Fehime ALASYA
YENİDÜZEN, molehiya bahçelerine girdi, Minareliköy’de bahçelerinde ek gelir maksadıyla molehiya ekip biçen küçük üreticilerle konuştu.
Molehiya üretiminde son yıllarda yaşanan en büyük sıkıntının giderek keskinleşen hava şartları, sinek ve sarmaşık otların olduğuna dikkat çeken üreticiler, kendi yöntemleri ile doğal yollardan bu sorunların üstesinden gelmek için özen gösterdiğini anlatıyor.
Molehiya üreticisi Alkan Çoban ve Ali Kızılkaya, yıllardır Minareliköy’de molehiya üretiyor. Üretim alanında herhangi bir düşüşün yaşanmadığını işaret eden üreticiler, ayıklanmış ve kurutulmuş molehiyaya olan talebin giderek arttığını anlatıyor.
Yerel tat ve Kıbrıs’a özgü yemek üreten restoranların da giderek artmasıyla, molehiya ve kabak çiçeğine olan ilginin giderek arttığına dikkat çekiliyor.
“Hiç ilaç kullanmadan her şey ekiyorum”
“Dört yıldır sebzeye para vermiyorum, hem de hiç ilaç kullanmadan her şey ekiyorum” diyen Alkan Çoban, dört dönüm bahçesi içerisine ektiği mevsim sebzeleri ile mutfağının ihtiyacını karşılıyor. Ürünlerinin hormonsuz olduğunu bilerek gönül rahatlığıyla tüketen Çoban, özel işinin dışında arda kalan zamanlarını Minareliköy’deki bahçesinde uğraşarak değerlendiriyor.
Çoban, bahçesine ektiği börülce, kabak, domates, biber, patlıcan gibi birçok mevsim sebzesi ile kendi sofrasını zenginleştiriyor.
Yıllardır sofralardan eksilmeyen yerel tat, molehiyaya bahçesinde hayat veren Alkan Çoban ve Ali Kızılkaya, geçmişten günümüze gelinen süreçte molehiyada hem üretici hem de tüketici kitlesinin giderek değiştiğini anlatarak, daha iyi denetim ve kayıt yapılması gerektiğinin altını çizdi.
“Çarşıya açılan bu restoranlar artık daha çok yerel tatlara önem veriyor”
Kabak çiçeklerini her sabah toplayıp Surlariçi’nde ev yemeği yapan birkaç işletmeye götürdüğünü anlatan Çoban, “Çarşıya açılan bu restoranlar artık daha çok yerel tatlara önem veriyor, ev yemekleri pişiriyor, o yüzden molehiya ve kabak, kabak çiçeği gibi sebzelere olan talep de her geçen gün artıyor” dedi.
“Kayıt altına alma ve düzenli denetim şart”
Molehiya tohumunu dahi kendi bahçesinden yetiştiren ve dışarıdan satın almayan Çoban, tohumların bile genetiğiyle oynanıyor diyerek serzenişte bulunuyor ve dıştan tohum satın almadan kendi ihtiyacı kadarını stokluyor.
Molehiyanın ülkenin birçok yerinde, her toprakta yetişebilen bir bitki olduğuna değinen Çoban, kültürümüzün bir parçası olan molehiyanın ülkede çok fazla tüketilmesine kaşın hiçbir yetkili tarafından üretim aşamasında kayıt altına alınmadığı ve düzenli denetlenmediğini anlattı.
Kar amaçlı çalışan ve maddi kaygı içerisinde olan bazı üreticilerin de bulunduğuna değinen Çoban, hiç ilaç kullanmadığını ve kendi yöntemleriyle uyguladığı doğal ilacın sırrını paylaşıyor.
Çoban, “Ayıklarken elleriniz yapışır ve boya olursa onu sakın kullanmayın. İlaçlıdır demektir. Yemeden atın gitsin” diyor.
“Yeni nesil molehiya ayıklamaktan kaçınıyor”
14 yıldır molehiya ürettiğini anlatan Ali Kızılkaya ise yeni neslin molehiya ayıklamaktan kaçındığını anlatarak, bunun yanında ayıklanmış molehiya satmanın popülaritesinin arttığını ve birçok kadının molehiya ayıklayarak günlük para kazandığını anlatıyor.
Alkan Çoban “Bu ülkede herkes benim gibi dikkatli olsa, ilaç kullanmadan üretse, ülkedeki kanserin önüne geçerler. Üstelik molehiya bu ülkede bir kültürdür. Kadınlarımız mahallede toplanıp birlikte ayıklıyor, sohbet ediyor, vakit geçiriyor. Hatta molehiya ayıklamak, bazı kadınların geçim kaynağı olmuş durumda…”
Molehiya üreticisi Alkan Çoban;
“Bu ülkede herkes benim gibi dikkatli, ilaç kullanmadan üretse, ülkedeki kanserin önüne geçerler”
Alkan Çoban molehiya üretimi ve bahçesiyle ilgili çeşitli bilgi ve deneyimlerini okuyucularımızla şöyle paylaşıyor;
“Bahçemde yaklaşık 4-5 yıl önce kuyu kazdım, suyu da oradan alıyorum. Yaklaşık 100 metrekare içerisine ektiğim molehiya ancak da kendi ailem, eş, dostuma yetiyor. Bu alanda 300 bağa yakın molehiya çıkarıyorum. Damlama sistemi kullanıyorum. 4 Haziran’da ektim, 17 Temmuz’da kestim. Aynı alanda 2-3 garın oluyor. Önce çıkanları kestikten 20 gün sonra ikinci garını kesebiliriz. Üçünü karını kesince de zaten havalar soğuyor ve bitiyor. Kendi özel iş yerim var onunla uğraşıyorum, bahçem için de ekstra zaman yaratıyor, orada didiniyorum. Sabah 5 ile 8 saatleri, akşamüzeri de 6 ile 8 saatleri arasında tarlaya giderim.
