Kuzey Amerikan İngilizcesi “ass – licker” der...
İngiliz İngilizcesi ise “arse – licker”...
-*-*-
“Asliker”, “aslikır” veya “arsliker” diye Türkçe telefuz edebilirsiniz!
Sonuçta bu “terim”, Türkçe’ye de girmiştir!
“Kıç yalayıcı”...
Veya “.öt yalayıcı”...
-*-*-
Peki ne demektir?
Siyasi bir terimdir, porno bilmiyle alakalandırmayalım lütfen...
AKP’nin sık sık yasakladığı, erişimini engellediği “ekşi sözlük” diyor ki, “.öt yalayıcı; yalakalığı, yağcılığı, şakşakçılığı kendi kişiliklerini bile aşağılayacak kadar aşırı sınırlara çıkarabilen kişiliksiz zavallılar...”
-*-*-
İnsanlık tarihinin “en alçak” insanları bunlardır...
-*-*-
Bir örnekle açıklar mısın Serhat?
Hemen açıklayalım:
“Bay Kemal KKTC’ye geldi. Havaalanında karşılama falan istemedi. Mağusalı acılı aileleri, çocuklarımızın mezarlarını ziyaret etti. Sorun yok. Ancak, 15 Mayıs’ta aynı kişi KKTC’ye gelir ve bugün Tayyip Erdoğan ile Fuat Oktay ve tüm ekiplerinin yalakası olanlar tarafından omuzlarda karşılanırsa, bu omuza alacak olanlara “.öt yalayıcı” denir!
Ve bu olacaktır!
Göreceksiniz!
-*-*-
Bugün Kemal Kılıçdaroğlu ile yan yana görünmemek için köşe bucak saklananların, Kılıçdaroğlu kazandıktan sonra yapacakları davranışa “.öt yalamak” denir!
Bilmem anlatabildim mi?
Bu arada Utku Karsu’nun muhteşem çizimine de teşekkürler!
Takdir ettik ve not aldık; eeeeeee!!!
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Olağanüstü Zirvesi, Azerbaycan Cumhuriyeti'nin girişimiyle, 16 Mart 2023 tarihinde Ankara'da “Afet-Acil Durum Yönetimi ve İnsani Yardım" temasıyla düzenlendi...
Macaristan ve KKTC’nin gözlemci olarak katıldığı toplamda “yedi ülkenin” bulunduğu zirvenin sonucunda “Ankara Bildirisi” adıyla alınan 16 maddelik kararlar açıklandı.
-*-*-
Beş imzalı (Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgız Cumhuriyeti ve Özbekistan) bu bildiride KKTC’den iki yerde bahsediliyor...
Birincisi, zirveye Ersin Tatar’ın da katıldığı...
-*-*-
Ve ikincisi de 8’inci maddede şu şekilde dile getiriliyor:
“... (Üye devletler) Gözlemci Devletlerin TDT faaliyetlerine aktif katılımını takdir ettiklerini ve KKTC'nin TDT Olağanüstü Zirvesi'ne katılımını not aldıklarını...”
Neymiş?
Gözlemci devletlerin aktif katılımını takdir ettik ve not aldık!
O kadar!
Başka da bir şey yok!
-*-*-
Eski hikayeler, eski katakulliler, eski martavallar aynen devam...
“Tanıyalım, tanıtalım hadi hopppalaaaa!”
Oysa hava basmak için hiç bir sebep yok!
Sağlam ve sert bir irade yok!
Alçakça, adice bir propaganda var sadece!
-*-*-
Tatar’ın dediği ya da talep ettiği gibi “tanıma” anlamına gelecek somut bir adım yok, olmayacak da!
Kaldı ki, bu devletler tanısa ne olur, tanımasa ne olur!
Kendilerine bile doğru dürüst faydası olmayan, gözlemci Macaristan hariç, tamamı maksimum seviyede demokrasi sıkıntılı!
Kısacası, TDT mi?
Zıııııt propaganda!
Bir Hasan Can Kaya sıçış hikayesi!
Hasan Can Kaya’yı izliyor musunuz?
Acun Ilıcalı’nın Exxen’inde!
Bayılıyorum...
Hasan Can soruyor; “... Bir sıçma hikayen var mı?”
Katılımcı ya da izleyici “var” diyor anlatıyor...
-*-*-
FLYKTHY olayı, KKTC Hükümeti’nin tam bir Hasan Can sıçışıdır...
Sakın yanlış anlamayın; şirketle ilgili bir durum yok...
Şirket, sadece ve sadece para kazanmak maksadıyla bir havayolu şirketinden uçak kiraladı ve ilk başta Türkiye ile KKTC arasında “uçak koltuğu bileti satacak”...
Kesinlikle takdir edilecek bir durum...
Müthiş bir başarı ve büyük bir risk...
Şirketin yetkililerini kutlarım...
-*-*-
Peki sıçış nerede?
Abi sıçış, tıpkı TDT meselesinde olduğu gibi, olayın “KKTC tanındı, tanınıyor, tanınacak” noktasına çekme çabasında...
Kimse, hiç bir devlet (TC dahil), KKTC diye bir devleti tanıyamaz!
Mümkün değil!
Hele kendi içinde benzer “ayrılıkçı” sıkıntılar olan devletler ki TC bunların en başında gelenidir, KKTC’yi asla tanımaz, gözlemci, gözlemeci, yağlamacı, yalamacı idare ederler! (Bakınız: TDT olayı)...
Evet resmen idare ediyorlar!
Tam sıçış hikayesi!
-*-*-
KKTC Bayndırlık ve Ulaştırma Bakanı da, FLYKHY’nin uçak kiralayıp, TC – KKTC arasında sefer yapacak olmasını, “milli havayollu şirketimiz kuruldu” diye satmaya çalıştı!
Sıçtı!
Beledi!
Fazla da umurunda değil, çünkü bu sıçış ve sıvayış, ne ilgili bakanın, ne de ötekilerin ilk sıçışı ve sıvayışı değildi!