‘SİVİL DARBE’ DEĞİL, SOKAĞIN İRADESİ

Sami Özuslu

7 Ocak seçimleri sonrası UBP liderliği ‘yanlış at’a oynadı. İzah edemediği mal varlığı nedeniyle kendi kendini ‘istenmeyen adam’ konumuna getiren Hüseyin Özgürgün önderliğindeki UBP, toplumu terörize etmeye yönelik marjinal sağ unsurlarla ittifaka gitti.

22 Ocak günü Afrika’ya, meclise ve Cumhurbaşkanı’na yönelik şiddet hareketlerinin organizasyonunu YDP, ‘hamiliği’ni de UBP üstlendi.

UBP’nin Lefkoşa İlçesi ve 5-6 belediye başkanı saldırganların yaptıklarına aleni destek verdi.

Tarihte ilk defa bir gazeteye bu şekilde, herkesin gözü önünde alenen ve gözü dönmüş biçimde saldırı yapıldı, meclisin çatısına tarihte kalmış bir kavimin bayrağı çekildi, polis, Cumhurbaşkanı dahil toplumu korumaktan aciz bir görüntü sergiledi.

Serdar Denktaş 22 Ocak eylemlerini ‘3’lü koalisyonu zorlamak için yaratılan kargaşa’ diye tarihe not düştü.

Toplum ‘yobazlık’ ve ‘faşizm’in ne kadar yakında olduğunu bizzat gördü, iliklerine kadar hissetti.

Belki ‘zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi yok’ noktasına gelmedi ama ‘modern yaşam tarzı’, ‘laiklik’ ve ‘özgürlükler’in elden gitmek üzere olduğunu anladı, bu yüzden sokağa döküldü.

YDP’nin ‘organizatör’, UBP’nin ‘hami’ olduğu, başka bazı güçlerin desteğinde çıkarılan ‘kargaşa’ ters tepti.

Belki de kurulabilecek ‘milliyetçi cephe’ koalisyonu ‘siyasi meşruluk’ bakımından imkansız hale geldi.

Hüseyin Özgürgün’ün ‘sivil darbe’ dediği 4’lü koalisyon, halkın talebiyle ‘külliyen meşru’ hale geldi, hem de ‘umut ve kurtuluş yolu’ oldu.

*  *  *

‘Dörtlü koalisyonun mimarı’ 26 Ocak akşamı yağmurun altında yürüyen binlerce insanın iradesidir.

TC Lefkoşa Büyükelçiliği’nin ‘kontra miting’ çabalarına, çeşitli kesimlerin provokasyonlarına, sicim gibi yağmur ve soğuğa rağmen ‘barış ve demokrasi’ talebiyle birleşen yığınlar siyasetteki dengeleri bir anda değiştirdi.

Bütün diğer siyasi merkezler gibi Serdar Denktaş da Cuma akşamını bekledi, yürüyüşün nasıl sonuçlanacağına baktı ve –muhtemelen- 4’lüye katılım konusunda kararını o gece verdi.

Denktaş’ın DP Parti Meclisi sonrası verdiği ilk beyanatta altını çizdiği ‘siyasal kutuplaşmadan yana değil, toplumsal birlik ve beraberlikten yana taraf olduk’ sözleri, ‘barış ve demokrasi yürüyüşü’nü doğru okuduğunu göstermesi bakımından son derece önemlidir.

*  *  *

4 partili koalisyon kolay olmayacak. TC’ye göbekten bağımlı, nev-i şahsına münhasır, izole bir toplumu ve ülkeyi yönetmek bırakın çok partiliyi, tek parti iktidarında bile kolay değil.

Bir yığın sorun var. Hepsi hükümetin önünde olacak.

Toplum elbette iş, icraat bekleyecek.

Ancak CTP-HP-DP-TDP koalisyonunun misyonu rutin hükümet işlerinin çok, ama çok ötesindedir.

Bozulan toplumsal huzuru yeniden tesis etmek, saldırı altındaki laiklik ve özgürlüklere sahip çıkmak, bu toplumun hamurunda zaten var olan hoşgörü kültürünü egemen kılmak, Erhürman-Özersay-Denktaş-Özyiğit liderliğindeki ittifakın omuzlarındadır.

Toplumun, parti tabanlarının, sivil toplumun bu hükümetten beklentileri de farklı olmalıdır.

“Oğluma iş vermedilerdi”, “Bizim kesimin istediği yasayı yapmadılardı” gibi beklentiler ve şikayetler bu hükümet için geçerli olmamalı…

4’lü hükümetin kurulmasında kritik rol oynayan 26 Ocak’taki sokak iradesi ‘yeni bir sayfa’ açtı.

O sayfaya güzel şeyler yazmak gerek…