Işık Hızını Geçen Nötrinolar ve bizim “Ahmet Tik Tak”
“YÜZÜNÜZÜ güneşe çevirin ve gözünüzde canlandırın; şu an vücudunuzun her santimetrekaresine tam olarak 65 milyar tane nötrino isabet ediyor ve sizi delip sırtınızdan dışarı çıkıyor. Hayal değil bu gerçek. Güneşten yola çıkan nötrinoların bombardımanı altındayız. Güneşin dünyamıza isabet ettiği her santimetrekareye de her saniye 65 milyar nötrino geliyor. Nötrino, bir atomaltı parçacık. Herhangi bir elektrik yükü taşımıyor. O sayede elektromanyetik güçten etkilenmiyor. Kütlesi sıfır değil ama çok çok küçük.
İşte bu özellik sayesinde nötrinolar Cenevre yakınlarındaki CERN’den ateşlendiler, Alp Dağları’nın altından geçtiler ve İtalya’da Sasso Dağı yakınlarındaki bir dedektörde avlandılar. Peki ama her şeyi delip geçen bir ‘şey’ nasıl yakalanır? Işık hızına yakın hızda hareket eden ‘şey’ler, özel sıvıların içinde hız ışık hızını geçebiliyor.Bir parçacık sıvının içinde ışıkhızının üstüne çıktığında özel bir ışıma yayıyor. İşte OPERA deneyinde dedektörlerin yakaladığı ve ‘Varış zamanı’ diye kayda geçirdiği şey bu ışıma. Araştırmadaki bütün farkın 18 metre, yani 60 nanosaniye (saniyenin milyarda biri) seviyesinde olması, buna karşılık araştırmanın hata payının 10 nanosaniye olması da tartışılan konuların başında geliyor.” İsmet Berkan, Hürriyet, 25 Eylül, 2011
Şu aralar bilim dünyası heyecanla tartışıyor. İddia o denli büyük ki eğer gerçekse, en azından 300 yıldır dünyadaki teknoloji namına en önemli ilerlemenin bilim dalı olan Fizik, baştan sona sorgulanır olacak. İddia, CERN’deki OPERA deneyinde Işık hızını aşan parçaların varlığının kanıtlandığı yönünde. Işık hızının aşılması demek, Einstein’ın genel ve özel görelilik teorisinin de yeniden gözden geçirilmesi demek olur.
Çünkü malum, E=mc2 formülüne göre c ışık hızıdır ve bu denklemle en basitinden biliriz ki kütlenin enerjiye dönüşümde sabit olan c yani ışık hızı sayesinde bu denklem çözülür. Eğer ışık hızı sabit değilse kütlenin ne kadar enerjiye denk olduğunu bilemeyeceğiz. İş ciddi.
CERN’de aranan ne peki? Aslında aranan maddenin yapı taşı kabul edilen atom ve atomu bir arada tutan parçacıklar. Evrenin sırlarına “Tanrı parçacığı” adı da verilen Higgs Bozonu’nu bularak ulaşmak diye de ifade edilebilir.
* * *
Gazetede öldüğünü okuduğumda etkilenmedim dersem yalan olur. Mağusa’nın önemli siması Ahmet Karakartal’ın ölümünden bahsediyorum. Üstelik de trajik ölümünden. Mağusa’nın suyunu içmiş, tozunu solumuş herkes Karakartal’ın Mağusa demek olduğunu bilir. Bu ülkenin sistemsizliğinin nice hayatları yok ettiğine üzülmemek, tepkisiz kalmak elde değil. Okan (Dağlı) hakkında çok güzel yazdı.
“Hisarın altındaki Canbulat stadının hemen üst başındaki Belediye evlerinde kalıyorlardı. MTG’nin maç ve antrenmanlarını kaçırmazdı. Karakartal ismini, soyisim olarak 1974’ün akabinde ilgili yasa geçtikten sonra yine çok sevdiği Beşiktaşından esinlenerek almıştı. Herkes “tik tak” lakabı ile tanırdı O’nu. Ahmet tik tak dedinmi bilmeyeni yoktu. Rivayete göre bir gün hoca takımı toplamış ve “gelin size tak tik vereceğim” demiş. Ahmet bunu duymuş, soranlara da hoca takıma “tik tak verecek” demiş. Ondan sonra da lakabı “tik tak” olmuş. “ Okan Dağlı, “Ahmet Karakartal”.