Derya ULUBATLI
Erken genel seçimlerin tamamlanmasının ardından bazı siyaset bilimci ve uzmanlar sonuçları değerlendirdi, UBP-DP koalisyonu öngördü, ideolojik olarak uyan iki parti arasında daha çok ‘bakanlık’ kavgası yaşanabileceği tahmininde bulundu.
23 Ocak’ta yapılan genel seçimlerin ardından farklı siyaset uzmanları YENİDÜZEN’e genel bir değerlendirmede bulundu, katılım oranından alınan oy yüzdeliklerine, değişen dengelerden olası koalisyon ihtimallerine birçok konuya değindi.
Bazı siyaset bilimciler katılımın düşük olduğunu belirtirken, bunun Kıbrıs’ın kuzeyine özgü bir durum olmadığına, tüm dünyada siyasete karşı bir ‘güven kaybı’ yaşandığına dikkat çekti. Uzmanlardan bazıları ise mevcut pandemi koşulları, boykot çağrıları ve hava şartlarına göre katılımın beklenenden fazla olduğunu dile getirdi, yüzde 58’in düşük bir rakam olmadığını savundu.
“UBP-DP veya UBP-DP-YDP koalisyonu olabilir… HP ile prensipte sıkıntı yaşanabilir”
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, çıkan sonuçlar incelendiğinde en yüksek ihtimalin UBP ile DP arasında kurulacak bir koalisyon olduğunu ancak bu şekilde 27’ye ulaşacak olan milletvekili sayısının birtakım problemleri barındırabileceğini söyledi. Sözen “YDP ya da HP’nin de üçüncü ortak olarak hükümete girme ihtimali var” yorumunu yaptı. Öte yandan Araştırmacı-Yazar Mete Hatay iki ya da üçlü bir koalisyon beklediğini belirtti.
Bu şartlarda, Türkiye’nin istediği ‘makbul yavru vatan koalisyon hükümeti’, yani UBP-DP işbirliğiyle kurulacak bir hükümet öngördüğünü dile getiren Siyaset Bilimci-Akademisyen Bilge Azgın ise, gerekli olması durumunda bu gruba YDP’nin de dahil olabileceğini ancak HP’nin bu ‘makbul koalisyon’ anlayışı içinde yer almadığını düşündüğünü aktardı.
Koalisyonların genellikle ideolojik olarak yakın partilerce kurulduğunu belirten Siyaset Bilimci Şevki Kıralp ise “UBP’nin de iki partili ve 27 sayısına dayalı bir formüle odaklanacağını varsayabiliriz” yorumunu yaptı.
Öte yandan Siyaset Bilimci İpek Borman, UBP, DP ve YDP’nin ideolojik olarak birbirine yakın olduğunu onaylarken, bu gibi koalisyonların bozulmasındaki esas sıkıntının ideolojik ayrılıklar değil, ‘kişisel hırslar’ olduğuna dikkat çekti.
Siyaset bilimciler ne dedi?
DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen:
“Vatandaş giderek en örgütlü partilere doğru kayıyor”
“CTP ve UBP Kıbrıs’ın en eski ve en örgütlü partileridir. Vatandaş giderek en örgütlü partilere doğru kayıyor”
Ülkedeki siyasi yelpazenin giderek iki partili sisteme doğru daha fazla kaydığını anlatan DAÜ Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, CTP ve UBP’yi işaret ederek, “İkisi de Kıbrıs’ın en eski ve en örgütlü partileridir. Vatandaş giderek en örgütlü partilere doğru kayıyor” dedi.
Küçük partilerin giderek albenisini yitirdiğin anlatan Sözen, küçük partilerin köklü partilere nazaran daha yeni olmanın sıkıntılarını yaşadığını anlattı.
“Katılım oranı birçok ülkede düşüyor, bu durum incelenmeli…”
Katılım oranını da değerlendiren Sözen, ülkede düşüş yönünde olan eğilimin aslında tüm dünya ile paralel ilerlediğini örneklerle anlattı. “Amerika’da senato seçimlerine olan katılım %30’lardadır, bizde de böyle bir düşüş eğilimi var.” diyen Sözen, katılımdaki düşüşün sebebinin incelenmesi gerektiğini anlattı. 2022’deki bu seçimlerin pandemi döneminde de yapıldığını anımsatan Sözen, “Bir önceki seçime göre daha düşük olması hem pandemi hem de geçmişe göre daha güçlü yapılan boykot çağrıları etkisiyle olmuş olabilir. Hangisi boykot, hangisi pandemiden dolayıdır bunu incelemek gerek.” şeklinde konuştu.
