Siyasi geleceğini; biat, itaat ve yalakalıkla devam  ettirmekten başka gailesi olmayanları seçmeyelim

Serhat İncirli

Şaşırıyorum; ya bu koronavirüsün yeni varyantı bizi es geçti, “Allah bunlara vurdu, ben olsun uğramayayım” dedi; ya da birileri bize doğru sonuç sunmuyor!
Elbette uzman değilim ama “şüpheciyim”...
Bildiğiniz paranoyak!

-*-*-

Paranoyak olmak, gazeteci olmanın temelidir diye düşünüyorum ki o da ayrı bir mesele!
Neyse!

-*-*-

Türkiye’deki rakamlara, İngiltere’deki rakamlara ve yanıbaşımızdaki Rum kardeşlerin tarafına baktığımız zaman, “15 binde 150 vakaya rastlamak” bana bir yandan inandırıcı gelmiyor ama öte yandan da ne yalan söyleyeyim şaşırtıcı seviyede sevindirici geliyor!

-*-*-

Ancak, okuduklarımız, izlediklerimiz doğruysa, bu “Omicron” denilen varyant bizi ziyaret ettiği anda; büyük olasılıkla 23 Ocak sonrası yeni hükümet de “çökecek” ve tüm toplum bir kaç haftada toptan hasta olabilecek...

-*-*-

İnşallah UBP gider dualarındayız da yerine gelenin bulacağı “bela”, “enkaz edebiyatı” ile açıklanamayacak kadar büyük olacak!

-*-*-

Sadece şaşırarak değil, üzülerek de izliyorum, ne yazık ki pandemi veya “Omicron” varyantının hızlı yayılması konusunu aldıranımız hiç yok.
Herkes, “gayet normal” bir şekilde yaşamını sürüyor.
Kucak kucağa!
Hatta dudak dudağa!

-*-*-

Ve ne yazık ki pandemi artık kimsenin dikkate almadığı "yeni normal" haline geldi.
Ancak sağlıkta tek sorun pandemi mi?
İlaç kalmadı ülkede.
Aşı kartları tanınmıyor. 

-*-*-

Hastane inşaatlarının iki tanesi yıkılmaya mahkum edildi ama öte yandan yalan vaatlerle 5 tane daha hastane yapacağını söyleyen yalancılarla dolu dört yan!
Ki sağlıkta en ciddi tehlikelerden biri de bu yalanlar!
Çaresi yok çünkü!
Bir başladılar mı yalana; hiç susamıyorlar!

-*-*-

Her şey ateş pahası.
Hem sağlıklı beslenemeyen, hem sağlıklı eğitim alamayan, hem de gelecek endişesi olan yeni nesiller yetiştiğinin de bilmem farkında mısınız?

-*-*-

Ekonomik iflaslar, alacak – verecek davaları, 2022’de çok ciddi bir kaosu işaret ediyor!
Ve bizim başkan ile TC’nin başkanı görüşüp hamasi lakırdılarla olayları geçiştirebiliyor. 
Bizim başbakanın Türkiye’de ebedi kırmızı kartlı olduğu dedikoduları ortalıkta dolaşıyor!

-*-*-

Her açıdan sağlıksız bu ortamda, toplum düşmanı veya en basit ifadeyle “topluma zararlı siyasetçiler”in ayıklanması kaçınılmazdır.

-*-*-

Mevcut durumu yaratanın Türkiye ve UBP olduğunu bilerek oy kullanmak bunun için çok önemlidir. 
Doğru planlanama çok önemli…
Ve demek istiyorum ki; yıllardır hiç bir planlama yapamayıp, sadece “biz Türkiye’den daha iyi para koparırız”ın ötesine geçemeyenleri, lütfen sandığa gömelim…

-*-*-

Ve bunun adı kesinlikle boykot olmamalıdır… 
Kıbrıs Türk toplumunun insan gibi yaşaması, çok zor değildir.
Yeter ki, siyasi geleceğini; biat, itaat ve hatta yalakalıkla devam ettirmekten başka gaylesi olmayanları seçmemeyi başaralım.

Bir adet Ersin bey – Tahsin abi diyaloğu!

Sevgili Mehmet Ekin Vaiz sık sık Ersin Tatar’ın müsteşarı ile diyaloglarını yazar...
Bayılırım... 
Bir tane de ben yazmak isterim.
Ama bu kez müsteşarı ile Ersin bey değil, Tahsin abiyle Ersin bey diyalogda yer alacak.

-*-*-

Ersin bey: Aloo Tahsin, nedir gardaş bu Katar şeyi?
Tahsin abi: Be Ersin başkan, amma soğuk etti bu günlerde ha; değil?
Ersin bey: Be gardaş, hatırlan dağa falan çıkacaydın? 
Tahsin abi: Çok soğuk, Avcılar Meyhanesi’ne gadar ancak giderim, Mustafa yapsın keklikli magarınayı, gel sen da!

-*-*-

Ersin bey: Tahsn gardaş, gonuşdum Erdovan’ınan Katar meselesini, dedim Mavi Vatan, falan, Amerikalı ExonnMobil’inan gazmaya başladılar; Anastasiadis çatır çatır açıklama yapar...
Tahsin abi: Be başgan, hava çok soğuk gerçekten; bu Omicron şeyisi de çoğalmasın ansızın.
Ersin bey: Ma be Tahsin gardaş, dinlemen sen beni galiba?
Tahsin abi: Dinlesem n’olacak Ersin başkan? Yörü gidelim içelim bir şeyler, aha yeni yıl da geliyor. N’erdesin yeni yıl akşamı?
Ersin bey: Alacam silahı çıkayım dağa ha ha ha senin gibi!
Tahsin abi: Domuz ölünün körü yapacan!

-*-*-

Ersin bey: Katar meğer bizim Erdovan beyin kardeşiymiş... N’apacayık şimdi? Protesto bile edemeyiyoruk. Hani be gavollem da kazı başlarsa vuracaklardı?
Tahsin bey: Be başkan, yürü gidelim Avcılar’a derim sana, dinlemen ama?

-*-*-

Ve bu diyalog bu şekilde devam eder...
Katar, Kıbrıs Cumhuriyeti ile anlaşma yapar...
Amerikalılarla kazar.
Türkiye parayı kapar.
Tahsin abim dağa gitmekten vazgeçer; Ersin bey fahri doktor olur ve nutuk atar!
Avcılar’da içmeye devam... 
Haaa egemen eşit devletimiz de çok yaşasın tabii ki!
(Not: Kıbrıs Türk toplumu, hiç bu kadar zavallı olmamıştı).
 

Egemen ve de eşit bir devletin protokol fotoğraflarından bir örnek... Komutan (TC), Büyükelçi (TC), bizden bir başbakan, bir bakan, bir müdür bir de first lady ve yine bir komutan (TC)... Sadece bu fotoğraf, KKTC diye egemen eşit bir devletin olmadığını ve kendi kendini de yönetemediğini, “teşkilat şeması” açısından açıklayabilirdir...