“Sırtında bıçakla yattığı yere gittiğimde Fazıl Önder hala yaşıyordu…”

Sevgül Uludağ

 

31 Mayıs 2016 tarihinde Londra’dan arkadaşımız İlker Salih, Hackney Kıbrıslılar Merkezi’ne giderek babasının en yakın arkadaşı olan Kamil Ahmet’le buluşuyor… Kamil Ahmet, tıpkı İlker’in babası gibi, Fazıl Önder’in arkadaşı, yoldaşıydı…

Arkadaşımız İlker Salih, Londra’da Kamil Ahmet’le bir röportaj yapıyor ve yazdıklarını bana gönderiyor.
İlker Salih şöyle yazıyor:

“Fazıl Önder, ayrılıkçıların kurbanı…

Kamil Ahmet, babam İrfan Salih’in en yakın arkadaşıydı…

Kamil Ahmet Lefke yakınlarındaki Çamlıköy’de (Kalohorio) dünyaya gelmişti. En iyi arkadaşı İrfan gibi, Kamil de çok küçük yaşta Lefkoşa’ya çalışmaya gitmişti. İşte burada büyüyecek, işçi hakları için durmadan, yorulmadan mücadele eden insanlarla dostluklar kuracaktı – bunlardan birisi de Fazıl Önder’di…

Fazıl Önder 1926 yılında Kaymaklı’da dünyaya gelmişti. İlkokulu bitirdikten sonra, yoksulluk nedeniyle ortaokula gidememişti… Küçük yaşlardan kardeşi Cemal’ın dükkanında çırak olarak çalışmaya başlamıştı.

Fazıl Önder’in kardeşi saraçtı… İşi öğrenince, Ahmet adlı birisiyle birlikte kendi dükkanını açmıştı.

1949 yılında PEO dahil çeşitli işçi sendikalarına üye olmuştu. Kıbrıs Türk Eğitim Kulübü TEK için 1951’de çalışmaya başlamıştı. Ahmet Malyo, Derviş Ali Kavazoğlu, Mehmet Edisson ve Fazıl Önder bu grubu kendilerini politika, ekonomi ve ideolojik alanda eğitmek için kurmuşlardı.

Moskova ve Sofya radyolarını dinlemeye, Türkçe yayınları okumaya başlamışlardı. Ele geçirebildikleri her şeyi okuyorlardı ve sosyalizm düşüncesini TEK Kulübü aracılığıyla yaymaya çalışıyorlardı. Daha sonra İnkılapçı adlı gazeteyi yayımlayacaklardı. Burada Fazıl Önder gazetenin yazı işleri sorumlusuydu, Ahmet Sadi ve Kavazoğlu da gazetenin köşe yazarlarıydı.

Gazete Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın dostluğunu desteklemekteydi. Onbeşinci sayısından sonra Britanya sömürge idaresine bir tehdit olarak görülerek kapatılmıştı gazete.

Fazıl Önder’in öldürüldüğü gün, Kamil Ahmet, Fazıl Önder’in dükkanının yakınlarında bulunan Terzi Abdurrahman’ın dükkanındaydı. Bir çocuk arabasıyla yaşlı bir kadın oraya gelmişti, çocuk arabası kadının bandabuliyadan satın aldığı sebze ve meyvelerle doluydu. Kadın, Kamil’e bir komünistin Ayasofya Camisi önünde vurulduğunu söyledi. Kamil bunun kim olabileceği korkusuyla hemen oraya koşmuştu… Görünen oydu ki Fazıl Önder’e kendi dükkanında silahlı bir saldırı düzenlenmiş, onu öldürmekte başarılı olamamışlar, bunun üzerine Fazıl Önder saldırganın peşine düşmüştü, mesleği için kullanmakta olduğu elindeki bıçakla birlikte. Fazıl Önder’in bilmediği şey saldırganın bir de işbirlikçisi olduğuydu, bu işbirlikçi kendi bıçağıyla Önder’i sırtından bıçaklayacaktı…

Kamil Ahmet koşarak olay yerine geldiğinde dehşet içerisinde Fazıl Önder’in sırtında bıçakla yerde yattığını gördü, kalabalık ona uzak durmasını söylüyordu…

