Sirk maymununa dönüşmek kimseyi rahatsız etmiyor!

Serhat İncirli

Birileri Ünal Üstel’e resmen “gıcık” gidiyor!
Evet, evet, birileri, Ünal Üstel’in kazandığı kurultayı kelimenin tam anlamıyla “düzüyor”...

-*-*-

Disiplin yok!
“Oturalım, bu toplum için çalışalım” da yok!

-*-*-

Resmen Bizans entrikaları var, arkadan hançerlemeler var, ahlaksız siyaset var, ego var... 

-*-*-

Koalisyon hükümeti öyle veya böyle çalışmıyor, çalışamıyor!
Görüntü net!

-*-*-

Ama üç kişi, ama altı kişi, ama beş kişi!
Hiç fark etmez; bu hükümet ısgarta bir hükümet olmanın çok ilerisine geçmiştir ve meclisine başkan seçse de seçmese de, erken seçim kararı kaçınılmazdır!
(Yazıyı yazdığım saatlerde, Meclis genel kurulu ilk başkan seçimi turunu yapmış, Ziya Öztürkler aday gösterilmiş ve seçilememişti... 10 dakika ara dediler... Bir sata bekledim, ara bitmedi ve öyle yazdım... Erken seçim kararı beklentim çok ciddi bir beklentidir, bundan kaçar yoktur... )

-*-*-

Meclis Başkan adaylarına “26 oy” toplayamayan koalisyonda, “hain” durumdakiler DP ve YDP’lilerse, bu koalisyon zaten bitmiştir...
Yok hayır, UBP içinde en az “beş” hain varsa, bu hükümet yine laçkalaşmıştır!

-*-*-

Ancaaaaak, eğri oturun, doğru konuşun; çok da affedersiniz ama koalisyon ortağı üç partinin erkek vekillerin cinsel organcıklarını, pantolonun sol paçasına mı yoksa sağ paçasına mı koymaları gerektiğine dahi “müdahale” eden Türkiye’deki “patronlar” bu işe sizce ne diyor?

-*-*-

Olası cevaplara bakalım:
Bir: Türkiye, yaşanandan haberdardır ve artık bu mutlak başarısız koalisyonun gitmesinden yanadır... Tek bir talimatla, gayet açık da devirmeleri kolaydır diyebilirsiniz ama bu şekilde de düşürmeye çalışıyor olabilir... 

-*-*-

İki: Kıbrıs siyasetinde değişiklik olduğu ve müzakerelerin başlayacağı da açıktır; bu itibarsızlığın ve bilgisizliğin, yeniden oluşturulacak çözüm odaklı siyasette yeri olmamalıdır... 

-*-*-

Üç: Birlikte çalacak, yiyecek, sömürecek çok da şey kalmamıştır!

-*-*-

Dört: hiçbiri!

-*-*-

Hiçbiri derken, gerçekten Türkiye’nin yaşanan rezaletle alakalı hiç sorumluluğu olmadığı sonucuna varma durumunun da “düşük” bir olasılık olarak ortada durduğunu anlatmaya çalışıyorum...  

-*-*-

Aklıma gelen son bir soru var; gerçekten Türkiye’yi yönetenler ve bizim içişlerimizi de doğrudan kendilerine bağlayanlar, bu gidişattan keyif mi alıyor?
Oyun mu oynuyor?
Yoksa dalga mı geçiyorlar?

-*-*-

Görüntü gayet nettir; koalisyon ortakları sirk maymununa dönmüş durumdadır ve bu sirk maymununa dönen zavallılar arasında “bu rezalete dayanamıyorum, istifa ediyorum” diyebilecek tek kişi de bulunmamaktadır!

-*-*-

Şimdi içlerinden birileri çıkacak ve “İncirli bize sirk maymunu dedi” diyecek!
Demedim!
“Sirk maymunusunuz” demiyorum; “... ya bir birinizi ya da başkaları sizi sirk maymununa çevirdi ve umurunuzda değil” diyorum!


En kahraman Tatar!

Daha önce de yazdım...
Ersin Tatar, öyle veya böyle masaya oturmalı ve inceden inceden, toplumu rahatsız eden konuların çözümü için çaba harcamalı...

-*-*-

“Hayır oturmayacağım, egemenliğimiz, devletimiz, eşitliğimiz...” diye eveledi, geveledi, hatta dayılandı!

