Sayın Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Erdoğan'ın uzunca bir süredir zikrettiği,
Toplumun huzuru,
Milli İrade,
Milli Dayanışma,
ve Adalet kavramları,
Hukuki değil, felsefi kavramlardır...
Dolayısıyla bunların içini, her kişi ve her toplum, her devirde dilediği gibi doldurabilir.
Bu kavramların, içleri dolup tanımlanmadan ve toplumsallaşmadan muhafaza edilmesinin aslında pek de faydası yoktur..!
TOPLUM MÜHENDİSLİĞİ...
Bugün dünyada sadece bir kesimin düşünceleriyle düzenini sınırlayan bir devlet olmak ne kadar doğrudur?
Diğer gruplara kendini kapatmak,
Hatta düşünceyi benzetmek,
İçine çekmek...
Başkalarının da sizin düşündüğünüzü hissetmesini, düşündüğünüzü düşünmesini sağlamaya çabalamak...
Bunu sanatla değil; kolluk güçleriyle, yasalarla, toplum mühendisliği inceliğiyle yapmaya çalışmak!
TAKSİM GEZİ MİLÂDI...
Gezi olayları bilançosu ağır kritik bir eşikti:
6 ölü, 90'ı ağır olmak üzere 6000 yaralı.
3.500 gözaltı..!
Gezi olaylarından sonra bugün,
Türkiye'de Yargı; Bakanların ve hatta Sayın İçişleri Bakanı'nın çocuğunu gözaltına alıyor !..
Bu çok önemli ve manidar...
Gerçi, son gelişmelerde Sayın Bülent Arınç'ın, Sayın İdris Bal'ın ve Sayın Osman Can'ın aldığı tavır açık bir biçimde ortadaydı...
Ortada olmasına ortadaydı ama yine de;
"Türkiye'de bunu yapabilecek bir hukuk devleti mi var ?" diye düşünmeden de edemiyorum...
Çünkü tüm bu yaşanan gelişmeler ucuz bir siyasallaşmanın sonucu falan değil..!
Öyle anlaşılıyor ki;
Nereden gelirse gelsin,
Özgül ağırlığı (yoğunluğu) çok yüksek bir arayış bu...
Çok önemli bir silkinme ...
SORUNU ÇÖZMEYE YAKLAŞIMIN ÖNEMİ...
Küçümsemeye, hasıraltı etmeye ve yok saymaya başlayınca, işlerin ve gelişmelerin ne hale gelebileceğinin somut bir göstergesi bu yaşanan gelişmeler...
Bence buradaki en önemli sorun:
“Soruna yaklaşım” meselesidir.
Bir paradigma sorunudur...
Evrensel ölçeklerde pek de geçerliliği olmayan birçok "sahte" ölçütlerle ölçülen herşey çöker...
Öyle anlaşılıyor ki;
Siyaset de çöker...!