Gökkuşağının aldatan renklerinin yaşamımdaki yansıması,
Hayatıma bir güz dönümü giren ilk yaz rüyası
Yada kısa kısa anekdotlardan oluşan bir hikaye, biraz masalsı
Sanki onun, bir varmış bir yokmuşçasına başlangıcı
Tanımı olmayan sözlüklerde çok zor anlatması…
Kanayan en hafif sıyrıklarımın yara bandı,
Yada hiç kapanmayacak yaralarımın durmadan akan kanı…
İlk nefes alma denememde kalp atışlarımın senkronu tutturamayışı,
Kör noktaya baş aşağı düşmeyen tek resim yada ilk gün ışığı…
Beynimdeki en büyük hücre tahribatı belki en derin gönül yarası
Belki de tarihteki en görkemli yüzyıl savaşı,
Yada var olmayan bir imparatorluğun, adı sonsuz olan saltanatı…
Sevgimin ulaşabildiği en milliyetçi nokta, sınır tanımadığı
Ve sınır tanımayışından dolayı elden kaçırdığı...
Galibiyete karşı berabere bir mağlubiyet kazandığı
Yani imkansızlığın gerçekliği, bir nevi doğrulanışı…
Tarifi olmayan mutluluk pastasından, bir dilim aşk ile alınan kocaman sevgi ısırığı
Sonrası tarçınla karışık bir tutam baharatın kekremsi tadı, bir o kadar da acı…
Duygularımla döndürdüğüm bir girdap, bir kara delik yutan insanı
Yada uzayın sonsuz boşluğunda bünyemin yerçekiminden uzak kalışı,
Ne olursa olsun dilimden düşürmediğim sonu olmayan bir melodi, bir şarkı
Kulaklarımın işitebileceği en güzel senfoni yada akordu bozulmayan bir tını
Rüyalarımda gelmesini beklediğim, yüzünü görmeden sevdiğim masal kahramanı
Efsanelerdeki göz kamaştıran ışık huzmesi, tanrının gökyüzünden yolladığı
Bu küçük kızın geçmişten bugüne özlediği ve dört gözle beklediği oyun arkadaşı
Hani hep var olan ama hiç bulamadığı, çok iyi anlatan ve anlattıran yalnızlığı
“O”, deniz şehrinin yıldızlı tepelerinde büyüyen bir hayalet, belki de bir sanrı
Biliyorum ki geçmişimde de vardı, her şeye rağmen yaşadı…
Ve şimdi başka bir hayatta yeniden yaşandı...
U.V