-*-*-

Sonra, kendi itirafıdır, “ne yaptıysam Anavatanla birlikte yaptım” diyor ya; Anavatan’dan kendisine, “otur” dendi, tıpış tıpış gitti ve masaya oturdu!

-*-*-

Şimdi, neden ve nasıl oturduğunu anlatmak ve aslında bol bol tükürük yaladığı görüntüsünü ortadan kaldırmak için, “ben bir kahramanım” edası ve endamıyla resmen yırtınıyor!

-*-*-

Diplomatik teamüller gereği, diplomasinin yazılmamış kuralları itibarı ile “asla konuşmaması gereken” konuları bile bülbül gibi şakıyor!

-*-*-

Neden bunu yapıyor?
Yukarıda da dediğim gibi; “sırf kendini aklamak, kendi kendini kahraman ilan etmek ve elbette koltuğu korumak için”...

-*-*-

Mesela, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, Simon Aykut başta olmak üzere, bazı emlak yatırımcılarını ya da aracılarını tutuklaması ve emlakla ilgilenen herkesi korkutması konusunu tabii ki masaya getirmeliydi...

-*-*-

Ama, BM Genel Sekreteri’nin açıklamasında yer almayan bir konuyu, “bakın, ben Simon Aykut için konuşma yaptım, Genel Sekreter de Nikos Hritodulidis’e af çıkar dedi” diyerek, avazının çıktığı kadar yüksek sesle anlatıyor...

-*-*-

Simon Aykut ve diğer tutuklamaların siyasi olduğunu Rum Savcı mahkemede itiraf etti...
Bundan kimsenin şüphesi yoktur...

-*-*-

Simon Aykut’un tutuklanmasının, Kuzey Kıbrıs’taki Rum mülklerinin satılması, alınması işiyle alakası yoktur!
Simon Aykut bir kurbandır, amaç gerçekten siyasi baskı oluşturmaktır ve ahlaksızlıktır!

-*-*-

Haaa Rum mülklerini çaldığımız gerçeği, ayrı bir gerçektir...

-*-*-

Ancak bu konu, Tatar’ın, “ben kahramanım, ben kahramanım, ben kahramanım” gevşekliği ile anlattığı şekliyle gelişmişse, bırakın diplomatik gaf işlemiş olmasını; geçiniz bu işleri zerre kadar bilmemesini; bundan sonra Simon Aykut’un işini daha da zorlaştıracaktır...

-*-*-

Tatar, bu konuyu ifşa ederek, Nikos Hristodulidis’in elini kolunu bağlamıştır!
Hristodulidis, “yapacak olsaydı bile” ki yapmayacağından eminim, o da ayrı bir mesele; artık kesinlikle yapamaz!
“Taviz verdin, in aşağıya” diyerek, faşist destekçileri kendisini ham yaparlar!

-*-*-

Tatar, gerçekten muhasebe işleri dışında çok zayıftır...
Özel hayatı da beni hiç ilgilendirmez!
Yani yatakta dilediği kadar canavar kesilebilir!
Her demeci, her konuşması “skandal” seviyededir...

-*-*-

Sussa sıkıntı yok, susmuyor!
Bir biri ile bağlantısı olmayan, bir ondan bir bundan ve abuk sabuk konuşmalarını sürdürüyor ve tek hedefi, “beni yine seçin, beni yine seçin”den başka bir şey değildir... 

-*-*-

Öteki yazımızda, benzer soruyu sordum, Türkiye’nin bu ısgarta hükümete neden destek verdiğini merak ettiğimi anlatmaya çalıştım...

-*-*-

Aynı soruyu Tatar için de sormak istiyorum; “Türkiye’yi yönetenler, neden Tatar’ı seçti; neden Tatar’a destek verdi?”
Hadi ben inandım, bir şekilde patronumdu, ailem saydığım bir büyüğümdü, iyi bir insandı, TMT kökenli siyasetin olası bir anlaşmayı imzalaması gerektiği inancım tamdı, hala tamdır; o yüzden destek vermiştim de; Türkiye neden destek verdi?

-*-*-

Elbette, “çıkarlar onu gerektiriyordu” cevabı, en genel anlamıyla bu soruya verilebilecek en doğru yanıttır ama bence, Tayyip Erdoğan ve ahbapları, bir miktar eğlenmek istediler!
Ki asıl üzüntü veren bence budur!

-*-*-

Eğlence bitmiştir!
Daha fazla gülünç duruma düşmeden lütfen istifa et Tatar!


Bayılıyorum.. Bizimkileri anlatıyor...