“UBP-DP veya UBP-DP-YDP hükümeti kurulabilir…”
Olası koalisyon ihtimalleriyle ilgili de yorum yapan Sözen, çıkan sonuçlar incelendiğinde en yüksek ihtimalin UBP ile DP arasında kurulacak bir koalisyon olduğunu ancak bu şekilde 27’ye ulaşacak olan milletvekili sayısının birtakım problemleri barındırabileceğini söyledi. Sözen şunları aktardı: “Hükümeti kurma görevi ilk olarak en yüksek oy oranına sahip Ulusal Birlik Partisi’ne verilecektir. CTP net bir şekilde hükümet kurmayacağını söyledi ve bu denklemden çıkmış oldu. Bu şartlarda UBP öncelikle DP’ye gidecektir. DP ilk ve en mantıklı ortak gibi görünüyor ancak 27 milletvekili biraz sıkıntılı bir rakamdır çünkü büyük ihtimalle UBP meclis başkanını da kendi partisinden seçecektir. Bu da rakamın 26’ya düşmesine yol açar. Bunun dışında hastalık ya da yurtdışına gidiş durumlarında mevcut rakamlar mecliste sıkıntı yaratabilir. Bu yüzden YDP ya da HP’nin de üçüncü ortak olarak hükümete girme ihtimali olduğunu düşünüyorum ancak bunlar hep genel tahminler, neler olacağını ilerleyen günlerde göreceğiz”.
“UBP ile DP’nin ideolojik yapısı benziyor… Yönetimde sıkıntı çıkacağını sanmıyorum”
UBP ile DP’nin koalisyon hükümeti kurması halinde herhangi bir ideolojik çatışma yaşanmayacağına inandığını da söyleyen Sözen, bu iki parti arasında çok büyük bir ‘görüş’ farkı olmadığını, bu yüzden kurulacak hükümetin sürekliliği olacağını düşündüğünü dile getirdi. Sözen şunları söyledi: “UBP ile DP arasında pek bir fark göremiyorum. DP, 1992’de UBP içinden çıkmış bir grup tarafından kurulmuştur bu yüzden ideolojik olarak da farklı bir renk taşımıyorlar. Belki başta yapılan bakanlık pazarlığı sırasında bazı sıkıntılar yaşanabilir ancak genel anlamda yönetimin sürekliliği konusunda sıkıntı çıkacağını düşünmüyorum. Aynı durum YDP’nin hükümete girmesi halinde de geçerli ancak HP’nin gelmesi durumunda prensiplerde bir miktar sıkıntı yaşanabilir”.
Araştırmacı ve Yazar Mete Hatay:
“İkili ya da üçlü bir koalisyon bekliyorum”
“İkili ya da üçlü bir koalisyon hükümeti kurulmasını bekliyorum… Yakın zamanda tekrar bir seçim öngörmüyorum… Halk artık seçimlerden yorulmuş durumda…”
Seçimlerin sonuçlarına göre ikili ya da üçlü bir koalisyon hükümeti kurulmasını beklediğini söyleyen Araştırmacı-Yazar Mete Hatay, “kimin Bakan olacağına yönelik yapılacak kavgaların dışında bu koalisyondan çok büyük sıkıntıların çıkacağını sanmıyorum” yorumunu yaptı.
Yakın tarihte yeniden bir erken seçim beklemediğini de vurgulayan Hatay, artık halkın seçim karmaşasından yorulduğunu ve kurulacak hükümetle komitelerin bir an önce acil durumları çözmeye odaklanması gerektiğini savundu.
