Siyasi arena kızıştı: "Bir oyun oynandı”

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde önceki gün yaşanan gelişmelerle siyasi arena kızıştı… HP Milletvekilleri önceki akşam açıklanan ‘Koalisyondan çekilme’ kararının ardından ‘sessiz’ kalmayı tercih ederken, UBP ise Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi.

Aygün Bahar ÖKMEN

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaşanan gelişmelerle siyasi arena kızıştı. Başbakan, UBP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar’ın sürpriz Ankara ziyaretinde, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile duyurduğu ‘Maraş adımı’, Hükümet’i de sarstı, HP’nin çekilmesine neden oldu.

Şimdi gözler hem Cumhurbaşkanlığı seçimine, hem de ondan sonra başlayacak ‘yeni hükümet arayışların’na çevrildi.

Meclis’te temsil edilen siyasi partilerin milletvekilleri ve temsilcileri, yaşananları değerlendirdi, öngörülerini paylaştı.

Halkın Partisi Milletvekilleri önceki akşam açıklanan ‘Koalisyondan çekilme’ kararının ardından ‘sessiz’ kalmayı tercih ederken, UBP ise Cumhurbaşkanlığı seçimine kilitlendi.

Muhalefet yaşananların devlet ciddiyetine sığmadığına işaret ederken, siyasetin getirildiği noktaya da isyan etti.

 

Kim ne dedi?

UBP Milletvekili Özdemir Berova:

“Özersay yeniden gündem olmak istiyor”

“Siyasette şu anda önde olan olgu 3 gün sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Tabi ki HP’nin dün akşam aldığı koalisyondan çekilme kararı akabinde bakanların Sayın Başbakan’a istifasını verip vermeyeceğini bilmiyorum.

Cumhurbaşkanı seçimi sonrasında yeni seçilecek Cumhurbaşkanı, hükümet artık devam etmeyeceği için yeni hükümeti kurmak konusunda istişare içinde olacaktır.

Ersin Tatar bu Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanarak makama gelecektir. UBP içerisinde belli değerlendirmeler yaparak kendi pozisyonumuzu belirleyeceğiz. Yeni Cumhurbaşkanı bu süreç içerisinde siyasi partiler ile konuşarak yeni hükümet çıkar mı, çıkmaz mı görecek. Bu bugünün konusu değildir, yarının konusudur.

Sayın başkanın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde Sayın Özersay ve ekibi çekilmese dahi hükümet düşecekti zaten. Bir hafta, on gün sonra da yaşanabilirdi bu durum. Bu hareketini Cumhurbaşkanlığı seçim süreci içerisinde gerçekleştirmesini, popülaritesini kaybeden bir partinin yeniden gündem olma isteğine bağlıyorum.

Hükümet konusunda nasıl bir durum ortaya çıkacağını ilerleyen günlerde göreceğiz”.


CTP Milletvekili Erkut Şahali:

“Bir oyun oynandı”

“Son günlerde yaşananlar ibretliktir. İki olay yaşandı. Maraş ve su borusunun tamir edilerek devreye girmesi… Devlet adına iş yapanların ne yapmaması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bir hükümetin başı olarak Sayın Başbakanın kendi kabinesine haber vermeden, ortaklarını hiçbir şekilde sürece dâhil etmeden ve seçim yasaklarının hüküm sürdüğü bir ortamda bu yasaklara uymadan, içerikten yoksun bir tavır belirlemiş olması kabul edilemez.

Maraş’la ilgili atılan adım uluslararası ilişkiler bağlamında değerlendirilmesi gereken ve Kıbrıs sorununda bugüne kadar aşılmış mesafelerin tamamını ortadan kaldıracak potansiyele sahip bir adımdı. Bunun tek taraflı olarak, ülkenin hükümetinden, meclisinden, kamuoyundan gizlenerek sürpriz yumurta gibi ortaya çıkartılması kabul edilemez.

Dün bir oyun oynandı ve Sayın Erdoğan’ın talimatları ile hareket edenler Sayın Başbakan Tatar’ın talimatları doğrultusunda iş göreceklermiş gibi bir görüntü yaratıldı. Trajikomik bir durumdu. Siyaset, devlet adına iş görmeyi bilmeyenlerin artık devlet adına makam işgal etmemesi gereken bir noktaya evrilecek. Kıbrıs Türk halkı bu doğrultuda hareket edecek. Devlet yönetmeyi şirket yönetmek gibi algılayanları, yasaları ve devletin kurumlarını hiçe sayan ve tanımayanları ayıklayacaklardır diye düşünüyorum. Dün siyasetimizin kişilik kazanması bakımından birinci gündü bence.

Aslında dün bir hile yapıldı. Yapılan tören, elektronik ortamda yapılıyormuş gibi gösterildi ve merkezi de ülkemiz dışına yani Türkiye’ye taşınarak sanki seçim yasaklarının gözetildiği gibi bir algı yaratılmaya çalışıldı.”


