Bazı yerlerde seçim var, bazı yerlerde yok.
Yani bazı yerlerin gündemlerine göre söylüyorum.
Özellikle merkezi yerlerde, şehir merkezlerinde, tabii ki parti organlarında, belki bazı kahvehane gibi toplanma yerlerinde seçim var.
Ama bazı yerlerde, örneğin köylerde, kırsal kesimde, günlük ekmeğini kazanma derdinde olanlarda veya günlük dertlerle fazlaca meşgul olanlarda veya hiçbir şeyle ilgilenmeyen oldukça da fazla sayıda olduğuna inandığım kişilerde seçim gündemi yok.
Seçim, bazı yerlere adayların gezileri sırasında uğrar, oradan ayrıldıklarında gündem yine başkadır oralarda…
Tabii ki ekmeğini kazanırken de, köyünde tarlasını sürerken de, işyerinde hesaplarını yaparken de seçim ve seçim sonuçları düşünülüyordur belki ama halkın nabzı orada atmıyor.
Şehir merkezlerinde de çok attığını söylemek mümkün değil… Sadece merkezlerde adaylar daha çok göründüğü için, toplanma yerleri daha fazla olduğu için, kalabalıklar daha çok olduğu için muhakkak ki gündemlerin içinde seçim de vardır.
Mühürdü, karmaydı, şu partiydi, bu partiydi, iyiydi, kötüydü gibi yorumlar, eleştiriler, öneriler olsa da vatandaşın gündemi daha çok özellikle bu günlerde dövizin durumu…
Bu döviz ne olacak?
Taksitlerimizi ödeyebilecek miyiz?
Kiramızı ödeyemezsek evden atılır mıyız?
Her şey pahalı, mutfağa bir şey koyamaz olduk, aç kalacak hale gelir miyiz?
Su, elektrik, telefon faturaları… Erteleyemeyiz de… Hemen kesilir…
Ne olacak peki?
Bu dövize partilerin söyleyecek sözleri var mı?
Önerileri var mı?
Bunu CTP’lilere sordum;
“Daha önce de yaptık… TL tabii ki Türkiye’den yönetiliyor ama burada da o zaman yaptığımız gibi bankalarla konuşulur, bazı önlemler alınır, üniversitelerle konuşulur kurlar sabitlenir, vatandaşın borcunun altında kalmayacağı bazı önlemler alınabilir” dediler…
Bu önerileri yaymak, çoğaltmak gerekir…
Bütün partiler için aynı şey geçerli…
İnsanı rahatlatan ama inandırıcı, gerçekçi önlemlerin partilerin uzmanları tarafından çalışılıp seçmenin önüne konması gerekir.
Cebindeki para günden güne erirken insanın ne seçim ne de başka bir şey düşünecek hali vardır...
Düşünür yine seçimi ama bu kez her zamankinden fazla bireysel kurtuluş arayışına girer. “Bu berbat hale nasıl getirdin?” diye hesap sormak yerine kim ona sıkıntılarını aşacak kişisel bir öneride bulunursa onun peşinden koşar.
Bu sıkıntılı zamanlar o güne kadar olanı da unutturur ve yine bireysel kurtuluşları daha fazla zorlar ne yazık ki!