bilgilendirdiğine ilişkin bir bilgi yok. Konunun, Rutte’nin 25 Kasım’daki Türkiye ziyareti sırasında TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede de gündeme gelmediği belirtiliyor.
ORTAKLIKTA YOK...
NATO, öncelikle coğrafi bölgelerine bağlı olarak ortaklarla işbirliği yapıyor. NATO’nun Kıbrıs’ın bulunduğu bölgeyi ilgilendiren ana platformu Barış İçin Ortaklık.
Barış İçin Ortaklık, NATO ile Avrupa-Atlantik bölgesindeki ülkelerle pratik ikili işbirliği için oluşturuldu. İrlanda’dan Orta Asya ülkelerine kadar uzanan bir coğrafyada yer alan, aralarında bazı Avrupa Birliği üyelerinin de bulunduğu 18 ülke Barış İçin Ortaklık çatısı altında yer alıyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti ise bu ortaklıkta yer almıyor.
NATO’nun AB’yle yürüttüğü ortaklık ilişkisinde Kıbrıs, AB üyesi olması nedeniyle yer alıyor ancak NATO ve AB arasındaki ilişki kurumsal kimlikle yürütülüyor.
AB’DEN DESTEK ARTIYOR...
Kıbrıs Cumhuriyeti, Türkiye’nin engellemesi nedeniyle, NATO da dahil, bazı uluslararası örgütlere üye olamamasını AB'nin gündemine taşıyarak destek almaya çalışıyor. Ancak bu destek her yıl yayımlanan Türkiye’ye ilişkin raporlarda vurgu yapılmasının ötesine geçmiyor ve doğal olarak etki yaratmıyor.
Bu yıl yayımlanan son raporda da Türkiye’nin Kıbrıs’ın bir dizi örgüte ve düzenlemeye katılımını sistematik olarak engellemeye devam ettiği vurgusuna yer verildi.
NATO’nun 32 üyesinden 23’ü aynı zamanda AB üyesi. Buna rağmen bu ülkelerin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin olası NATO üyeliği konusunda somut bir telkini yok.
ABD BASKI YAPAR MI?
ABD’nin Türk-Yunan ilişkilerinde ve Kıbrıs konusunda izlediği denge politikasını Türkiye aleyhine değiştirmesi Ankara’da rahatsızlık yaratıyor.
Trump’ın yeni ekibinde yer alması beklenen bazı isimlerin Türkiye’ye bakışları bu politikanın devam edeceği yorumlarının yapılmasına neden oluyor.
Diplomatik kaynaklar, Rusya ile ilişkili sınanmalar başta olmak üzere çok sayıda küresel testin yaşandığı bir ortamda ABD’nin Kıbrıs’ın üyeliği ve ilgili konuları ön plana alıp baskı kurma ihtimalini çok yüksek görmüyorlar.
Trump’ın öngörülemez olması ise soru işaretlerinin tam anlamıyla giderilmesini engelliyor.
KIBRIS CUMHURİYETİ, 20 YILDIR AB ÜYESİ...
15 Kasım 1983'te kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, sadece Türkiye tarafından tanınıyor.
Güney Kıbrıs, Kıbrıs Cumhuriyeti adıyla ve adanın tamamını temsil ettiği iddiasıyla 1 Mayıs 2004'te AB üyesi oldu.
Türkiye ise bu gelişme öncesi bölünmüş Kıbrıs'ın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren Birleşmiş Milletler'in Annan Planı'na Türkleri "Evet", Rumların ise "Hayır" dediğini vurguluyor.
TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 15 Kasım'da Kuzey Kıbrıs Başbakanı Ünal Üstel ile Lefkoşa'da düzenlediği basın toplantısında, Kıbrıs'ta federal çözümün artık tükendiğini söylemiş, "Uluslararası toplum da artık bunu görmeli. Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün tescil edilmesi elzem" demişti.
(BBC – Güven ÖZALP – 27.11.2024)