Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Başkanı Taner Derviş, Zeyko’nun arazisinin kiralanmasıyla ilgili kararın iptali yönünde çalışma başlatılmasının siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılığın siyasi irade ile ortadan kaldırılabileceğini gösterdiğini söyledi
Ödül Aşık Ülker
Eşdeğer Mal Hak Sahipleri Derneği Başkanı Taner Derviş, Sibel Siber başkanlığında kurulan teknokrat hükümetin ilk Bakanlar Kurulu toplantısında, Zeyko’nun Karakum’daki arazisinin kiralanmasıyla ilgili kararın iptali için çalışma başlatmasının siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılığın aynı şekilde siyasi irade ile ortadan kaldırılabileceğini gösterdiğini söyledi.
“Bu uygulama siyasi tarihimiz için bir milattır” diyen Derviş, 28 Temmuz Erken Genel Seçimler sonrasında kurulacak hükümetten bu kararı emsal kabul edip, ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin hakim kılınmasını istediklerini söyledi.
Derviş, eşdeğer sorununun 39 yıldır çözümlenmediğini vurgulayarak, eşdeğer uygulamalarının anayasa hükümleri temelinde başlatılmaması halinde her türlü taşınmaz mal tahsislerini durdurmak için hukuki yollara başvuracaklarını anlattı.
Derviş, “Devlete verilmiş feragatlar geri çekilecek; eşdeğer yolsuzlukları yargıya taşınacak ve kamuoyunda teşhir edilecek; gelir kayıpları için tazminat davaları açılacak; sivil insiyatif ile toplu eylemler gerçekleştirilecektir” diye konuştu.
“39 YILDIR ÇÖZÜMLENMEYEN EŞDEĞER MAL SORUNU”
• Soru: Eşdeğer mallarla ilgili yıllardır çözülemeyen sorun nedir?
• Derviş: 39 yıldır çözümlenmeyen eşdeğer mal sorunu var. 2008 yılının son ayında derneğimizi kurduk ve bu sorunu değişik hükümetler nezdinde barışçı dialog çerçevesinde çözümlemek için çalışıyoruz. Ancak gördük ki, eşdeğer konusunda anayasaya ve eşdeğer mal yasasına aykırılıklar çoğunluktadır. Anayasa ve Eşdeğer Mal Yasası 13 Şubat 1975 tarihinden itibaren devletin mülkiyetine geçmiş olan sahipsiz taşınmaz malların öncelikle Güney Kıbrıs’ta taşınmaz mal bırakmak zorunda kalmış göçmenlere verilmesini, gelir kayıpları için tazminat ödenmesini ve uygulamanın ileriki aşamalarında yasa dışı işlemlerin iptal edilerek eşdeğer kapsamına alınmasını öngörmektedir. Sözkonusu hükümler uluslararası hukukta yer alan karşılıklılık ilkesi ve ihtiyaç doktrini ile de uyumludur. Bu hükümlere rağmen eşdeğer amaçlı olarak belirlenmiş taşınmaz mallar, amaçları dışına çıkarılmak suretiyle hukuka aykırı bir şekilde hak sahibi olmayan kişi ve kuruluşlara dağıtılmakta ve Güney Kıbrıs’ta taşınmaz mal bırakmak zorunda kalmış göçmenlerin hakları gaspedilmektedir.
“KENDİ KENDİMİZİN ELİNİ ZAYIFLATIYORUZ”
• Soru: Mülkiyet konusu Kıbrıs sorununun da önemli bir parçası. Yapılan uygulamaların Kıbrıs konusuna nasıl etkileri olabilir?
• Derviş: Kendi kendimizin elini zayıflatıyoruz. Eşdeğer kapsamındaki kaynakların yasa dışı dağıtımına ilaveten, Kıbrıslı Türkler’in mülkiyetini yansıtan Güney puanları sabit tutulmuş, ancak Kıbrıslı Rumların eski mallarının değerini yansıtan Kuzey puanları astronomik bir şekilde yükseltilmiştir. Bu uygulama ile eşdeğer mal hak sahiplerinin hakları çiğnenmekte, buna ilaveten KKTC’nin mülkiyet hakkı kısıtlanmakta, uluslararası platformda mülkiyet tezimiz zayıflatılmaktadır.
Mal Tazmin Yasası’na tek taraflı işlediği için de karşıyız. Yasada karşılıklılık ilkesi yoktur. Rumların Kuzey’de kalan mallarıyla ilgili çözüm üretiliyor da neden Güney’de malı kalan Kıbrıslı Türkler için bir çözüm üretilmiyor. Bunlar uluslararası hukuka aykırı unsurlardır.
Bu güne kadar Kıbrıs müzakere sürecinde KKTC’nin mülkiyet hakları Güney Kıbrıs’ta bırakmak zorunda kaldığımız taşınmaz mallar üzerinde bina edilmekte, buna karşın haklarımız kendi devletimiz tarafından çiğnenmektedir. Ancak, bilinmesini isteriz ki, mülkiyet haklarımız teslim edilmediği takdirde feragatlarımız geri çekilecek ve müzakere sürecindeki mülkiyet zemini de çökmüş olacaktır. Tarih önünde bu sonucun sorumlusu mülkiyet haklarımızı gaspeden siyasi irade olur.
“YETERLİ KAYNAK YOKTUR İDDİASI DOĞRU DEĞİL”
• Soru: Tüm eşdeğercilere mal verilememesinin nedeni olarak yeterli kaynak olmaması gösteriliyor. Bu konuda elinizde ne gibi bilgiler var?
