Birçok kişi sordu: ‘’Sağlıktaki son gelişmelerle ilgili yazmadınız. Oysa Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği Başkanlığı döneminizde Sağlık Sistemine dair çok konuşmuştunuz’’.
Elbette ki o günlerde görevim her alanda, her şekilde, her platformda ‘’Sağlık’’ ı konuşmaktı. Ancak içinde bulunduğumuz noktada da gülmek mi, yoksa ağlamak mı gerektiğini gerçekten bilemiyorum. Bu adada hep aynı şeyleri konuşmaktan, ama hiç birbirimizi duymamaktan ne zaman vazgeçeceğiz, bilemiyorum.
Ben aynı şeyleri konuşmaktan, yazmaktan ve yaşamaktan çok yoruldum. Önce sağlıkta alınan yargı kararına bir bakalım.
Aynı kararı yargı, hem de en üst mahkemesi olan Anayasa Mahkemesi’nde almamış mıydı? Ve biz bu kararı tam altı yıl sadece konuşmadık mı?
HALİMİZ TEKERRÜRDEN İBARET…
İki yıl önce Serbest Hekimler Birliği kararı yeniden mahkemeye taşıyınca ne oldu? 2011’deki kararı tamamen unutup yeni bir olay yaşadığımızı zannettik. Oysa hazin bir tekerrürün içindeydik…
Çünkü 2011’de de Kamu Sağlık Çalışanları yasasını Anayasa Mahkemesi’ne götüren yine Serbest Çalışan Hekimler Birliği idi. Çünkü Serbest Çalışan Hekimler Birliği, Kamu Hekimleri’nin özelde de çalışmasını kendi kazançlarına bir tehdit olarak görüyorlar. Yoksa eğer önemli olan sadece ülkede artık kaos haline gelen bu insani olmayan düzeni düzeltmek olsaydı Eğitim Bakanı’nı, İçişleri Bakanı’nı ve tüm diğer ikinci iş yapan Bakanları ve milletvekillerini de dava etmeleri gerekmez miydi?.
Ve mutlaka davayı kazanırlardı. Çünkü artık sokaktaki çocuk da biliyor ki; eğer kamu görevlisi iseniz ikinci bir iş yapamazsınız. Elbette ki bu yasa sadece kâğıt üzerinde. Ve yargı yasayı uygulamayı emreder.
NEDEN YALNIZ HEKİMLER?..
Peki ama eğer yaşadığımız ülke bir hukuk devleti ise ve yasalara uymamız gerekiyorsa neden konu sadece hekimler?
Neden Gazeteciler Birliği ya da BASIN SEN ikinci iş yapan BRT ve TAK çalışanlarını dava etmiyor?
Neden Öğretmen Sendikaları; ki bu ülkede sendikal mücadelenin başını çektiklerini hepimiz kabul ediyoruz Eğitim Bakanı ve Kamu görevlisi öğretmenleri dava etmiyor?
Ya memur sendikaları?
Telefon Dairesi?
Elektrik Dairesi?
Sendikal Platform neden evde oturup devletin ve hepimizin parasını alan müşavirleri dava etmiyor?
Bizzat yasaları yapan meclisteki hekim milletvekilleri muayenehanelerinde hasta baktıkları için neden dava edilmiyorlar?
Sevgili dostlar hep birlikte ciddi bir akıl tutulması mı yaşıyoruz, yoksa hep birlikte kafayı mı yedik?
Hepimiz de aslında bal gibi biliyoruz ki; bu ülkede kamu yönetimi ya da ‘Devlet’ denilen organizma çoktan çöktü.
BU MU SAĞLIK SİSTEMİ?..
Alınan bu kararla ne sağlık çökecek, ne de ihya olacak. Çünkü Sağlık zaten çökmüş durumdadır. Kamu Sağlık Hizmetleri şu anda birkaç iyi niyetli hekim, hemşire ve sağlık çalışanının sırtında dönüyor.
Bir merkezi hastane düşünün ki acil servis tamamen toplama bir ekiple yürüyor. Yoğun bakımda sorumlu hekim yok. Tüm riskli vakalar sevk ediliyor. Kişi bütçesiyle alınabilecek hizmetlerin çoğu özelden, Güney Kıbrıs’tan ve Türkiye’den alınıyor. Kamu Hastaneleri sadece acil vakalara ve sağlık hizmetini dışarıdan alamayacak vatandaşlara terk edilmiş durumda. Ahbap çavuş ilişkisi ile hizmet alanlar bile artık ortamdaki kaostan yorulmuş durumda...
Birkaç idealist hekim kâh özeldeki, kâh kamudaki imkânlarını seferber ederek, hizmetlerine yürek koyarak hasta bakmaya çalışıyor.
Genç hekimler ülkelerinde uğradıkları ihanet ve hayal kırıklığı içinde teker teker ya ülkeyi terk ediyorlar ya da ülkeye hiç gelmiyorlar.
Bu mu Sağlık Sistemi?
Ya da sistem birkaç kişi üzerine kurulabilir mi? Hiçbir sistem kişiler üzerine kurulmaz. Sistem devlet politikasıdır ve kim gelirse gelsin sürdürülmek zorundadır.
Sağlık çöktü de Eğitim tamam mıdır?
Türk Maarif Kolejini dışarıda tutarak soruyorum; ki onlar da eğitimlerini tamamen özel ders üzerine kurmuştur. Kaç tane Kıbrıslıtürkün çocuğu devlet okulundadır?
EĞİTİM ÇÖKTÜ...
TRAFİK ÇÖKTÜ...
ÇEVRE ÇÖKTÜ...
TURİZM kumarhane ve seks sektörünün acımasız girdabında...
KAMU ÇÖKTÜ...
UYANALIM ARTIK...
Birbirimizi kandırmayalım. Belki de zaman, her şeyi fesh edip yeni bir Kurucu Meclis oluşturup yasalarımızı yeniden elden geçirip DEVLETİ AYAĞA KALDIRMA ZAMANIDIR...
Yoksa şu anda hepimizin peşine düştüğü hekim muayenehaneleri çökmüş devletin sadece görünen buz dağının minicik ucudur.
Çok değerli dostlarım; bu yazıyı sizlerle bir “dertleşme” olarak algılayın… Hepimiz KKTC hallerinden çok yorgunuz.
İşte ben bu kırgın duygularla sizlerden birkaç ay izin istiyorum. Çünkü satırlarımda sizlerle UMUT’u ve pozitif enerjiyi paylaşmayı seviyorum.
Ama olmuyor, olamıyor… Kendi adıma düşünüyorum ki, şimdi sadece susup, düşünme zamanı...