Başbakan Üstel ile TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz Ankara’da yaptıkları görüşme sonunda basına da bir açıklama yapmışlar… Ve demişler ki KKTC’de Siyasi istikrar devam etmeli imiş…
Çünkü diyorlar, siyasi istikrar olunca güven olurmuş, ekonomik istikrar olurmuş, refah olurmuş… Güzel bir istikbal için siyasi istikrar şartmış…
Ne yaman çelişkilerdir ki bunlar… Türkiye’de 20 yılı aşkın süredir AKP iktidarda… Siyasi istikrarı yakalamışlar… Peki ya ekonomik istikrar? TL istikrarlı bir para değil, ekonomide istikrar yok, ekonominin yapılanmasında da istikrar yok… Örneğin, Merkez Bankası başkanı kaç defa değişmiş?! Faiz politikası Nas Suresi – Ekonomi bilimi arasında gidip geldi, dolayısıyla yükselen enflasyon oranı Türkiye’yi nerdeyse dünya şampiyonu yaptı… Siyasi istikrardan anladıkları aynı siyasi yönetimin uzun yıllar görev yapması ise, Türkiye bunun için güzel bir örnek; bunun ekonomiye istikrar kazandıracağı söylemi ise Türkiye örneğinde görüldüğü gibi hiç de geçerli değil…
Siyasi istikrar refah da getirirmiş… Türkiye’de emekliler ciyak-ciyak bağırır, yanık-yanık çağırır; aç olduklarını bangır-bangır söylerler… Yaklaşık 16 milyon emekli varmış; siyasi istikrar var, emekliye refah yok… Son yerel seçimlerde AKP’nin oy oranındaki gerileme ve önemli sayılacak bir fark ile ikinci parti konumuna düşme nedeni emeklilerin AKP’ye oy vermemesi ile izah ediliyor. Peki, tarım sektörü daha mı iyi?! Eskiden ürettiklerini şimdi ithal ediyorlarsa, bu siyasi istikrarın bir başarısı mı; bu nasıl bir başarıdır ki, sektörden yemek yiyenler refahı unutmuş?!
Siyasi istikrar güven de sağlıyormuş diye açıkladılar… On binlerce doktor niye yurtdışına göç etti?! Her iş kolundan gençler ekmeğini niye yurt dışında arıyor? Sanayici niye yatırımlarını yurt dışına kaydırıyor? Sosyal yaşam niye yobazlık-şeriat kaygusu ile tedirgin? Hapishanelerde yatan düşünce suçlusu sayısı ne? “Havuz medyası” niye yaratıldı; havuz medyası dışında kalanlar niye özgür gazetecilik yapamıyor? 1 Mayıs niye Taksim’de kutlanamıyor? TC Anayasası kaç defa değiştirildi AKP’nin hükümette olduğu süre içinde; neden hala daha anayasa değişikliği ile ülke gündemi ciddi sosyal ve ekonomik konulardan kaçırılıyor? Kayseri’de neler oldu; Suriyeliler üzerinden ırkçılık ve mikro-milliyetçilik niye yayılıyor?! Seçilmiş Kürt kökenli belediye başkanları uzun yıllardan beridir görevden alınıyor, niye istikrar gelemiyor bu konuda? ODTÜ’den, Boğaziçi Üniversitesi’nden ne isteniyor?!
Daha da örnekler var yirmi yılı aşkın süreden beri iktidarda olan AKP’nin yaşattığı siyasi istikrar döneminde… Türkiye seçmeni son yerel seçimlerde bu siyasi istikrarın güven, ekonomik istikrar ve refah yaratmadığını tescillemiştir.
