Ekonomik veya siyasi güce sahip olanların, gücü nasıl kullandığı çok önemlidir. “Hakkımdır ve istediğim gibi kullanırım” veya “sorumluluğumdur ve o bilinçle kullanırım” diyerek kullanma arasında çok büyük fark vardır.
Sahip olduğu gücü istediği gibi kullanmak hakkını kendinde görenler, genellikle şımarıklık edip, akil, adil ve dürüst olmayan şekilde kullanır. Bu onlara geçici bir süre tatmin verir ve fakat güçlerinin aşama - aşama eridiğini ve yalnızlaştığını sonunda fark ederler… Şımarıklığın bedeli, zarar ve kayıp olur. Sorumluluk bilinci ile kullanılan güç ise genellikle güç sahibini maddi ve manevi olarak yaşatır ve büyütür.
Konu ile ilgili olarak çok fazla felsefe yapılabilir. Konunun özü hükümet edenlerin elinde tuttuğu siyasi gücü nasıl kullandığı ve kullanması gerektiğidir. Sosyalist ve ilerici değerleri olan CTP hükümettedir ve CTP’nin değerleri demokrat olmak ve insanı sevmek ile yoğrulmuştur. Dolayısıyla CTP, dürüst, şeffaf ve adil olmalıdır ve elindeki gücü bu sorumlulukla kullanmalıdır.
Kıbrıs Türk siyasal yaşamına bakıldığında CTP tüm Kıbrıslı Türklere fırsat eşitliği verilmeden yapılan icraatlara muhalif olmuş, olanakları tüm Kıbrıslı Türklerle adil kullanım içinde paylaşmayı tercih etmiştir. Gücün şımarığı değil, sorumlusu olmuş ve öyle davranmıştır; böyle olmaya da devam edecektir. CTP, elindeki gücü kendi egosu ve çıkarı için değil, tüm halkının sorunlarını çözmek ve yaşamlarını mutlu etmek kullanmakla ödevli olduğunu biliyor.
Sahip olduğu gücü başkalarını korkutmak, yıldırmak, şantaj yapmak ve böylece siyasi güç olarak üstünlük sağlamak CTP’ye göre değil. Halkın aşı – işi ile oynamak da CTP’ye göre değil. Hükümettedir diye, halkı “benden olanlar ve olmayanlar” diye bölmek, sonra da “benden olanlar içinde sevdiğim ve sevmediğim kullarım” diye onları da bölmek CTP’nin zihniyeti olamaz. Partiyi büyütmek için CTP’liler sadece ideolojilerini kullandı, halka ideolojilerinin program ve projeleri ile gitti, onun için oy istedi. Devlet olanaklarını dağıtmayı vaat ederek büyümedi CTP… Bugün sahip olduğu parti delegelerini başka partilerden de vaat ile devşirmedi.
CTP gücünü ideolojisinin değerleri ile ve sorumluluk duyarak kullandı. Kediye “pist” demedi kedi kendini tırmalamaya kalkmadıkça… Ama gerektiği yerde de kediye “pist” demekten korkmadı. Kimse CTP’nin gücünü kullanırken gösterdiği sorumluluğu, olgunluğu ve iyi niyeti zafiyet gibi görmesin, kimse böyle davranıyor diye CTP’nin hangi güce sahip olduğunu bilmediğini sanmasın. CTP “mülayim olup ezilme, hırçın olup asılma” ilkesi ile davranmaktadır.
CTP Kıbrıslı Türklerin sorunlarını çözmek, Kıbrıs’ın sorununu çözmek, halkına kendi coğrafyasının efendisi olarak ve coğrafyasında sürdürülebilir yaşamı sağlamak için hükümette olduğunun bilincindedir. Elinde tuttuğu gücün de aslında bunları gerçekleştirmek üzere aldığı sorumluluk olduğunu biliyor. Bu bilinçle hükümet ederken, birilerinin şımarıklığına tahammül etmek zorunda kalabilir, birilerinin kuru muhalefet eleştirilerine maruz kalabilir, birilerinin kendi egoist hesapları ile yürüttüğü içten-pazarlıklı oyunlarla da karşılaşabilir. Sanılmasın ki CTP bunların farkında olmayacak veya bunlar karşısında çaresiz kalacak veya sırf hükümette kalsın diye bunlara yenik düşecek.
“An gelir, saatli bir bombadır zaman …” demiş şair Atilla İlhan… Bombanın pimi CTP’nin elindedir; şımarıklar ve muhalifler ve içten-pazarlıklılar kendi oyunlarına devam ederken bunu unutmamalıdır.
CTP, Kıbrıslı Türklerin tamamına eşitlik, adalet, demokrasi içinde hizmet etmenin bilinçli sorumluluğu ile hükümet edecektir. Başka hesapları olanlar, hükümetin veya muhalefetin veya işgal ettikleri makamların gücünü kendi egoları için kullanmaya kalkışanlar, şiirin devamında “an gelir, Atilla İlhan ölür” dediği gibi siyaseten ölür.
‘Güç’ bir sorumluluktur…