Kamil Ahmet o anki duygularını bana şöyle anlattı:
“Düşüne biliyor musun? Arkadaşım orada yerde yatıyor ve bana bakıyordu ve ben de uzak durmam için tehdit ediliyordum. Fazıl ne düşünüyordu? Tamamen çaresizdim…”

Tüm yaşamı boyunca bu sahne Kamil’in kabusu olacaktı… Fazıl Önder’i öldüren katil, sokağın köşesinde durmuş, her şeyi izliyordu… Birkaç dakika sonra dört Kıbrıslıtürk özel polis görevlisi buraya geldiler ve Fazıl Önder’i kaptıkları gibi bir landroverin arkasına attılar. Bu noktada Fazıl Önder’in hala hayatta olduğu açıktı… Söylentilere göre Fazıl Önder ölünceye kadar landroverle dolaşıp durmuşlardı.

Kamil koşarak bisikletini almış ve derhal PEO sendika merkezine giderek, Fazıl Önder’in bulunması için yardım istemişti. PEO Lefkoşa’daki tüm hastanelere bakmış ancak Fazıl Önder’i bulamamıştı. PEO’dakiler Kamil Ahmet’e dört gün boyunca çokluk ortada dolaşmamasını ve evde kalmasını tavsiye etmişlerdi.

Olaydan birkaç saat sonra Kıbrıslıtürk yeraltı “Teşkilatı” bir bildiri dağıtarak onun cenazesine katılacakları tehdit etmişti.

Kamil Ahmet de bizzat bu “yeraltı teşkilatı” tarafından tehdit edildiği için 1967’de Kıbrıs’tan ayrılmak zorunda kalmıştı.

Kamil Ahmet bana özellikle şunları vurgulamak istediğini söyledi:
“Bugünün gençlerinin o zor yıllarda bizlerin neler çektiğini öğrenmesi çok önemlidir. Fazıl Önder gerçek bir sosyalistti, kimse onu inançlarından döndüremezdi, ideolojisine tutkuyla bağlıydı – çok iyi, çok düzgün bir insandı…”

İlker Salih’e Fazıl Önder’in öldürülmesine tanık olmuş olan Kamil Ahmet’le yaptığı röportajdan ötürü, bu röportajı bize göndermesinden ötürü sonsuz teşekkürler…

Aslında Fazıl Önder’in gömülmüş olduğu mezar hala bilinmiyor. Cenazesine katılım yeraltı “Teşkilatı” tarafından yasaklanmıştı ve ancak birkaç kişi o gömülürken oradaydı. Onlar da çoktan vefat ettiler ve Fazıl Önder’in çok sevgili, biricik kızı Ayşe Zeytincioğlu babasının tam olarak nerede gömülü olduğunu bilmiyor…

Elbette mezarlığı biliyoruz, orada birkaç mezar var ve bunlardan birisi de Fazıl Önder’in mezarıdır ama hangisidir? Ayşe Zeytincioğlu’nun bilmediği budur…

Ayşe Zeytincioğlu’na Kayıplar Komitesi’ne başvuru yaparak babasının Kaymaklı’daki birkaç mezardan hangisinde gömülü olduğunun belirlenebilmesi için başvuru yapmasına yardımcı oldum. Ayşe Zeytincioğlu DNA örneği de verdi ancak şu ana kadar herhangi bir gelişme olmadı bu konuda çünkü Kayıplar Komitesi’nin önceliği 1963 ve 1974’te “kayıp” edilmiş Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın gömü yerlerini bulmaktır…

Bu konuda Bakanlar Kurulu kararıyla mezarlıkta bulunan birkaç mezardan hangisinde Fazıl Önder’in yatmakta olduğu konusunda araştırma yapılması mümkün olabilir.

