Siyaset güzel şey!

Serhat İncirli

Yazıya başlık bulamadım…
“Siyaset güzel şey” dedim…
Aslında benim için çok güzel; çünkü yazacak konu buluyorum…
Bugün de kafamdaki bazı “öngörü” veya “beklentileri” yorumlamak istedim…

-*-*-

Evet; gündemimiz “Erken seçim!”

-*-*-

“Efendim hiçbir şey değişmeyecek! Ben de sandığa gitmeyeceğim!” diyenler önceki genel seçime göre azaldı!

-*-*-

Son genel seçim örneğiyle sabittir ki “Sandığı boykot” bu coğrafyada hiçbir işe yaramamıştır!

-*-*-

Çünkü unutmayın, siz gitmezseniz, yerinize gidecek olanlar; sizin adınıza da karar verecekler!
Nitekim öyle olmuştur!

-*-*-

Erken seçim olursa ki mevcut çöküntünün daha fazla altında ezilmemek adına olmalıdır; mutlaka sandığa gidilmelidir…

-*-*-

Haziran’daki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde de elinde Kıbrıs Cumhuriyeti Kimliği olan her seçmenin sandığa gidip Niyazi Kızılyürek ve AKEL’e oy vermesi elzemdir…
Kızılyürek o parlamentoda olmalıdır.
Kimliğimiz, Kıbrıslılığımız adına çok önemlidir.

-*-*-

Kuzey’e geri dönelim…
UBP’nin önünde çok önemli iki “seçim” var…
Biri genel başkanlık, öteki cumhurbaşkanı adaylığı…

-*-*-

Kavgaya, kırgınlığa hiç gerek yok…
Ortada bir dağınıklık olduğunu söylemek sanırım yanlış değil…

-*-*-

Son derece şeffaf, son derece açık bir şekilde; tüm Dünya’daki demokratik partilerde de olduğu gibi, çeşitli işbirliği ve pazarlıklar da yapılarak, hem genel başkan hem de 2025’te yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki isim belirlenmelidir…

-*-*-

Nasıl mı?
“Sen beni genel başkanlıkta destekle, akabinde cumhurbaşkanı adayı olmama da yardımcı ol; ben de seni 2025’te genel başkan adayı olarak destekleyeceğime yemin ederim” gibi…

-*-*-

Bu konuda UBP’de daha önce çok ciddi hatalar yapıldığının şahidiyim…
Mesela X kişi, bu öneriyi Y kişiye götürmüş; Y kişi kabul etmemişti…
Oysa kabul etseydi, şu anda UBP’de dağınıklık olmayacaktı.
    
-*-*-

Erken seçim sonrası büyük olasılıkla CTP iktidarı ortaya çıkacaktır….
Bu da şu anda apaçık bir gerçektir…

-*-*-

Daha temiz bir Kuzey Kıbrıs siyaseti adına, CTP’nin de çok dikkatli davranması ve geçmişte yaşanmış bazı “Ubepemsi” tavırların olmaması adına tedbir alınması elzemdir.

-*-*-

CTP iktidarı süresince, UBP’nin DP’yi ve YDP’yi içine alacak yeniden yapılanma ve “arlanma” süreci yaşanabilir… 
Hatta yaşanmalıdır…

-*-*-

UBP’nin gelmesi gereken nokta da şudur:
Ülkeyi sürekli soyulacak bir yer; devleti de hep rezil edilecek bir saçmalık olarak kabul etmekten ya da kullanmaktan vazgeçmek!

-*-*-

Bayrak ve ezan edebiyatı arkasına saklanıp sadece kişisel menfaatleri buluşturan bir parti olmaktan çıkmak!

-*-*-

Avrupa merkez sağı çizgisinde, Kıbrıs’ta federal çözümü sonuna kadar sahiplenen bir siyasi ideolojiye sıkı sıkıya sarılmak!
Olası bir çözüm referandumunda “evet” demeye yakın olmak!

-*-*-

Doğulu, cahil, yönetilen, şükrancı, yalaka görüntülerden uzak; modern, Batılı, eğitimli liberaller olabilmek!


Yargı bu meselede hızlı hareket etmeli!

Mehmet Hasgüler konuşacak… 
Eminim…
Turgay Avcı konuşacak mı?
Bilmem!

-*-*-

Peki, Kemal Dürüst konuşur mu?
Kesinlikle konuşmalı…

-*-*-

Taşlar dökülmeli…
Kimin, kimlerin “arabada 5, evde 15” dakikada “diploma aldığı açıklanmalı…

-*-*-

Tek tek!
İsim isim!
O diplomaların geçerliliği iptal edilmeli!
O diploma nedeniyle elde edilen maddi kazanım veya rütbe varsa, “geri alınmalı”…
Falan ve de filan!

-*-*-

Ancaaaak, asıl önemli olan, Ankara’nın tavrıdır…
Ankara, gerçekten bu operasyon veya operasyonların başlatılması talimatının merkeziyse Hasgüler’in “diploma mezarlığı” diye tanımladığı “alandaki” tüm isimler dökülecek!

-*-*-

Kafa karıştıran bazı durumlar da yok değil!
Bir kere Turgay Avcı, bu ülkede Ankara’daki yönetimin en gözde isimlerinden biridir veya biriydi!

-*-*-

Hasgüler de profesyonel kapasitesi ile geçmiş dönemlerde Ak Parti’ye çeşitli seviyelerde akademik danışmanlık, aynı partinin siyaset okullarında hocalık falan yapmış biridir.

-*-*-

Yani, “Ak Parti bu işin içinde olmayabilir” de diyebiliriz!
Ama aynı Ak Parti içinden FETÖ fışkırmamış mıdır?

-*-*-

Bir de şu yorum yapılabilir!
Ankara olayın içinde!
Bu kesin!
Ama hangi yönde?
Devam mı tamam mı?
Eğer diplomacıların sayısı artarsa, belli ki Ankara “yürüyün” demiştir…
Yok, bu mesele kapandıysa, açıktır ki Ankara, “meseleyi kapatın” diye karar üretmiştir…

-*-*-

İzliyoruz!
Heyecanla!

-*-*-

Efendim, Avcı ve Hasgüler rüşvet aldı!
Bence ikisi de almadı!
Mesele, sizin veya benim ne düşündüğüm meselesi değil!
Bu doğrultuda ağır bir linç kampanyası olduğu açık!
Ancak, bu meseleyi mahkeme temizleyecektir!
Yargının, tüm sıkıntılara rağmen hızlı hareket etmesi de çok önemlidir diye düşünüyorum!
Gecikme, “adaletin tecellisi” açısından iyi bir şey değildir!


Sahte sürücüler, bence sahte diplomalılardan çok daha tehlikeli! Sevgili Sami Özuslu açıkladı, ülkede 30 binden fazla öğrenci ya kayıp ya da kaçak! Bunlar içerisinde de, normal vatandaşlar arasında da, vatandaş olmayıp bu ülkede “turist”ik yaşam sürenlerde de çok sayıda ehliyetsiz sürücü var… En az o sürücüler kadar da sigortasız, seyrüsefersiz araç… Deveye sormuşlar, “boynun neden eğri be canım?”… “Nerem doğru be gavollem demiş!”