Simon Aykut’u satan hamaset!

Serhat İncirli

Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Lefkoşa Ağır Ceza Mahkemesi, KKTC vatandaşı – İsrail kökenli iş insanı Simon Aykut’u, Kuzey Kıbrıs’ta işlediği öne sürülen suçlarla ilgili yargılama yetkisinin olmadığı iddiasını reddetti…

-*-*-

35 yıllık meslek hayatımda İngiltere ve KKTC’de çok duruşma takip ettim ama hayatımda ilk kez vatandaşı olduğum Kıbrıs Cumhuriyeti’nde dün, dilini anlamadığım bir duruşmayı izledim… 

-*-*-

İzlenimlerimi paylaşayım müsaadenizle.

-*-*-

Lefkoşa mahkeme binaları, Charalampou Mouskou sokağı üzerinde…
Haralambos Musko diye okuyabiliriz bu ismi!

-*-*-

Kimdir Haralambos Musko ya da Muskos?
Başpiskopos Makarios’un birinci yeğenidir…
Amcasının oğludur…

-*-*-

Peki başka?
EOKA’nın, İngilizlerle silahlı çatışmada yaşamını yitiren ilk üyesidir…
Yeşilırmak yakınlarındaki Vuni Tepesi veya Vuni Sarayı’nın alt kısmında, şimdi yerinde yeller esen eski Mersinaci köyü yanında, bir İngiliz komutana pusu kurulmuştu…
Sene 1956…
Kış günü…
Ve İngiliz komutanın şoförünü öldürmeyi başaran 4 EOKA üyesinden biri olan Muskos vurularak ölmdürülmüştü… 
Komutan, saldırıdan yara almadan kurtulmuştu…

-*-*-

Peki ne alakası var bu konunun Simon Aykut’la?
Aslında hiç alakası yok!
Bizimle alakası var!
Benle!

-*-*-

Muskos ile dedem ikinci yeğendiler… 
Dedemin nenesi, Muskos’un dedesinin kızkardeşiydi…
Bu durumda Başpiskopos Makarios da mı dedemin yeğeniydi?
Evet!

-*-*-

Anlatılanlara göre, Makarios ve Haralambos Muskos’un babaları – yani iki kardeş – Dillirga’nın Lutro bölgesinden göç edip Panaya köyüne gitmişti…
Dedemin nenesi Şomu da, dedemin Lefkoşalı – Engomli – Aydemetli – İncirli köyünden Hasan İncirli efendi tarafından henüz 14 yaşındayken kaçırılıarak, en yakındaki “Müslüman” köy Kurutepe’ye götürülmüştü…
Dedemin dedesi orada muhtardı falan…

-*-*-

Ama ben küfürlerle basit üç beş kelime dışında Rumca bilmiyorum…
Rum Devleti haline dönüşen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin vatandaşıyım…
Anlaşma da istiyorum, çözüm falan bekliyorum ama dilini bilmiyorum!
Acaba egemen eşit iki ayrı bağımsız devletçi mi olayım?
Tartışalım bence!

-*-*-

Evet mahkemenin sokağının adının hikayesinden, geçelim Simon Aykut’un mahkemesine…

-*-*-

Simon Aykut Haziran ayı başında Baf Havaalanı’nda tutuklanmıştı ve o günden beri Lefkoşa Merkezi Cezaevi’nde tutuluyor… 

-*-*-

Aykut’un avukatları, Kuzey’de işlendiği iddia edilen suçlarla ilgili olarak, Güney’deki Ağır Ceza Mahkemesi’nin yargılama yetkisi olmadığını yönünde itiraz dosyalamıştı…
Üç yargıçlı mahkeme dün bu itirazı reddetti…
Simon Aykut’un tutukluluğu devam edecek…
22 Kasım’da bu kararla ilgili olarak Simon Aykut’un avukatlarının görüşleri bir kez daha dinlenecek ancak yargılama sürecinin ondan sonra başlayacağına kesin gözle bakılıyor…

-*-*-

Bugünkü gözlemlerimi paylaşayım demiştim…
Ve Köşlüçiftlik bölgemizin sınırdaki karşı tarafı sayılan bölgedeki sokaktan bahsetmiştim… 
Biraz da mahkemeden bahsedeyim…

-*-*-

Daha doğrusu, bizim Girne ve Lefkoşa’daki kaza mahkemeleriyle kıyas yapayım…
Rumlar Lefkoşa’ya yeni bir Anayasa Mahkemesi ve Yüksek Mahkeme inşa ettiler… Ancak Kaza Mahkemesi, İngilizden kalma! Bizimki gibi…

