‘Siyasi Milliyetçi’ duruş içinde olanlar aslında siyaseten ordadır; Kıbrıslı Türklerin varoluş mücadelesinin silahlı çatışma aşamalarının ilk mermisinde birçoğunun nasıl toz olduğu ile ilgili gözlemler ve olgular vardır.
Konu atıp-tutmaya geldiğinde «Gelse Yunan dizilse / Dünya peşinden gelse» deyip destanı nasıl yazacaklarını anlatan da onlardır… Çürüğe çıkıp askerlik yapmayanlarını kaile almaya bile değmez ama zar zar ederler ya, insanı aptal yerine koymalarına canı sıkılır zorunlu askerlik görevini yapanların… ‘Vatan’ onlardan sorulur ve ‘uğrunda ölünen toprak vatandır’ ya, ne hikmetse onlar değil de emekçiler ve emekçilerin oğulları ölüyor savaşlarda… Türkiye’nin şu sıralarda giriştiği sınır ötesi savaştan gelen şehitlerin cenazesi ile ilgili haberler ‘duygusal milliyetçi’ tonlama ile anlatılır, şehidin ailesi ekrana gelir. Aslında hiç kimse ölmesin ama, ne olsa da bir tane de zengin varlıklı bir şehit ailesi gelse ekrana… Barışta emeği sömürülenlerin savaşta canı ve canları da sömürülüyor. Ama bir de bu ‘Siyasi Milliyetçiler’ savaşı anlatırlar ya, «Kahraman Mehmetciğin menkıbeleri»ni naklederler ya, ne olur bir tane de bu kahraman mehmetçiklerden biri onların evladı olsa… Kimse savaşlarda ölmesin ama savaşlar olacak ve birileri ölecekse niye hep emekçiler ve onların evlatları ölsün?!
Kuzey Kıbrıs savaş içinde değil, ‘Ateş kes’ koşullarında… Gerçek bu ama Siyasi Milliyetçiler buna hep tepki gösterir… Barış içinde imiş Kıbrıs, sadece antlaşma eksikmiş… Alemin akıllısı onlar, gerisi aptal… Barış varsa, binlerce asker niye burada diye sorgulamak bir kenarda dursun, polis niye askere, hem de TSK’ya bağlı olduğu sorgulanmalı. Neyse, artık bu konu netleşti. Siyasi Milliyetçiler Kıbrıs’ta ‘Ateş Kes´ koşulları olduğunu kabullendi ve itiraf etti… Teşekkürler Halil Karapaşaoğlu; Kıbrıs Türk çözüm güçlerinin tüm unsurları bunca yıldır bunu onlara söyletememişti, senin ‘Vicdani ret’ eylemin onlara bunu kabul ettirdi…
Siyasi Milliyetçiler bir itirafta daha bulundu bu sıralarda… 0 « gelip dizilecek Yunanlılar ve arkasından da gelebilecek dünya » var ya, Kıbrıslı Türkleri meğer yok edebilirmiş… Her Türk asker doğmalı ve öyle yaşamalıymış… Arada onlardan çürükler olabilir, zaten çürük çıkmasalar savaşta toz olma olasılıkları yüksek… Neyse… Vicdani ret nedeniyle askerlik yapmayanlar yüzünden Kıbrıslı Türkler düşmana yenilecek… Siyasi Milliyetçiler öyle diyor… Yani kaç kişi vicdani ret nedeniyle askerlik yapmayacak da, Kıbrıslı Türkleri koruyacak olan ordunun sayısı, karşı orduya yenilecek kadar aza düşecek?! Mantığı nerede bunun?! Yasa ve uluslararası ilkeler zaten vicdani ret koşullarını tanımlıyor. Herkes o tanıma girse, zaten savaş olmayacak…
Ama diğer taraftan bedelli askerlik var… Bunun da yasası var ama vicdani ret gibi değil… Ailesi çok uzun yıllardan beri yurtdışında yaşayan, kendisi de oralarda doğup büyümüş olanlar için bedelli askerlik seçeneği doğru bir düzenlemedir. Parası olan ve yurtdışında sadece bedelli askerlik hakkı kazanacak kadar yaşayanlar için bu Siyasi Milliyetçiler ’in sözü var mı ?! Yok… Onların gelir dağılımındaki yerine bakınca, savaşta hiç ölmeyenler sınıfından oldukları görülür. Yanlış anlaşılmasın, bu satırların yazarı olarak bedelli askerliğe tümden karşı değilim ama vicdani redde tepki koyanların gözüne bu çelişkiyi sokmak da gerek… Adil olacaklarsa ve Kıbrıslı Türkleri «Yunan ve onun peşinden gelen dünya» karşısında koruyacaklarsa, bedelli askerlik konusunu es geçmemeleri gerek.
Vicdani ret evrensel bir haktır; Kıbrıslı Türklere de evrensel olmak çok yakışır… Şu ‘Siyasi Milliyetçiler’ nedeniyle Annan Planı referandumuna kadar dünya bizi evrensel değerlere sahip bir halk olarak görmedi… Bu referandumda ‘Evet’ diyen Kıbrıslı Türk büyük çoğunluk, silah zoruyla alınmış toprakların uluslararası geçerli sahiplerine iade etmemek gibi bir eğilimde olmadığını, mülkiyet hakkının yeniden düzenlenmesine onay verdiğini tüm dünyaya ispatladı. ‘Hayır’ diyen ‘Siyasi Milliyetçiler’ var ya, «Ama biz Annan Planı’nı kabul etmiştik, kabahat Rumlarda» diye propaganda yapmaz mı?! Şimdi onlar için dünyaya söyleyecekleri yeni bir propaganda malzemesi geliyor… «Bizde vicdani ret bile mümkün ama Rumlar askerden terhis olunca silahını evine götürüyor» diye uluslararası siyaset yapacaklar… Yapsınlar yapmasına da, Kıbrıslı Türkleri bunca korkutmalar niye ?!
Niye mi?! Çünkü onlar askerliği ‘Siyasi Milliyetçi’ duruş için beyin yıkama süreci olarak görüyorlar ve hele ki ‘Vicdani ret’ eğiliminde olanların beynini mutlaka yıkamak istiyorlar… Halbuki barış güçlerinin tüm unsurları zorunlu askerliğini yaptı da beyinlerini yıkamak mümkün olmadı; bunu bile göremiyorlar…
‘Vicdani ret’ çağdaş dünyada bir insanlık hakkıdır; bedelli askerlik Kuzey Kıbrıs’ta bütçesi yetenlere verilen bir hak haline gelmiştir. Savaşlar dünyanın çağdaş değerlerinin yayılmasının önündeki en büyük engeldir. Demokrasi, insan hakları, özgürlüklerin kullanımı ve emeğin refahı barışta saklıdır; ‘Siyasi Milliyetçi’ unsurlar şovenizmle ne kadar dirense, mutlaka yenilecektir. Halil Karapaşaoğlu’na yenildiler… Halil bir ceza aldı ama yargı onu üç gün gibi bir hapislik sonucuna bağlayıp, mevcut yasalar altında rejime mesaj verdi: «Vicdani ret hakkını tanımayan yasa meşru değil». Şimdi sıra hükümette; rejime ayar çeksin…
Son bir not: Yasada vicdani ret hakkını kullanana askerde askerlikle ilişkili olmayan görev vermek gibi bir düşünce olmamalı; adama hayatı zindan ederler oralarda…