TDP Milletvekili Zeki Çeler:

“Gurur ve onur kırıcı, bizi alt yönetim konumuna soktular”

“Toplum bilinçlenmelidir. Siyasetçileri sadece seçip her şeyi tek başına bir milletvekilinin ya da bir partinin düzeltemeyeceğini, birlikte hareket ederek adım atmak zorunda olduğumuzu toplumun anlaması gerekir.

Yaşanan süreç kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi ekonomisini canlandırmış, üreten ve ürettiğini satabilecek kalitede üreten bir toplum olmamızın gerekliliğini ve önemini ortaya çıkartmıştır.

Orta Doğu’da gücünü kaybetmemesi adına TC’nin adanın jeopolitik konumunu kullanma, hâkimiyet ihtiyaç ve isteği kendince haklı olabilir. Ancak Türkiye bu talebini maalesef bizim iç siyasetimizi yönlendirerek yapmaktadır. Türkiye, toplumlar arasında uçurum yaratmak yerine, bunu aslında sevgi ve kardeşlik bağıyla nasıl güçlendirebilir sorusunun cevabını bulmalıdır.

Şu anda uygulanan politika hem Kıbrıs’ta yaşayan Kıbrıslı Türkler açısından gurur ve onur kırıcıdır, hem de bizi alt yönetim konumuna sokmaktadır. Bir taraftan bizi dünyaya tanıtacağını söylerken, bir yandan Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlar arasında eşit haklar istediklerini iddia ederken, eşit devlet kurulsun diye mücadele ederken, diğer taraftan Kıbrıslı Türklerin kendi demokrasileri üzerine bu şekilde adımlar atılması, uluslar arası camiada tam tersi bir algı yaratmaktadır.

80 milyonun Cumhurbaşkanı’nın Kuzey Kıbrıs Başbakanı’nı çağırması ve Maraş’ı açıyoruz demek için aslında plaj açılışı yapması ne demektir? Sayın Tatar’ın siyaseten bu durumdan bir şeyler kazanmasına yardımcı olmak için yaptıkları da aşikâr olacak… Acaba farklı alanlarda ters köşe yaptırmak için mi geçtiğimiz gün bunu yaptılar. Aklımda deli sorular var. Çünkü Türkiye siyaseten bu kadar acemi olamaz. 20 yılda 80 milyonu ciddi anlamda örgütlenerek çok farklı yerlerden farklı bir noktaya getirmeyi başaran bir iktidarın nasıl böyle acemice davranabileceğini, nasıl 198 bin kişilik bir seçmen kitlesinin analizini yapamadıklarını aklım almıyor çünkü. Adaylar arasında birilerini daha aşağıya çekip başkalarını mı ön plana çıkartmayı amaçlıyorlar?”.


YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı:

“Bu hükümetin beyin ölümü zaten gerçekleşmişti, geçtiğimiz gün itibari ile fişi çekildi”

“Normalde bu hükümetin beyin ölümü geçen sene sonu gerçekleşmişti ve makineye bağlıydı. Geçtiğimiz gün itibari ile fişi çekildi ve ölümü gerçekleşti” şeklinde açıklamalarda bulunan YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı, hükümetin geçtiğimiz gün olmasa 21 Ekim’de yıkılacağına dikkat çekti. “Üç- beş gün önce yıkılmasının pek bir anlamı yoktur çünkü bu şekli ile zaten yeni hükümet kurulması mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

“Hükümetin çöküşü 21 Ekim’de açıklanacaktı, 6 Ekim’de açıklandı” yorumunda bulunan Arıklı, mevcut hükümetin 21 Ekim’e kadar devam etme zorunluluğunu hatırlattı.

Arıklı, “Yeni seçilen Cumhurbaşkanı bir milletvekiline hükümet kurma görevi verir ve yeni hükümet kurulur” dedi.

“Biz öteden beri erken seçim arzuladığımızı dile getiriyoruz zaten” ifadelerini kullanan Arıklı, “Herhangi bir icraat gerçekleştirecek hükümet modellerinin olmaması gerekir” şeklinde konuştu.


UBP Milletvekili Sunat Atun:

“Demokrasi dâhilinde her şeyin çaresi bulunur”

UBP Milletvekili Sunat Atun, “Demokrasilerde çareler tükenmez. Demokrasi çerçevesi dâhilinde her şeyin çaresi bulunur” şeklinde konuştu. Atun, “Henüz siyasette ne gibi bir gelişme ya da evrilme olacağını söylemek için çok erken. Ne gibi gelişmeler olacağını görmeden yorumlamak da doğru olmayacaktır” dedi.


HP Genel Sekreteri Jale Refik Rogers:

“Maraş hassas bir konudur; ‘ben yaptım oldu’ yaklaşımını kaldırmaz”

Halkın Partisi (HP) Genel Sekreteri Jale Refik Rogers, “hükümet ortağı olarak Halkın Partisi’nin, Maraş’ın açılması için atılan adımlardan önceden haberdar edilmediğini, Ersin Tatar’ın bu konuyu seçim malzemesi olarak kullandığını” söyledi.