Hatay şöyle devam etti: “Herkesi ilgilendiren birçok acil durum var. Bunların başında ekonomi geliyor. Halkın verilen sözlerin tutulmayacağı yönünde endişeleri var. Önümüzde her anlamda zor bir dönem olduğu belli, hükümeti de zor çalışmalar bekliyor o yüzden bir an önce sorunların çözümü için adımlar atılmaya başlanmalı”. Maddi konular dışında çevre ve ekolojiyle ilgili sıkıntıların da devam ettiğine dikkat çeken Hatay, bu konularla ilgili UBP’nin net bir adımı olmadığını ancak mecliste bulunan CTP vekillerinin bunları düzenleyecek adımlar atması gerektiğini savundu.
“CTP’deki oy artışı HP’nin itibar kaybetmesiyle bağlantılı…”
Öte yandan seçime katılımı da değerlendiren Hatay, TDP’nin baraj altı kalmasında boykotun da etkisi olabileceğini söylerken, CTP’nin oylarındaki artışı ise HP’deki itibar kaybına bağladı. Hatay, geçtiğimiz seçimlerde CTP’den HP’ye kayan oylarının çoğunun bu dönemde ‘geri döndüğünü’ dile getirdi. UBP oylarında ise bir artış olmadığını savunan Hatay şöyle devam etti:
“UBP oylarını artırmadı, sadece katılım düşük olduğu için yüksek görünüyor. Ayrıca uçaklarla insanlar geldi ve yeni vatandaşlar yapıldı ama bu insanların oyları da sandıkta çok görünür olmadı. Demek ki bu vatandaşlıklar illa ki oy kullanmak için yapılmıyor. Bence sandığa gitmeyen kişilerle ilgili de bir anket yapılmalı ve insanların neden oy kullanmamayı tercih ettiği araştırılmalı… Ben açıkça gitmeyeceğini belirten boykotçular dışında da sandığa gitmeyenler olduğunu düşünüyorum. Yüzde 40’ların hepsi boykotçu diyemeyiz. Sandığa olan ilginin düştüğü kesin”.
Siyaset Bilimci ve Akademisyen Doç. Dr. Bilge Azgın:
“Türkiye’nin beklediği ‘makbul yavru vatan koalisyonu’ kurulacak”
“Bu şartlarda, Türkiye’nin de istediği makbul yavru vatan koalisyon hükümeti vardır. Bu da UBP ve DP işbirliğiyle kurulacak bir hükümettir.”
Mevcut pandemi koşulları, boykot çağrıları ve hava şartlarına göre katılımın beklenenden fazla olduğunu belirten Siyaset Bilimci Bilge Azgın, yüzde 58’in düşük bir rakam olmadığını savundu. Olası koalisyon ihtimaliyle ilgili de konuşan Azgın şunları söyledi: “Bu şartlarda, Türkiye’nin de istediği ‘makbul yavru vatan koalisyon hükümeti’ vardır. Bu da UBP ve DP işbirliğiyle kurulacak bir hükümettir. Gerekli olması durumunda bu gruba YDP de dahil olabilir ancak HP’nin girmesi beni şaşırtır. HP’nin bu ‘makbul koalisyon’ anlayışı içinde yer almadığını düşünüyorum”. Olası UBP-DP hükümetinin başta yapılacak Bakanlık dağıtımında bir güç kavgası yaşayabileceğine dikkat çeken Azgın, 3-4 sene sonra yeniden bir seçim beklediğini de vurguladı.
“CTP muhalefette gücünü artırmış bir parti olarak projelerini topluma mal etmelidir”
Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin sandıktan güçlenerek çıktığını da ifade eden Azgın, CTP’nin daha önce de muhalefette önemli rol oynadığını, bu sonuçlarla daha da güçlendiğini belirtti. Azgın sözlerini şöyle sürdürdü: “Artık CTP’den beklenen, seçim döneminde söz ettiği bazı politikaları hayata geçirmek için harekete geçmesi. Tam gün eğitim, sosyal devlet gibi bazı projelerini kamuya mal etmelidir. Zaten geçmişte de muhalefet yapıyordu ancak şimdi daha güçlü bir muhalefet olarak durmalıdır. Toplumcu Demokrasi Partisi ve Bağımsızlık Yolu gibi sol yelpazedeki diğer partiler de sosyal devlet anlayışı ve özel sektördeki haksızlıkları vurguluyordu. CTP de şu an muhalefette gücünü artırmış bir parti olarak bu konulardaki projelerini topluma mal etmelidir”.
