1976 yılından kalma “siyasal partiler yasası” çerçevesinde kurulan siyasi partilerimiz, yasa gibi zamanın ruhuna yenik düştü.
50 yılda neler oldu neler? Dünya 21.yüzyıl medeniyetine girdi. Bilgi, iletişim ve teknoloji çağı diye nitelendirdiğimiz bu uygarlık tüm ülkeleri ve toplumları etkiledi.
Son yıllarda yapılan seçimler, ülke siyasetinin çatırdadığını, çökmeye doğru gittiğini belli etse de, siyasi örgütler bu değişimi anlamadı veya anlamak istemedi. Seçmenler, farklı bir siyaset farklı bir siyasi örgütlenme ve yeni bir yönetim biçimi aradığını hissettirdi. Ancak, siyasi partiler ve önde gelen aktörler bu mesajı almadılar veya almak istemediler.
Bu nedenledir ki, yıkılmakta olan bir binayı tamir etmek için çaba göstermeyenler apansız çöküşüne tanıklık edebilirler.
On yıla yakın bir süre önce, bu toplumun sorunlarını dert etmiş, değişik siyasi görüşten aydınlar “katarsis” isimli bir grup kurmuştu. Mevcut siyasi partiler yasası ile seçim ve halk oylaması yasasının toplumsal gelişmeye ve çağımıza uygun olmadığını, ve mutlaka değiştirilmesi gerektiğinin altı çiziliyordu..
Katarsis grubu, siyasi partiler yanısıra , meclis başkanlığını da ziyaret edilmiş ve siyaset üretemeyen kadükleşmiş siyasi partilerin yeniden yapılandırılması için 1976’dan kalan yasal enstrumanların değiştirilmesi talebinde bulunmuştu.
Çağımıza uygun ve siyaset sistemine bilgi ve düzey getirecek siyasi alt yapı kurulamadı. Halkın bu yöndeki talepleri soğutulmaya bırakıldı. Gösteriş ve sus payı anlamında geçmiş dönemde ve bu dönemde de yasa değişikliği sunuldu ama yasalaştırmak mümkün olmadı.
Son yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri, siyasal partilerden umudun kesildiği uyarısını yaptı. Partiler yerine güvenilen bireylere oy verme gerçeği ile karşılaştık.
Hala daha toplumun çağımıza uygun talepleri dikkate alınmıyor.
Halbuki, yeni çağ, toplumsal, ekonomik ve siyasal yaşamı etkilediği kadar birey ve toplulukları da etkiledi. Tarih boyunca hüküm süren 1.dalga medeniyet (tarım toplumu) ve 2.dalga medeniyet (sanayi toplumu) evrelerini geçiren ve tamamlayan toplumların 3.dalga medeniyeti (bilgi toplumu) na geçişi kolay ve doğal oldu..
Kuzey Kıbrıs gibi, tarım toplumu ve sanayi toplumu medeniyetini aşamayan ülke ve toplumlarının bu çağa uyması çok zor olsa da kendi içine kapanması söz konusu olamaz. Bugünkü iletişim çağında, yeni çağaı yaşan ülkelerle iletişim halindeyiz. Teknoloji çağının tüm imkanlarını kullanma imkanı bulan bireylerimiz yeni çağdan etkilenmektedir. Çünkü her birey, bilgi ve iletişim aracılığıyla, toplumların düzey atladıklarını, sistemlerini çağa uygun hale getirdiklerini, yeni bir kültür oluştuğunu görüyor, okuyor.
Bu nedenle, hangi medeniyeti yaşarsak yaşayalım, yeni çağı bilme ve öğrenme, talep etme özgürlüğü vardır. Toplumumuz bunu talep ediyor. Başka siyasal ve toplumsal düzenlerin insan ve toplum yaşamını kolaylaştırması, yaşamı güzel ve rahat hale getirilmesi imrenilmeyecek bir durum değildir.
Son günlerde, parti içi çalkalanması yeni çağ ile eski çağın çatışmasıdır. Pari içi kavgaları da, eski sistemi kimlerin koruyacağı mücadelesine benziyor. Zaten bu tartışmaların düzeyi bunu apaçık ortaya koyuyor. Bu kavgalar ve çaresizlikler, mevcut ama tarihi geçmiş siyaset sisteminin sonucudur.
Bundan zavgeçilip bilgi çağına bir bakılsa, toplum için çok daha yararlı olacaktır.