HP Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamaya göre, televizyon programına katılarak gelişmeleri ve partisinin hükümetten çekilme kararının nedenlerini paylaşan Rogers,  Maraş’ın hassas bir konu olduğunu, düşünmeden atılan adımların ülke için kritik önem taşıyan bu projeyi tehlikeye soktuğunu söyledi.

2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kudret Özersay’ın vizyonunun önemli başlıklarından birinin Kapalı Maraş’ın Kıbrıs Türk yönetimi altında açılarak eski sakinlerine verilmesi olduğunu dile getiren Rogers, bunların müzakerecilik döneminde konuya ilişkin yazdığı raporlarda olduğunu kaydetti. 

Maraş konusunun UBP–HP koalisyonunda da hükümet programının içinde yer aldığı ve Maraş konusundaki yetkinin Dışişleri Bakanlığı’na verildiğini dile getiren Rogers, “Halkın Partisi olarak biz, Maraş açılımının her zaman hassas bir konu olduğunun, uluslararası arenada ülkeler bu açılıma hazırlanmadan, alelacele açılmasının riskleri olduğunun altını çizdik. Maraş açılımı da Kıbrıs sorunun parçası olan diğer konular gibi çok hassastır, ‘ben yaptım oldu’ gibi bir yaklaşımı kaldırmaz. O nedenle bu konuda atılacak adımların titizlikle belirlenmesi gerekir, bilimsel temelde ilerlenmesi şarttır.” dedi.

 

“Devlet kurumlarının yok sayılması Kıbrıs Türk halkının iradesine ciddi bir darbedir”

“Seçime birkaç gün kala bu adımı atmak ya da atıyormuş gibi yapmak bir şekilde Kıbrıs Türk halkının elini güçlendirmez.  Yapılan da Maraş’ın açılması değildir; sahilin bir bölümünün kullanıma açılmasıdır” diyen Rogers, Yüksek Seçim Kurulu’nun getirdiği tören yasağı nedeniyle de zamanlamasının da yanlış olduğunu belirtti.


DP Genel Sekreteri Afet Özcafer:

“Önceliğimiz vatandaşın kendi hür iradesi ile oyunu kullanması”

“İlk aşamada önemli olan Pazar günü yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Bir de yargının önünün açılabilmesi için yapılacak olan referandum var. Önceliğimiz vatandaşın sandıkta olması ve kendi hür iradesi ile oyunu kullanmasıdır.

Gündem şaşırtılmamalıdır. Seçimlere gidilirken bu gibi hareketler, herhangi bir adayın arkasından yapılan çalışmalar, dışarıdan herhangi bir müdahale olması hiç kimse tarafından hoş görülmez.

Diğer taraftan Maraş konusu var. Kıbrıs müzakerelerinde yarım asırdan fazladır görüşülen çözüm görüşmeleri içerisinde Maraş’ın kapsamlı bir yeri var. Son zamanlarda bununla ilgili olarak birçok Cumhurbaşkanı adayının farklı çalışmaları oldu. Öyle mi olsun, böyle mi olsun denilirken bir bakıyoruz ki Sayın Başbakan neredeyse Ulusal Birlik Partisi milletvekillerinin, bakanların dahi bilgisinin olmadığı bir şekil ve ortamda açıklama yapıyor. Koalisyon hükümetinin bir tarafının zaten haberi yok.

Net bir şekilde görüldüğü üzere bu açıklama Cumhurbaşkanlığı seçimine yönelik bir açıklamadır. Çünkü Maraş konusu böyle aceleye getirilecek, seçimlere dâhil edilecek bir gündem değildir. Maraş bize göre elimizde büyük bir kozdur. Hep söyledik bunu.

Bunun üzerine HP’nin hükümeti bozma yönünde karar alması söz konusu oldu. İğneyi kendilerine çuvaldızı başkasına batırsınlar. Çünkü 4’lü koalisyonda yine Cumhurbaşkanlığı gündemi ile UBP’den söz alan HP hükümeti bozup gitmişti. Haksız yere yapılan birçok istihdam olmuştu.

Hükümeti bozmak ne getirir? Siyasi tecrübesizlik maalesef… Pandemiden dolayı geciken bir Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Bir de daha bunu çözmeden bir hükümet, başbakan krizi yaratıldı. Bunca zaman beklediler. Öyle ya da böyle anlaştılar. Keşke biraz daha bekleselerdi. Hükümeti bozmuş olmaları halinde dahi yeni bir hükümet kurulana kadar görevdeler. Yani Cumhurbaşkanlığı seçimine kadar o yapışmış oldukları koltukta oturacaklar. Bunu da çok iyi biliyorlar.

Ya kısa zamanda bir hükümet kurulacak, ya da bir tarih alınarak erken seçime gidilecek. Biz DP olarak bütçe geçmeden seçime gidilmemesi gerektiğini, erken seçime gidilmemesi gerektiğini defalarca dile getirdik. Kilit parti olarak hükümet kurduk. Hükümeti bozmayın, önümüzde çok kötü günler, ekonomik sorunlar var dedik. Dinlenmedi.

Özel Haber Haberleri