“CTP’nin oy oranını artırması yerel seçimlerde işine yarayabilir”
Meclisteki temsiliyetin ötesinde CTP’nin oy konusunda yüzde 30 bandına çıkarak yeniden kan kazandığına da dikkat çeken Azgın, partinin bu durumu yaklaşan yerel seçimler konusunda da lehine çevirebileceğini ve önceden yönettiği Girne, Mağusa gibi belediyeleri geri kazanmak adına atak yapabileceğini dile getirdi. Azgın, bu bölgelerdeki kritik belediyelerin iyi yönetilmesinin, partiye bir sonraki dönemde daha çok oy kazandırabileceğinin de altını çizdi.
Siyaset Bilimci ve Akademisyen Doç. Dr. Şevki Kıralp:
“Katılım oranındaki düşüş derinlemesine araştırılmalı”
“Siyaset Bilimi literatüründe koalisyon hükümetlerinin genellikle birbirine en yakın ideoloji ve programa sahip partiler arasında kurulduğunu görürüz. Bu bağlamda UBP’nin iki partili ve 27 sayısına dayalı bir formüle odaklanacağını varsayabiliriz.”
Seçimlere katılımın dünyanın pek çok ülkesinde azaldığını ve bunun farklı ülkelerde farklı sebepleri olduğunu belirten Kıralp, siyaset biliminin bu düşüşü genellikle ‘seçmenin siyasete dair ilgi, güven ve beklentisinin azalmasına’ bağladığını dile getirdi. Kıbrıs’ın kuzeyindeki genel seçimlere katılımda özellikle son 10 yıldır devam eden ciddi bir düşüş olduğunu ve bunun 23 Ocak’ta da kendini gösterdiğini ifade eden Kıralp şöyle devam etti:
“Siyasete dair ilginin azalmasının yanında, pandemi koşullarının ve soldaki çeşitli çevrelerin boykot tercihinin de bu seçimlere katılım oranını etkilemiş olabileceği düşünülebilir. 23 Ocak’taki katılımı hangi faktörün ne oranda etkilediğini sağlıklı biçimde saptayabilmek içinse, elbette derinlemesine araştırmalar yapmak gerekmektedir”.
“Koalisyon sonrası küçük ortakların oy oranında ciddi düşüş yaşandı”
2018 genel seçimlerinde UBP ile CTP’nin aldıkları oyların toplamının yüzde 56 olduğunu, 2022 seçimlerinde ise bu oranın yüzde 72’ye dayandığını aktaran Kıralp, bu dönemde iki büyük partiye verilen desteğin arttığını ifade etti. Koalisyon hükümetlerinin küçük ortaklarının ise daha fazla oy kaybettiğine dikkat çeken Kıralp bu durumu şöyle açıkladı: “Dünyanın farklı ülkelerinde yapılan çalışmalar göstermektedir ki, koalisyon hükümetleri sonrasında küçük ortaklar büyük ortaklara kıyasla çok daha fazla oy kaybetmektedir. 2018 yılından bu yana kurulan koalisyon hükümetlerine ve bu hükümetlerin kısa ömürlerine baktığımız zaman, seçmenin iki büyük partiye ağırlık vermesi bu açıdan çok da şaşırtıcı sayılmaz”.
“Koalisyon hükümetleri genellikle yakın ideoloji ve programa sahip partilerle kuruluyor”
Öte yandan bu seçimlere yönelik koalisyon ihtimalleri üzerine de konuşan Kıralp şunları anlattı: “Siyaset Bilimi literatüründe koalisyon hükümetlerinin genellikle birbirine en yakın ideoloji ve programa sahip, emin bir meclis çoğunluğunu sağlayabilecek en az sayıda parti arasında kurulduğunu görürüz. Bu bağlamda UBP’nin iki partili ve 27 sayısına dayalı bir formüle odaklanacağını varsayabiliriz. Daha farklı bir tablo da elbette imkansız değil. Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki, UBP Bakanlar Kurulu’nda hükümet ortağı ile mesai yapacağı gibi, yasama faaliyetlerinde, örneğin komitelerde de CTP ile ciddi bir mesai yapacaktır. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte CTP sadece ana muhalefet partisi değil, aynı zamanda yasama faaliyetlerinin oldukça kritik ve belirleyici bir aktörü de olacaktır”.