Bu konuda Demokrasi Şehitleri’ni Yaşatma Derneği, Fazıl Önder’in sevgili kızı Ayşe Zeytincioğlu’yla görüştükten sonra bir girişim üstlenmiş ve 2015 yılında o dönemin İçişleri Bakanı Asım Akansoy’la görüşme yaparak mezarın belirlenmesi talebini resmi olarak hükümete iletmişti. Dönemin İçişleri Bakanı Asım Akansoy da Fazıl Önder’in mezarının belirlenmesi için araştırma başlatma sözü vermişti. Ardından hükümet düşünce bu konu İçişleri Bakanlığı’nda takılıp kaldı. Demokrasi Şehitleri’ni Yaşatma Derneği ayrıca Kıbrıs’ın kuzeyinde belediye başkanları nezdinde de girişimler yaparak Fazıl Önder’in adının Lefkoşa, Gönyeli ve Girne’de meydan ve sokaklara verilmesini istemişti. Girne Belediye Başkanı Nidai Güngördü bu girişimi derhal sonuçlandırarak bir sokağa Fazıl Önder’in adının verilmesini sağlamış, Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli de bu konuda çalışma yapmaya söz vermişti. Lefkoşa Belediyesi de geçtiğimiz günlerde bir meydana Fazıl Önder Meydanı adı verilmesini kararlaştırmış bulunuyor.

Lefkoşa’da Fazıl Önder’in 1958’de dükkanının bulunduğu meydana isminin verilmesi ve hatırasının yaşatılması için Kıbrıslıtürk sendikalar Lefkoşa’da PEO’yla birlikte bir eylem yapmaya çalışmış, bu eyleme Kıbrıslıtürk polisi müdahale ederek eğer Kıbrıslırum sendikacılar derhal bu eylemden ayrılmazlarsa tutuklanacaklarını duyurmuştu. Polise göre Kıbrıslırum sendikacıların, Kıbrıslıtürk sendikacılarla birlikte eylem yapma “izni” yoktu! Böylece PEO’ya bağlı Kıbrıslırum sendikacılar eylem yerinden ayrılmışlar ve Kıbrıslıtürk sendikacılar sözünü ettiğimiz meydana giderek buraya Fazıl Önder Meydanı tabelasını yerleştirmişlerdi…

Daha sonra da Lefkoşa Belediye Meclisi, bu meydana “Fazıl Önder Meydanı” denmesini kabul etmişti…
Fazıl Önder 24 Mayıs 1958’de öldürülmüştü…

Fazıl Önder’in öldürülmesinin üstünden 58 sene geçtiği halde, Kıbrıs’ın kuzeyindeki rejim hala ona ve onun gibilere diş biliyor ve onun için yapılan bir eylemde Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın birlikte eylem yapmasını dağıtmak üzere polisini üstlerine gönderiyor!

11 yıl önce, 2005’te Fazıl Önder’in biricik kızı Ayşe’yle röportaj yapmıştım ve bana hem annesinin, hem de kendisinin ne çok acı çektiğini anlatmıştı… Babası öldürüldüğü zaman Ayşe henüz birbuçuk yaşındaydı ve büyürken ondan babasının öldürülmüş olduğu gizlenmişti. Böylece Ayşe sevgili babacığının eve dönmesini, ona bir oyuncak bebek getirmesini bekleyerek büyümüştü… Ta ki günün birinde yeğenlerinden birisi ona “Senin baban öldürüldü, gelmeyecek ve sana bebek getirmeyecek!” deyinceye kadar Ayşe babasının öldürülmüş olduğunu bilmiyordu… O gün bütün hayalleri yıkılmış ve annesine koşmuştu… Annesi de ne yazık ki bunun doğru olduğunu Ayşeciğe anlatmak zorunda kalmıştı…

Ayşe’ye babasından kalan tek şey bir çift bebek ayakkabısı – Fazıl Önder bunları kendi elleriyle biricik kızı için yapmıştı… Deriden yapılmış bu potincikleri Ayşe Zeytincioğlu bana göstermişti, ondan bir de kitap kalmıştı…

1963 yılında Kaymaklı’dan kaçıp göçmen oldukları için Fazıl Önder’in kitapları, gazeteleri, yazıları, eşyaları, her şey geride kalmıştı – bir daha asla bulunmamak üzere yitip gitmişti bunlar… Bir tek bu potincikler ve bir kitap…

1963’te göçmen olduktan sonra pek çok farklı yerde yaşamışlar…

“Tek istediğim şey, babamın mezarının hangisi olduğunu bulmaktır” demişti bana…

Umarım bir gün Ayşe Zeytincioğlu’na etkili biçimde yardımcı olmayı başarabiliriz, böylece Kıbrıslıtürk faşistler tarafından öldürülen sevgili babacığı sendikacı ve gazeteci Fazıl Önder’in mezarını yaptırabilir, torunları da bu mezarı ziyaret edebilir…