Sivil Savunma, revizyon ve hava…

Mert Özdağ

 

Uluslar arası çevre örgütleri, Kıbrıs adasının da içinde bulunduğu Akdeniz Havzası için hiç de pozitif konuşmuyor.
Akdeniz, küresel iklim değişikliğine karşı yerkürenin en hassas bölgelerinden birisi…
Küresel ısınma ile değişen hava koşulları, beklenmeyen hava olayları, sıcak hava dalgaları, orman yangınlarının sayısında ve etkisinde artış göstermeye başladı…
Avrupa’nın çeşitli ülkeleri bu durumun farkında…
Bu sebepler nedeniyle biyolojik çeşitlilik kaybı, tarımsal verim kaybı ve en önemlisi kuraklık etkilerini hissettirmeye başladı…
Beklenmeyen hava olayları?
Aslında bu gelişmeler bizim için de yeni değil…
2008 yılında çok ciddi bir kuraklık yaşadık örneğin…
2010’da çok ciddi su baskınları oldu…
Güzelyurt ve Lefkoşa 2010’da selle boğuştu.
Son birkaç senedir de ciddi yağışlar, beklenmedik hava olayları gündeme gelmeye başladı.
Daha geçtiğimiz hafta meydana gelen Mesarya’da tarlaları beyaza bürüyen aşırı dolu…
Önceki gün Girne’de yaşananlar…
Dağların aniden kar yağışına maruz kalması…
Hortumlar…
Şiddetli rüzgarlar…
Doğa bize bir şeyler anlatmaya çalışıyor: “Değiştim!”

 ***

Kıbrıs’ın kuzeyini yönetenlerin bu değişen hava koşullarına hazırlıklı olması gerekiyor.
Kentlerimizin alt yapıları böylesi aşırı yağışları karşılayacak güçte değil…
Yılların getirdiği yanlışlar, doğru olmuş.
Dere yataklarına evler yapılmış…
Suya akacak yatak bırakılmamış…
Hal böyle olunca da su baskınları kaçınılmaz olmuş.
Ne yazık ki 'hava' eski hava değil…
Bundan sonra yağmur çok yağacak…
Kısa sürede, çok yağmur…
Bu çok daha fazla su demek…
Dolu da yağacak…
Kuraklık da şiddetini artıracak, belli ki…
Yağışlar kısa süreli ve şiddetli olacak.
Mesela önceki gün Girne’de yaşanan şiddetli yağmurla ilgili veriler var elimizde…
2 saatte metrekareye 62 kilogram yağmur düşmüş!
Bu rakam Ocak ayı ortalamasının yaklaşık yüzde 66’sına denk geliyor.
Yani aşırı bir yağış…
Küçümsenemeyecek kadar…
Önemli olan, ülke olarak böylesi durumlara ne kadar hazırlıklı olduğumuzdur.
Devasa bayraklar asan, heykeller diken “Sivil Savunma” denen kurum, olağanüstü durumlara ne kadar hazırdır?
Belediyeler, büyük felaket koşullarında müdahale edebilecek durumda mıdır?
Devletin ilgili birimleri böylesi durumlara belirli bir kaynak ayırmış mıdır?
Ne yazık ki “yeterliyiz, hazırız” diyemiyorum.
Değişen hava koşullarına karşı devletin her kademesinde revizyon gereklidir, hiç kuşkusuz…
Ve bu 'revizyon' için de çok fazla zamanımız yoktur.