“Kültürün desteklenmesi hükümetin stratejik seçimidir” dedi, Anastasiadis!
Dünya Tiyatro Günü'ndeki "Ödül Töreni"nde konuştu, her sene olduğu gibi devlet “Tiyatro Onur Ödülleri”ni verdi.
Rastgele değil özel tiyatrolarının dahi hepimizi özendirecek altyapıya sahip olması!
Savaşın kaybedeni bunlar, düşünsenize!
Geride bıraktıkları onca salonu burada ‘depo’ yapmışız zamanla!
74’ten evvel sadece Maraş’ta yer alan ve sıçanlara yem ettiğimiz tiyatro ile sinema salonu sayısı 24.
40 senede tüm kuzeye bakınız şimdi!
* * *
Bizde hiçbir yönetici tek kelam etmedi!
19 senedir "yanık" duran tiyatro binasının hatırına “özür dileseler” dahi olurdu!
Kültür Dairesi'nden üç, Devlet Tiyatroları'ndan iki 'müdür' sanırım 'müşavir' olarak ödeniyor, oturduğu yerde!
Elbette kendi tercihleri değil...
Ama sonuçta gerçek bu işte...
* * *
Devlet Tiyatroları'nın şu anda müdürü var mı, merak ettim, internetten baktım...
Varmış...
Fizik öğretmenliği yapmış.
Ama bir ayrıntı önemli...
Taekwondo’da "Siyah Kuşak" sahibi (!)
* * *
Müşavir rezilliği bir dönem dondurulmuş, yeni hiçbir isim atanmamıştı!
Ama "yasa"ya da dokunulmadı.
Ne oldu, mevcutlar yetmezmiş gibi yeni "siyasi" makamlar yaratıldı.
Misal, “Harita Dairesi”...
Dün arıyor birisi, "Müdür düşünülen kişi bu sene 60 yaşını dolduracak" diyor.
Doğru söylüyorsa, alınız size bir "kıyak emeklilik" gündemi daha!..
* * *
Masaya dair "şımarıklığa" başladık artık, "beğenmedim, tatmin olmadım, görüşmem."
Görüşme !
Görüşme de bu "çadır" devlet iyiden kafana çöktüğü zaman eserinle övün!
İhtirasın, hırsın, kibrin, akıl tutulmasının sınır tanımadığı yarı(m) yurdumda, birbiri üzerine eklenmiş rezilliklerle çürü iyice; günlük çıkarlarla avun, çamura bat gösterişli arabanla, lağımında kok ihtişamlı apartman dairende, domates yemeye dahi kork kahvaltıda, uzaktan izle dünyayı, avun!
Nasılsa ortaya çıkar "kara kuşak" birkaç karateci, kurtarır bahtı kara maderini!
(Yeni kuşak bilmez ya, bu “mader” ana demektir! Ya da bize uyarlarsak, ömrü “ana”sına avuç açmakla geçen “evlat”...
Laf da Namık Kemal'in... "Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini / Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini"... “Bulunur kurtaracak" demiştir, Atatürk de... Olmadı, dağ başını duman alır!)