Atina ve Berlin arasında haftalardır devam eden bilek güreşi geçtiğimiz gün Brüksel’de gerçekleştirilen Euro Bölgesi toplantısında geçici olarak noktalandı. Tsipras hükümeti, eski hükümetin imzaladığı borç antlaşması ve bu antlaşmanın dayattığı kemer sıkma politikalarını içeren “reform paketini” kabul etmeyeceğini açıklayarak iktidara geldiği günden beri, eski antlaşmaya uymayacağını ve Yunanistan’da toplumsal ve insani krize yol açan borç antlaşmasının gereklerini yerine getirmeyeceğini söylüyordu. Bu yüzden de Siriza’nın iktidara gelişiyle Atina ve Berlin arasında tam bir düello yaşanıyordu. Bir tarafta kemer sıkma politikalarından neredeyse özel bir haz alan Alman maliye bakanı Schöeble, diğer tarafta da karizmatik ve narsis kişiliğiyle tanınan ama yetenekleri herkes tarafından kabul edilen Yanis Varufakis arasında yaşanan gerilimli sahneler bütün dünya tarafından ilgi ile izleniyordu. Bir yorumcunun deyişi ile, eskiden Eurovision şarkı yarışmasını izlemek için televizyon karşısına geçen insanlar şimdi Varufakis- Schöeble rekabetini izlemek için Euoro Bölgesi toplantılarını izlemeye koyulmuşlardı. Kuşkusuz, bunda Varufakis’in “yıldız stili” etkili oluyordu. Üç haftalık maraton geçtiğimiz gün tarafların karşılıklı geri adım atmasıyla nihayet anlaşmayla sonuçlandı. Siriza hükümeti ile Euro Bölgesi arasında varılan ilke anlaşmasına göre, Yunanistan, Tsipras’ın sık sık söylediği gibi, “haysiyetli bir plan” hazırlamak için dört aylık bir süre kazandı. Bu süre içinde mevcut “yardım programı” devam edecek ve Siriza hükümeti kalkınmaya ağırlık veren yeni bir reform programı hazırlayacak. Bu arada, Almanya’nın katı tutumu sonucunda eski anlaşmanın bazı maddelerinin yeni dönemde de geçerli olacağını belirtelim. Yunanistan’ın yarın sunacağı reform paketinde iki tarafın hemfikir olduğu vergi kaçakçılığı ve yolsuzluğu önleme gibi konuların yanı sıra, iki tarafın anlaşamadığı özelleştirme ve kamu harcamalarının kısılmasına dair bazı önlemlerin de yer alması bekleniyor. Özellikle Berlin, en azından “felsefi” düzeyde Siriza’nın özelleştirmeye açık olduğunu görmek istiyor. Aslında Siriza hükümeti özelleştirmeye dogmatik bir yaklaşımla karşı çıkmıyor. Fakat özelleştirme adına kamu kuruluşlarının hibe edilmesine itiraz ediyor ve batık Yunanistan’da özelleştirmenin kamu kuruluşlarını hibe etmek anlamına geleceğini söylüyor. Sonuç olarak Yunanistan’ın Pazartesi, tabii bir kaza olmazsa, dört aylık bir nefes alma süresi kazandığını, bunu da Eoro Bölgesi içinde ve dünyanın başka yerlerinde destekçiler bularak başardığını söyleyebiliriz. Her ne kadar Schöeble kötücül bir sevinçle varılan ilke anlaşmasını Tsipras’ın seçmenlerine “zor anlatacağını” ileri sürerek Almanya’nın düellodan muzaffer olarak ayrıldığını ima etmek istediyse de, gerçek şudur ki, Atina, Almanya’nın acımasız kemer sıkma politikasına gedik açmayı başardı. Nitekim Aleksis Tsipras, “Euro Bölgesinde istikamet değişikliğinin başladığını” söyledi. Fakat bunun sadece bir “gedik” olduğunun farkındadır ki, kamuoyuna yaptığı açıklamada Yunanistan’ın “savaşı değil, bir kavgayı kazandığını” açıklama ihtiyacını hissetti. Ayrıca, Yunanistan’ın yarın sunacağı reform paketinin kabul edilip edilmeyeceği de henüz belli değil. Yine de, Siriza hükümeti Almanya’nın bütün baskılarına rağmen dik durmayı ve boyun eğmemeyi başardı. Aleksis Tsipras, haklı olarak “ülkenin haysiyetini korumayı başardığını” ve “ayakta kalmasını sağladığını” söyledi. Avrupa Birliği’nin bir uzlaşma alanı olduğunu, orada baskıya ve boyun eğdirmeye yer olmadığını vurgulayarak, diğer AB üyeleriyle işbirliği yapma niyetini ve iradesini sergiledi. Fakat mücadelenin bitmediğinin de ısrarla altını çizdi. Bu mücadele iki boyutludur: Siriza hükümeti kazandığı dört ayı en iyi şekilde değerlendirip yolsuzluk ve vergi kaçakçılığı ile baş edebileceğini göstermek zorundadır. Öte yandan kemer sıkmaya değil, büyümeye dönük yeni bir ekonomi politikasının Avrupa Birliği’nde kabul görmesi için uğraş verecektir. Aleksis Tsipras, birinci şıkta başarılı olduğu oranda, ikinci şıkkın hayata geçmesini kolaylaştıracaktır. Bu yüzden de önümüzdeki dört ay Siriza açısından zor bir sınav dönemi olacaktır. Bu sınavın sonucu sadece Yunanistan’ı değil, Avrupa Birliği’nin bütününü etkileyecektir. Bunun böyle olması bile, küçük Yunanistan’ın Siriza’sını daha şimdiden Avrupa Birliği içinde büyük bir oyuncu yapmıştır...