Gelelim KKTC’ye… AKP’nin müdahalesi ile çalkalanan UBP nedeniyle KKTC hükümetlerinde bakanların ve başbakanların ve dahi UBP başkanlarının değişmesi kargaşası ile yaşanan siyasi istikrarsızlık sonunda önce Başbakanlığa sonra da UBP Başkanlığına AKP tarafından atanan Üstel de Ankara’da Yılmaz ile beraber aynı teraneyi okudu. Görevde olduğu iki yıllık süreyi siyasi istikrar dönemi olarak takdim etti ve KKTC’de güvenin, ekonomik istikrarın ve refahın yükseldiğini iddia eden Üstel gözümüzün içine baka baka yalan söyledi…
Siyasi istikrar olduğu hiç doğru değil; göreve geldiğinden beri UBP’de kurultay yapılması çağrısı var, başkanlığa en azından üç aday daha var… Olağanüstü kurultay çağrıları her hafta değilse de her ay yapılıyor… Kabinedeki UBP’li bakanların bazıları değişti, daha değişecek… Koalisyon ortağı Arıklı en azından on defa bu koalisyondan ayrılacağı söyleminde bulundu; herhalde on bir talebini elde etmiştir ki halen makamdadır…Gene koalisyon ortağı DP’nin başkanı, diğer iki milletvekilinin tehditlerinden bunalmış durumda… Hükümetin birçok kararı mahkemeden döndü… Yani siyasi bir istikrar olmadı Üstel’in başbakanlığı döneminde; doğrudur ki hükümete atfedilen tüm siyasi kokuşmuşluk, çürümüşlük, yolsuzluk, usulsüzlük ve yüzsüzlüklere rağmen kendileri o makamda istikrarlı oturuyor.
Siyasi istikrarın güven yarattığı iddiasına gelince… Hükümetin üyelerinin bile kendilerine güveni yok… Halkın zekâsı ile dalga geçmektir halkın kendilerinin yarattığı siyasi istikrar nedeniyle güven duygusuna sahip olduğunu söylemek… Ekonomide istikrar? Turizmin vizildediğini, ilgili örgütün başkanı açıkladı; üniversite sektörü sahte diplomalarla, inşaat sektörü de tapular nedeniyle çöküntüye girdi… TL’nin değer kaybı, yüksek enflasyon nedeniyle halkın satın alma gücü ve dolayısıyla da pazar faaliyetleri geriledi… Refah mı dediniz?! O da ne?... Açlık sınırının altında asgari ücret, özel sektörde de en yaygın olan asgari ücret refah mı sağlıyor?
Yanlış anlaşılmasın; bilimsel ve teknik olarak istikrar çok önemlidir ve temelde olması gereken de ekonomik istikrardır. Siyaset ekonominin üst kurumudur; bilimsel temelde kurgulanmış istikrarlı ekonomi istikrarlı siyaset ve siyasi yönetimleri sağlar… Bu da evet, güven ve refah yaratır. Öyle yıllarca hükümette kalmış olmak bir siyasi istikrar gibi takdim edilebilir ama ekonomide istikrar yoksa, o hükümetler demokrasileri zorlayarak kendi “siyasi istikrarlarını” sağlar… Halk bir aşamada da kendi refahı, güveni ve ekonomik istikrarı için onları siyasetten çıkarır… Mesela ANAP ne oldu?!
Peki neden bu iki siyasi Ankara’dan buraya siyasi istikrarın faydalarını anlatmaya çalışıyor, kime ne demeye getiriyorlar?! İşin püf noktası burada; bu söylemlerin ve açıklamaların hedefi ve muhatabı UBP’nin kurultayında oy kullanacak üyeleridir… Kurultay olacak ve AKP Üstel’in UBP başkanlığı görevine devam etmesini istiyor. Bunu da UBP’lilere doğrudan çağrı yaparak değil de böyle dolambaçlı yoldan söylemeye çalışıyorlar… Pes yani… Bu dolambaçlı söylemlerin gerçek mealini anlayacağını farz ettikleri UBP üyelerinin, siyasi istikrar dedikleri olguların ne Türkiye’de ne de KKTC’de güven, ekonomik istikrar ve refah sağlamadığını göremeyeceklerini mi düşünüyorlar?
Öyle görülüyor ki Üstel’in kurultayda yeniden seçilmesi olasılığı çok düşük, kazanabilmesi için böylesine kendi içinde çelişkilerle yoğrulmuş taktiklere başvuruyorlar… KKTC’de ne siyasi istikrar var, ne ekonomik istikrar var; ne refah, ne de güven var… Kuzey Kıbrıs halkının başına dert olmuş bir hükümet, atanmış bir Başbakan var… Bir de bu hükümetin başına efsane olmuş “JuJu special”…