Siyaset Bilimci ve Akademisyen Dr. İpek Borman:
“Seçmen siyasete olan güvenini kaybetti”
“İki ya da üçlü koalisyon bekliyorum ancak ideolojiler uysa da kişisel hırslar sorun yaratabilir.”
Toplamda yüzde 42’lik bir kesimin sandığa gitmediğini belirten Siyaset Bilimci ve Akademisyen İpek Borman, bunun rakamsal anlamda önemli bir sayı olduğunu ve nedenlerine bakılması gerektiğini aktardı.
Seçmen sayısının güncel olmadığı bilgisine de ulaştıklarını ve bunun da katılımı düşük görünmesinde rol oynamış olabileceğini ifade eden Borman, yine de seçmen sayısının her seçimde daha da düşmesinin ciddi bir sıkıntı olduğuna vurgu yaptı. Borman şunları aktardı: “Seçmen listeleri güncel değil. Aralarında ölenler ya da yurtdışında yaşayalar da var. Bu yüzden aslında bu yüzde 42’lik oranın yorum ve analizini ne kadar doğru yapabiliriz bilemiyorum ancak her şekilde net olan bir şey var ki, sandığa gitme oranı her seçimde daha da düşüyor. Bu da bize iktidara karşı kesinlikle bir güvensizlik olduğunu gösteriyor. Mevcut sisteme ve genel siyasete karşı da bir güvensizlik var. Eğer insanlar gerçekten oylarının etkili olabileceğine, bir şeyleri değiştirebileceğine inansaydı, pandemiye rağmen sandığa giderdi ancak gitmedi… Biz toplum olarak siyasetle içli dışlıyız. Eskiden yüzde 80’lere kadar varan katılım oranı şu an bu durumda ise sandığa gitmemeyi sadece pandemiye bağlamak doğru olmayacaktır”.
“Küçük partilerin oy oranı çok düştü… Bu durum demokrasi için önemli bir yara”
Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘küçük partiler’in de her zaman önemli olduğunu ve mutlaka 1-2 milletvekili çıkardığını belirten Borman, şu an neredeyse iki büyük parti dışında bütün partilerin oylarını çok düşürdüğünü ve bunun bu partilerdeki ‘varoluşsal’ krizlere bağlanabileceğini ifade etti. Halkın farklılıklara olan güveninin azaldığına dikkat çeken Borman, “bunun demokrasi açısından çok büyük bir yara olduğunu düşünüyorum, demokrasi demek çeşitlilik demektir” yorumunu yaptı.
“2 ya da 3’lü koalisyon bekliyorum ancak ideolojiler uysa da kişisel hırslar sorun yaratabilir”
Koalisyon ihtimalleri üzerine de konuşan Borman, şu anki hükümetten farklı bir yönetim beklemediğini, hükümeti kurma görevini alacak UBP’nin DP ya da DP ve YDP ile işbirliğine gideceğini tahmin ettiğini söyledi. Borman şöyle devam etti: “CTP zaten ana muhalefet görevini üstlenmek istediğini beyan etti. Muhtemelen hükümeti kurma görevi UBP’ye verilecek o da ya DP ya da hem DP hem de YDP ile işbirliği yapma yoluna gidecek. Bu hükümetin ideolojik anlamda sürekliliğinin olması muhtemel bu durum kendi iç hesaplaşmalarına da bağlı olacaktır. Kıbrıs’taki sağ partilerde bu güç çekişmelerini ve kişisel hırsları çok görüyoruz. Bu yüzden ideolojiler uysa bile bu hırslar bazı şeylerin bozulmasına neden olabilir”.
“Kadın temsiliyetinin artması siyasetimiz için çok önemli…”
Son olarak siyasi partilerden çıkan kadın vekil sayısına da değinen Borman şunları aktardı: “Aday listelerinde cinsiyet kotası getirilmesinin bir sonucu olarak kadın temsiliyetinin arttığını gözlemledik. Listelerde daha çok yer bulan kadınlar haliyle meclise girme fırsatı da buldu. Bu da siyasetimiz için çok önemli bir gelişmedir”.