-*-*-

Yargıçlar, pelerin dışında bir de beyaz gömlek ve gömleğe takılı fiyonkumsu kravatımsı İngilizlerinkine benzer bir şeyler giyiyor…

-*-*-

Bizim taraftaki mahkemelerde pek yerli görmezsiniz!
Güney’de yabancı çok azdı…
Hatta biri Simon Aykut, öteki de kendisine dört yıl önce saldıran Rum’u dava edip mahkemeyi kazanan bir Kıbrıslı Türk kadındı. O’nun hikayesini de izin alırsam yazacağım… 

-*-*-

Bugün izlediğim Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkanı olan kadın yargıçla ilgili yorum yapmak doğru değil…
Ama öteki iki ağır ceza yargıcı kirli sakallı iki erkek… 
Sanırım bizde sakallı yargıç yok hatta sakal bırakmak yasak…

-*-*-

Durşuşma Salonu’nda yargıçlar sol taraflarına döndüğü anda, gözlerinin içine şak diye Beşparmaklar’daki KKTC’nin iki adet bayrağı giriyor…
Şahsen ben avukat olsam, simon Aykut Davası’ndaki yargıçların bu salonda davaya bakmasına itiraz ederdim çünkü eminim göçmen çocuğu olma ihtimali bulunan her üç yargıç, o bayrakları gördüğü zaman adalet duygularında oynama olabiliyor!

-*-*-

Bugünkü duruşmaya Simon Aykut’un eşi, kızı, iki Rum kadın avukat ve bir de İsrailli avukat katıldı… 
Duruşmayı beş Kıbrıslı Türk de izledi… Her durşmaya mutlaka geldiklerini ve Simon’u ailelerinin bir ferdi olarak gördüklerini anlattı içlerinden biri…

-*-*-

Yakınlarına göre Simon Aykut, tutuklandığı günden bu yana en az 20 kilo verdi…
Sürekli su içiyor…
Çok gergin olduğu gayet net görülebiliyor…

-*-*-

Daha önce hiç karşılaşmadık…
Duruşma salonuna alınırken tam önümden geçti ve bana dönüp “hoşgaldiniz” dedi…

-*-*-

Yargıç kararını tam 55 dakikada okudu… 
Rumca…
Bir tercüman, Simon Aykut’a çok yakın mesafeden Türkçe çeviri yaptı; tam önümde bir tercüman da İsrailli avukata İngilizce olarak tercüme hizmeti verdi…
İsrailli avukat, İbranice not aldı… 
Nereden mi anladım?
Arapça gibi, sağdan sola doğru not alışından… 

-*-*-

Duruşma bitti…
Simon Aykut, kızı ve eşiyle kucaklaştı…
İki polis buna gayet kibar bir şekilde izin verdi…
Sonra duruşma salonu dışına çıktılar… 
Bu esnada Simon Aykut bana da elini uzattı ve “Tatar’a söyleyin, beni unuttu…” diye yüksek sesle adeta haykırdı…

-*-*-

Gözleri yaşlıydı…
“Medyaya da kırgınım, beni unuttular” dedi…
Benim için “İsrailli iş insanı diyorlar, ben KKTC vatandaşıyım; vatandaşlarına sahip çıkmayacaklarsaydı, neden bana en baştan izin verdiler, neden beni vatandaş yaptılar?” dedi… 

-*-*-

Sizce haksız mı?
Simon Aykut yüzde yüz haklıdır…
Ersin Tatar da, Anavatanı Türkiye de hamaset yaparken enginlere sığmayıp taşıyorlar ama Kuzey Kıbrıs’a tarihinin en büyük yatırımını yapan ve güttükleri siyaset gereği yüzde yüz masum bir insanı, arayıp sormuyorlar!

-*-*-

Haaa Tatar meseleyi BM Genel Sekreteri ve Kıbrıs Cumhurbaşkanı ile yediği yemekte gündeme mi getirdi?
O konunun da doğruluğundan bir çok kişi şüphelidir!

-*-*-

Simon Aykut’u unutmadık elbette!
Tatar ya da sahte hükümet, sahte devlet falan değil sadece; hepimiz!
Ve hamaset dışında pek bir şey yapayan Türkiyeli yetkililer en başta olmak üzere; Aykut’u sattık!
Adamı, sahte ve hırsızlıkla süslenmiş saçma siyasetimize kurban ettik!

-*-*-

Biz ne utanmaz insanlarız!
Yazık!