*** Kıbrıs’ın ünlü müzik ustası Vahan Bedelyan’ın hayatını kemanı kurtarmıştı…
Halep’teyken, hem kendisinin hem de ailesinin Der Zor çöllerine sürülmesine engel olan şey, kemanı olmuştu: Sanki sihirli bir kemandı bu… Kendisiyle aynı adı taşıyan, Bedelyan’ın torunu Vahan Ayneciyan bana bu olayı şöyle anlatıyor:
“Kilikya’daki Ermeni nüfusun o günlerde Osmanlı İmparatorluğu’nun bir parçası olan Suriye’ye gönderilmesi esnasında Halep’e gitmişlerdi. Dedem bir müzik ve keman öğretmeni olduğu için, ondan önce Halep’e gitmiş olan arkadaşlarından biri olan Bay Akoyan, ona Halep Müzik Okulu’nda bir müzik ve keman öğretmeni olarak bir iş ayarlamıştı.
Pek çok zorlukla karşılaştıktan sonra ve çok çaba gösterdikten sonra, böylesi bir işe sahip olduğu için Halep Polis Müdürü ona tüm ailesiyle birlikte Halep’te kalma izni çıkarmıştı. Ailesinde 11 kişi vardı, tümü de Halep’te kalma iznine kavuşmuştu, dedemin bulduğu bu müzik ve keman öğretmenliği nedeniyle.
Halep’te lüks bir otel vardı – bu otel halen çalışıyor – iki zengin Ermeni kardeşindi bu otel, Onnig ve Krikor Mazlumyan kardeşler bu oteli 1909 yılında inşa etmişlerdi, “Baron Oteli”nde hükümet yetkilileri ve zengin tüccarlar kalırdı genelde. İstanbul’dan Der Zor’a gitmek üzere Halep’e gelen Şükrü Paşa da Baron Oteli’nde kalıyordu – Şükrü Paşa, Der Zor’a vali olarak tayin edilmişti ve oraya gidiyordu…
Otel sahipleri, Şükrü Paşa için bir resepsiyon vermeye karar vermişlerdi, Ermeniler ve Ermeniler’in kültürüyle ilgili iyi bir izlenim yaratabilmek amacıyla Paşa’nın hoş vakit geçirmesini sağlamak istiyorlardı –Der Zor’un yeni Valisi olarak böylece Ermeniler’e iyi davranacağını umuyorlardı… Dedem Vahan Bedelyan’ı da resepsiyon esnasında keman çalmak üzere davet etmek gelmişti aklılarına… Dedem Bedelyan “A la Turka” parçaları o kadar büyük bir duyarlılıkla çalmıştı ki kemanda, Paşa bundan çok etkilenmişti ve Bedelyan’ı yanına çağırmıştı…
“Bu genç adam da kimdir?” diye sormuştu Şükrü Paşa. Dedemin Adana’dan genç bir göçmen olduğunu öğrenir öğrenmez de, onu yanında götürmek istemiş, Der Zor’da keman öğretmenliği yapabileceğini söylemişti.
Bedelyan’ın arkadaşları bunu duyar duymaz, “Bu mümkün değil çünkü Halep Sanat Okulu’nda bir işi var ve buradaki toplumun ona çok ihtiyacı vardır” diyerek Paşa’yı bu fikirden vazgeçirmeye çalışmışlardı. Arkadaşlarından birisi eğer Bedelyan Halep’ten ayrılırsa, tüm ailesinin de Halep’te kalma izninin iptal edileceğini, onunla birlikte Der Zor’a gitmek zorunda kalacaklarını kavramıştı…
Bereket versin ki Paşa’yı Bedelyan’ın Halep’te kalması için ikna edebilmişlerdi… Böylece Bedelyan ve ailesi Birinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar yani 1915’ten 1918 yılına kadar Halep’te kalmışlar ve Fransız askerleri Kilikya’ya yerleştirilince, tekrar Adana’ya dönmüşlerdi…
Oysa Halep’ten Suriye Çölü’ne, Der Zor yönüne doğru gidenler ya cinayetlerin kurbanı olmuşlar, ya da açlıktan ve hastalıklardan pek çoğu ölmüştü…
Bu keman çok uzun bir yolculuğa çıkmıştı… Almanya’da 1913’te dedemin özel siparişi üstüne imal edilmişti. Bu da bu kemanı bu yıl tam 100 yaşında yapıyor… 1913’te Almanya’dan Adana’ya gönderilmişti bu keman ve dedem Halep’e göçmen olarak giderken bu keman da onunla birlikte gitmişti… Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda dedem Adana’ya dönmüştü, kemanı da yanındaydı… Adana’da üç yıl kalmış ve 1921’de tekrar Kıbrıs’a kaçmaya karar vermişlerdi, dedemle birlikte Kıbrıs’a gelen keman artık Kıbrıs’ta kalmıştı…
1976 yılında dedem Vahan Bedelyan bu kemanı bana hediye etti. 15 yaşında bir gençtim. Bana ‘Bu keman benim hayatımı kurtardı, ayrıca tüm ailemin hayatını kurtardı… Bu keman olmasaydı, Der Zor’a sürülecektim, Allah bilir şimdi nerede olurduk ya da olmazdık…Keman çalmayı bildiğim için Halep Sanat Okulu’nda bir iş bulabildim ve savaşın sonuna kadar orada kalabildim… Der Zor’a Vali olarak gitmekte olan Paşa’nın elleri bu kemana dokanmıştır…
Bu kemanı almanı istiyorum, onu çal ve kuşaktan kuşağa bu kemanın ve öyküsünün aktarılmasını sağla…’ Dedem böyle diyerek bana bu kemanı vermişti… Bu keman şimdi bendedir…” DEVAM EDECEK...