Siyah, Beyaz, Gri

Derya Beyatlı

‘Eğitim takdire şaayan bir şeydir ancak arada sırada bilmeye değecek hiçbir şeyin öğretilemeyeceği gerçeğini hatırlamak da gerekir.’

Oscar Wilde


Einstein ‘matematik ile ilgili sorunlarınız konusunda endişelenmeyin, sizi temin ederim ki benimkiler daha büyük’ diyor. Ortaokulda fizik beni zorladığında üzülme derdi babam Einstein fizikten anlamadığı için okuldan atıldı sonra fizik dalında nobel ödülü aldı. Çocuk aklım hiç anlamadı bu çelişkiyi.

Büyüyünce Harvard’dan atılan Bill Gates’i öğrendim ve yine anlamadım. Benim için matematiksel denklem tekti, iyi bir eğitim ile başarı doğru orantılıdır. Okuldan atılan biri başarılı olamaz, oluyorsa da bir yerde bir problem vardır.

Matematik eğitimi almış bir beyin, denklemlerin dışında düşünmede zorlanır elbet. Yaratıcılığa çok yer yoktur rakamlar dünyasında. 0’lar ve birler vardır matematikte, iki iki daha beş etmez asla. Satranç tahtası siyah ve beyaz karelerden oluşur, gri tonları pek rağbet görmez strateji oyunlarında.

Steve Jobs’un meşhur Stanford konuşmasını dinlediğim zaman anladım hayatta en önemli şeyin ne olduğunu, açıkca gördüm başarının sırrını. Steve Jobs da lise mezunu, üniversiteyi sevmemiş, bir diplomaya en yakın olduğum an şu an diyor, mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada. Hemen ardından da ekliyor ‘yüreğinizi dinleyin, ne seviyorsanız onu yapın’ ve en sevdiğim kısım:

‘Asla daha azı ile yetinmeyin, aramaya devam edin, bulduğunuz zaman yürekle ilgili herşeyde olduğu gibi, doğru olanın bu olduğunu bileceksiniz.’

Ne kadar bilgece bir bakış, ne doğru bir dünya görüşü. İşte diplomanın ne yazık ki veremediği bu bize. O an eğitim-başarı grafiğimi sevgi-başarı ile değiştiriyorum ve ‘tek ihtiyacınız olan şey sevgi’ diyen John Lennon’u anıyorum saygıyla.   

Bir diploma sahibi olmayabilir Steve Jobs ama dünyalara sahip. Hayır o bunu para ve güç olarak tanımlamıyor, işim ve ailem diyor sanki dünyanın en zengin adamlarından biri değilmiş gibi. Yaptığı iş burada önemini kaybediyor, önemli olan sevmek, severek yapmak, severek yapacağın bir meslek eğitimi almak ve/veya kendini yetiştirmek. Yavaş yavaş çözüyorum galiba denklemi.

Tek başına eğitim yetiyor mu peki?  İyi bir başlangıç ama yeterli değil, önemli olan bu eğitim ile ne yaptığınız. Bir futbol oyununa benzetmişti hayatı, üniversite yıllarımdaki mentorum. Eğitim demişti, sana verilen güzel bir pasdır gol atmayı kolaylaştırır ama onunla ne yapacağın sana kalmıştır (tabii bir de kaleciye)!

Peki ya mutluluk; Başarı ile mutluluk ne kadar doğru orantılı? Belki bir denklem bulurum diye karıştırıyorum beynimin sayfalarını. ‘Bunun denklemi orada değil şapşal’ diyor hemen yüreğim, ‘Mutluluğun sırrı bende. Mutluluğu beyninde arayanlar ona hep teyet geçenler bilmiyor musun sanki?’ Yüreğim beni hiç yanıltmadı bugüne kadar sağolsun, biraz ketumdur, pek konuşmayı sevmez ama konuştu mu bir kez, gösterdiği yön hep en doğrusudur. En sıkıldığım zamanlar oturup onun konuşmasını beklemek, bazen yıllarca ağzını açmaz kerata !

Okulda bize yüreğimizin sesini dinlemeyi niye öğretmiyorlar sanki, matematik yerine değil, ama matematik yanında böyle bir ders olsa, birileri bize aslında her istediğimizi elde edecek gücümüz olduğunu anlatsaydı, başkalarına göre yanlış olsa da, tuttuğumuz yolun, en doğru olabileceğini soksalar genç beyinlerimize, daha güzel olmaz mıydı bu dünya sizce de?

Fizik profesörü olmak isteyenler olsa, doktor olmak istemeyenler ‘ama saygın meslek hem çok da para var’ diye zorla tıp fakültelerine gönderilmese, sanat böylesine aşağılanmasa daha mutlu olmaz mıydık acaba ?

Küçük Prensi, Martıyı keşfetmek için 18-20 yıl geçirmesek, yunus Dominique’ın dalgalarla mücadelesinin galibinin kim olduğunu öğrensek ortaokulda, Malazgrit savaşının tarihi yerine, daha barışcı bir toplum olmaz mıydık bugün?

‘Sence büyüyünce benim ne olmam lazım?’ diye soruyor bana dünyalar tatlısı minik yeğenim. ‘Hiçbir şey’ diyorum, ‘hiçbir şey olman lazım değil, ne olmak istersen onu ol, yeterki sen mutlu ol.’

‘Dansöz olmak istiyorum’ diyor, ol diyorum ‘ama benden güzel dans edersen bozuşuruz bak’. Ben sen olacağım diyor sonra ‘her istediğimi elde edeceğim’.

Gülümsetiyor beni bu cümle, gururlanıyorum bir yandan, bir yandan aklım karışıyor. Oradan öyle görünüyor demek ki, oysa bir metre yukarıdan çok daha farklı manzara. Düşünüyorum sonra, doğru aslında, her istediğimi elde ettim hayatta, ne dilediysem oldu, ama dilekler de bitmiyor ki. Tatmin olmayı da öğretseler mi acaba bu okullar?

Bu makale Zoom Dergisi Nisan 2012 sayısında yayınlanmıştır.