Siyasette dönüşüm başladı, gazamız mübarek olsun!

Mert Özdağ

“Kıbrıs'ın kuzeyinde politika bitti - Bu memleketten hiçbir şey olmaz” cümlelerini ve bu cümlelerin akrabalarını birçok yerde işitebilirsiniz…

Bu fikri dillendiren siyasi parti üyeleri var üstelik!

Neden siyasettesin vesselam? Ya dağa çık, devrim yap (!)

Ya da git çiçek filan ek, hobilerinle ilgilen.

***

Özellikle Annan Planı dönemi ile ara verilen ve 2011 ile yeniden başlayan ‘Ankara paketleri’ siyasetine ‘su’ ve ‘elektriğin’ de eklenmesiyle yeni bir boyut kazanan bu görüş hemen hemen her meselenin çözümünü Kıbrıs sorununun çözümüne bağlayan bir topyekûn terk hali.

Kıbrıs sorununun çözümünü, bir başka deyişle adanın kuzeyi ile güneyinin bir federasyon çatısı altında birleşmesine alternatif olarak sunulan ve bilinçaltlarına sokulan nihai sonuç, Türkiye ile birleşme! Üstelik bunu “memleketine dair gailesi olanlar” söylüyor.

Yani Kıbrıs Rum tarafı uzun bir süredir direttiği gibi Kıbrıslı Türklerle yönetimi paylaşmayı reddederse Türkiye'nin bir ili/ilçesi mi olacağız?

Ve tüm bu süreç bizim kendi irademiz dışında mı gelişecek? Her şey otomatik mi olacak?

Bu topyekun terk eden ruh hali zaten başlı başına sorun.

***

Aynı fikri savunan ve "ya çözüm ya ölüm" gibi bir dünyada yaşayan fikir babaları dillendirdikleri görüşe tam ters olarak KKTC'nin eğitiminden sağlığına birçok ıvırı zıvırı ile ilgili de "görüş" beyan edebiliyor!

Tüm sorunlarımızın çözümünü çözüme bağlayan bu edilgen anlayışın sözcülerinin gözden kaçırdığı bir şey var, o da günlük sorunlarımızın devam ettiği.

Daha geçen kış Lefkoşa'da yağmur suyunda yüzdü arabalar!

Daha geçen yıl devlet okullarında yer yok diye çadırlar kuruldu.

Daha birkaç gün önce isyan etti hastalar, hastanede sorun çok diye.

Hepsinin sebebi, sebepleri var elbet.

Ancak hepsinin çözümü federal çözüm anlaşması ile mümkün olmayacak.

Kim bilir, belki de anlaşma sonrasında daha da artacak.

***

Böylesi bir bakış açısı ile Kıbrıs sorunu dışındaki konular önemsizleşiyor, silikleşiyor. Silikleştiği için de siyasette öneriler değil kişiler tartışılıyor.

Adanın kuzeyinde yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz.

Burada hasta oluyoruz, burada eğitim alıyoruz, buraların yollarında araç kullanıyoruz.

Yani 'buralı'yız.

'Bura'nın sorunlarını da bizler çözeceğiz, başkası değil.

Tam da bu noktada solun evrensel diline ve siyasetlerine ihtiyaç vardır.

"Kendi kendine yeten ekonomi" söylemi ve siyasetidir kastettiğim.

Ve daha fazlası…

Altının daha da doldurulması, kapsamlı bir proje ve adım haline gelmesi ve halka anlatılması elzem.

Kıbrıs sorununun çözümüne giderken 'buraların' da siyasetin de itelemesi ile dönüşüme ihtiyacı vardır.

Başarısız mıyız?

Ağır bir genelleme sorunumuz var kanımca, atılan her değerli ve anlamı adımı yok sayma sorunumuz var.

Bunca yıllık kısa dönemli koalisyon dönemlerindeki deneyimler gösterdi ki sorun seçim kazanmakla bitmiyor.

"Ya sistemi topyekun değiştireceksiniz, ya da onun bir temsilcisi olacaksınız" fikri de anlamsızdır.

Topyekûn değiştirmeden de onun temsilcisi olmadan da güzel işler yapabilirsiniz!

Adım adım, az az… Yapılmadı mı? Buradan yüzlerce iş sayabilirim ancak onlar bu yazının konusu değil.

***

Kıbrıs sorununda devam eden süreç belli ki buzlukta kalmaya devam edecek, ne yazık.

Eğer ileride lider değişimiyle birlikte bir uzlaşı çıkarsa yaşayacaklarımız belli.

Referandum ve federal devletin kurulması sürecine ilerleyeceğiz, keşke!

Ki o da yıllar alır… Bakın Suriye’de 20 yıllık bir süreçten bahsediliyor.

Peki hiçbir şey olmazsa?

İşte tam da o noktada "bu memleketten hiçbir şey olmazcılar" herhalde dağa çıkarlar (!)

Siyasetle dönüşümü sürdürmek isteyenlerdir bizleri ilgilendiren…

İhtiyaç? İhtiyaç acilen bir diplomasi dilidir.

Herkesle diplomasi ve diyalog!

Evet, Türkiye ile de! En önemlisi güney ile!

***

Sağ iktidarlar nedeniyle itibarsız bir görünüm sergilediğimiz, Saray siyasetleri ile gerilime çekilen ilişkilerin sağlıklı diplomasi kanalı ile yeniden olması gereken yere çekilmesi…

Siyasetteki bu çelişki devam ederken bir sonun başlangıcındayız elbette…

Bu kırılma hepimizi etkileyecek.

Evet, UBP gidecek ve yeni bir iktidar kurulacak.

Yeni bir Cumhurbaşkanı seçeceğiz, çok belli.

Değişim her yanı etkileyecek.
O iktidar her bir yurttaşın hassasiyetlerini rehber edinecek.

Değerler üzerinden siyaset yürüten solun alternatif siyasetleri yeni döneme şekil verecek.

Kendi kendine yeten ekonomi, emek, sivilleşme, demokratikleşme, barış ve adalet gibi kavramları ileriye taşımanın yolu sağlıklı diyalog kanalları ve halk ile bütünleşmekten geçer!

Sokakta, kahvede, evde, iş yerinde, Meclis’te her yerde…