“Molehiya ayıklamak, bazı kadınların geçim kaynağı olmuş durumda…”
Yılın iki ayında molehiya çıkıyor, ömrü kısa, sıcağı seven, çok fazla ilgi ve bakım isteyen bir bitkidir. Yetiştiriciliği kolay olan molehiya bitkisi bu ülkede bir kültürdür. Kadınlarımız mahallede toplanıp birlikte ayıklıyor, sohbet ediyor, vakit geçiriyor. Hatta molehiya ayıklamak, bazı kadınların geçim kaynağı olmuş durumda…
“Ayıklarken elleriniz yapışır ve boya olursa onu sakın kullanmayın”
Bütün bahçeciler genelde molehiyacıdır. Çok küçük bahçesi olanlar bile molehiya ekebiliyor. Bu durumda iyi ve kötü üreticiyi de ayırmak gerek. Para için ilaç veya hormon atıp erken zamanda hızla molehiyaların büyümesini sağlıyorlar. Ayıklarken elleriniz yapışır ve boya olursa onu sakın kullanmayın. İlaçlıdır demektir. Yemeden atın gitsin.
Molehiyanın düşmanı sinek ve sarı sarmaşık ottur, ilacı ise acı biber, zeytinyağı ve sarımsaktır, vitamini ise sıcaktır… Her toprakta da yetişen bir bitkidir…
“Düzgün denetim yok, biri şikayet ederse gelip denetliyorlar o kadar…
Her evin yemek masasına giriyor, birçok kişi gerek evinde gerek bahçesinde üretiyor. Ama sorsanız adada kaç kişi molehiya ekip biçiyor bilemezler. Düzgün denetim yok, biri şikayet ederse gelip denetliyorlar o kadar…
Molehiya çok hile kaldıran bir üründür, bunu çok sıkı denetlemeleri gerek. Üstelik ilaç atmadan da çok güzel verim almak mümkün… Neden o halde ilaç kullanalım ki? Bu ülkede herkes benim gibi dikkatli, ilaç kullanmadan üretse, ülkedeki kanserin önüne geçerler”
Ali Kızılkaya “Yeni neslin molehiya üretimi veya ayıklama hevesi yok. Molehiya ayıklamaktan kaçınıyorlar”
Molehiya üreticisi Ali Kızılkaya;
“Yeni neslin molehiya üretimi veya ayıklama hevesi yok. Molehiya ayıklamaktan kaçınıyorlar Ben üç dönüm bahçemde ektiğim molehiyaları, bazı kadınlara ayıklattırıyor, kurutuyor öyle satıyorum. Tazesini demet ile satmak çok karlı olmuyor fakat kurutup satmak çok karlı oluyor. Bir kilosunu kuru halde 100 TL’ye satıyorum. Alıcılarım da hep yurt dışındaki Türkler oluyor. Gelip alıyor ve yurt dışına yolluyorlar.”
Özellikle yurt dışında yaşayan Türklerin çok fazla molehiya tükettiğine değinen Kızılkaya, Taze bağını 10 TL, kuruttuğu molehiyanın kilosunu ise 100 TL’ye satıyor.
“En büyük sıkıntımız ise hava şartlarının giderek sertleşmesi”
Artık insanların alım gücü düştü. İşletme gücü de düştü, günümüzde sadece tüketiyoruz, üretmiyoruz. Ben 14 yıldır molehiya ekip biçiyorum. Bunu yaparken de en önemli etken sudur. Suyumuz daha fazla olsa daha çok üretebiliriz. İlaç atmaktan çok kaçınıyoruz, doğal yönlerle üretmeye çalışıyoruz. Tarlada biten otlar en büyük düşmanlarımızda. İlaç kullanmak istemediğimiz için bu otları temizlemek de zor oluyor, emek istiyor ama olsun. En büyük sıkıntımız ise hava şartlarının giderek sertleşmesi. Bu yıl yaz geç geldi fakat çok hızlı geldi, üstelik ara ara yağmur yağdı, soğuk oldu…
“Molehiya üretirken ilk birkaç hafta, yeni doğmuş bir bebeği beslemek gibidir”
Çok büyük geliri olan bir iş değil fakat her mevsim topraktan küçük de olsa geçim sağlamaya çalışıyoruz. Molehiya üretirken ilk birkaç hafta, yeni doğmuş bir bebeği beslemek gibidir. O kadar titiz ve özveri ister.