Gezi parkı eylemleri bugünlerde benim gündemimde hep birinci sırada yer alıyor. Burada hükümet kurma çalışmaları olsa da, seçimler için aday saptama uğraşları olsa da Türkiye’nin ayağa kalkması, her gün farklı yerlerde özgürlüklere karşı müdahaleye, despot yönetime karşı eylemlerin yaratıcı bir şekilde televizyon kameralarına yansıması gündemin birinci maddesi olmayı hak ediyor.
Tabii ki bu gündemin hep birinci sırada kalmasının diğer faktörü de TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan… Açıklamalarıyla halkı ikiye bölüyor, “bizden- sizden” ayırımı yaratıyor, Gezi Parkı eylemcilerini ‘düşman’ havasına sokmak için elinden geleni yapıyor.
Geçen gün Ankara’ya giderken ve aynı gün beş-altı yerde konuşma yapıp halkı tahrik etmeye, bölmeye devam ederken astırdığı posterlerde de kendi resminin yanında Adnan Menderes ve Turgut Özal’ın resimlerini kullanıyordu. Bununla şu mesajı veriyordu Erdoğan; Özal’ın son zamanlarda öldürüldüğü gerçeğinden de yola çıkarak derin devletin veya Ergenekon’un Menderes, Özal’dan sonra kendisini hedeflediği gibi çok tehlikeli bir mesaj veriyordu. Çünkü bu mesajı verirken Gezi Parkı’ndan çıkan ve tüm ülkeye yayılan kalabalığı da bu çerçeve içine sokmaya çalışıyordu.
Umarım Erdoğan bu korkusundan veya propaganda biçiminden yakın zamanda vazgeçer, ayakları yere basar ve yapması gerektiği gibi ortalığı yatıştırıcı mesajlar verir çünkü bunu yapmazsa eylemlerin biteceğini sanmıyorum. Hatta daha da artabilir.
***
Plajlar ve Mağusa Belediyesi
Mağusa Belediyesi’ni kutlarım. Plajlara girişte ücret almamakla yasal olarak gereğini yaptı. Peki “yasalar zaten böyleyse neden kutluyorsun o zaman” diye sorabilirsiniz. Kutluyorum çünkü var olan yasalara rağmen hemen hemen her yerde plajlar sahiplenilmiş olduğundan girişlerde ücret alınıyor.
Doğru olan Mağusa Belediyesi’nin uygulaması… Yani girişte ücret alınmaz ama plajı işletenin hizmetlerinden yararlanılırsa o zaman bir ücret alınır.
Bu uygulamadan diğer belediyelerin ve halkın plajlarını sahiplenen ve girişte 20-25 tl giriş ücreti alan işletmelerin de örnek almaları gerekiyor. “Çalışanım var, plajı temizletiyorum, hizmet veriyorum, bu hizmetlerin maliyetini nasıl çıkarırım! Hem ücret almakla da plaja rahatsızlık vermek için gelecek olanları da engelliyorum,” gibi savunular gerekçe olamaz. Elbette ki suçu sadece plajları elinde tutanlara yüklemekle de olmaz, o plajları kiralayan ve kiracılara yasaları uygulatmayanlar en büyük suçlular diye düşünüyorum. Tekrarlamakta yarar var; Yasalara göre plajlar halkın malıdır. Bir kişinin malı olan bir yere ücret ödeyerek girildiği kapitalizmin beşiği olan yerlerde bile görülmez.
***
Not alınacak dönem
Geçici hükümeti kurma çalışmaları için bugün üç muhalefet partisi tekrar bir araya gelecek ve uygun gördükleri Başbakan adayını saptayıp Cumhurbaşkanı’na bildirecekler. Geçici hükümeti kurma çalışmaları sürerken 1.5 ay sonraki erken genel seçimler için de adaylar saptanıyor. Bazılarında başvuru bitti, bazılarında sürüyor. Adaylar ortaya çıkacak ve listeler ya delegeler ya da merkez tarafından saptanacak. Geçici hükümet ile seçim çalışmalarının iç içe geçtiği bir süreç yaşıyoruz. Bu da ilk kez yaşanıyor sanırım. Bu dönemi de tarih not alıyor.