• Derviş: Yeterli kaynak yoktur iddiası doğru değildir. 1974 yılında yaklaşık 160 bin Kıbrıslı Rum 1 milyon 374 bin 492 dönüm civarında özel mülk; yaklaşık 60 bin Kıbrıslı Türk ise 947 bin 231 civarında özel mülk terketmek zorunda kalmıştır. KKTC’de terkedilmiş toplam kaynak tutarı 2 milyon 423 bin 156 dönüm tutarındadır. Bize bilgi verilmiyor ancak yaptığımız çalışmalara göre hala devletin elinde eşdeğer amaçlı kullanılabilecek yaklaşık 500 bin dönüm arazi ve 10 bin civarında bina bulunmaktadır. Diğer taraftan, Geçmiş Hükümetin İçişleri ve Yerel Yönetimler Bakanı’nın beyanına göre 5 milyar dolayında karşılığı verilmemiş puan stoku ve 4,500 adet sonuçlanmamış dosya mevcut olduğu teyit edilmiştir.
***
9 NİSAN’DA SÖZ VERDİ, 27 MAYIS’TA BOZDU...
• Soru: Son dönemde pek çok arazinin dağıtıldığı basına yansıdı. Sibel Siber başkanlığında kurulan Bakanlar Kurulu Karakum’daki Zeyko arazisi ile bir diğer arazinin eşdeğer kapsamından çıkarılarak kiralanmasıyla ilgili kararlarının iptali için çalışma başlattı. UBP Genel Başkanı Küçük, Başbakanlığı döneminde sizinle eşdeğer konusunda yaptığı görüşmeden hemen sonra bu kiralama kararı alınmıştı... Dernek olarak siz de bir dizi temas yaparak bu kararın iptalini istemiştiniz. Yeni oluşan Bakanlar Kurulu’nun bu konudaki kararını nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Derviş: Devam eden eşdeğer sorunları karşısında geçmiş hükümet nezdinde barışcı diyalog anlayışı ile yapmış olduğumuz girişimlere aynı anlayış ile karşılık verilmemiş ve Anayasada öngörülen önceliğe rağmen hükümet 2001yılında durdurulan eşdeğer uygulamalarını başlatmamıştır. 9 Nisan 2013 tarihinde Sayın İrsen Küçük ile yapmış olduğumuz görüşmede eşdeğer sorunları ve çözüm önerileri bir kez daha gündeme getirilmiş, bu bağlamda anayasa hükümlerine aykırı uygulamalar ve anayasa hükümleri çerçevesinde çözüm önerileri Başbakan’ın bilgisine getirilmiştir. 9 Nisan 2013 tarihli toplantıda eşdeğer uygulamasının başlatılacağı sözünü veren Eski Başbakan İrsen Küçük, bu söze rağmen ilk uygulamasında, anayasa hükümlerini çiğnemek suretiyle, eşdeğer kapsamındaki kaynakların iki otel işletmesine tahsis edilmesini sağlamıştır. Bu bağlamda 27 Mayıs 2013 tarihli Bakanlar Kurulu kararları ile Karakum’da 100 dönüme yakın arazinin ihaleye çıkılmadan Kaya Artemis ve Rocks Otele 49 yıllığına kiralanması öngörülmüştür. Bu uygulama ile turizm yatırımları için yapılmış düzenlemeler gözardı edilmiştir. Bilindiği gibi Bafra bölgesinde 2003 yılında oluşturulan Turizm Geliştirme Projesi kapsamında yatırımcılar için 17 turizm alanı tespit edilmiş, ancak bugüne dek sadece 2 tesis tamamlanmış bulunmakta olup iki tesis de inşaat aşamasındadır. Buna göre, Kaya Artemis ve Rocks otellerinin ihtiyacı diğer yatırımcılara da eşit fırsat tanımak koşulu ile bu bölgede boş durumda olan parsellerden karşılanabilir.
***
“SEÇİMDEN SONRA OLUŞACAK HÜKÜMET BU KARARI EMSAL KABUL ETMELİ”
Geçmiş hükümetin hukuk dışı iki tahsis kararı üzerine Cumhurbaşkanı, Başsavcısı ve siyasi partiler nezdinde bir dizi girişim başlattık. Sözkonusu girişimlerimiz ile anayasaya aykırı Bakanlar Kurulu kararlarının iptal edilmesini ve bu kararlar ile ilişkili muhtemel usulsüz uygulamalar ile yolsuzluk iddialarının araştırılarak devlet yönetiminde hukukun üstünlüğü ve adalet ilkelerinin hakim kılınmasını talep ettik. Sayın Sibel Siber başkanlığında oluşan yeni hükümet aldığı iptal kararı ile siyasi irade ile yaratılan hukuk dışılığın ayni şekilde siyasi irade ile ortadan kaldırılabileceğini göstermiştir. Bu uygulama siyasi tarihimiz için bir milattır. Seçimden sonra oluşacak yeni hükümetten beklentimiz bu kararın emsal kabul edilmesi ve ülkede hukukun üstünlüğü ilkesinin hakim kılınmasıdır.
TALEPLER...
• Soru: Eşdeğer konusunda diğer talepleriniz nedir?
• Derviş: Anayasa ve Eşdeğer Yasası çerçevesinde taleplerimiz, eşdeğer amaçları dışındaki kiralama, tahsis, satış ve tapu işlemlerinin durdurulması; yasa dışı uygulamaların siyasi irade ile iptal edilmesi, iptal edilen kaynakların eşdeğer kapsamına alınması ve yasa dışı ugulama içinde olan sorumlular hakkında soruşturma başlatılması; anayasanın eşitlik ilkesi çerçevesinde Kuzey-Güney puanları konusunda yaratılan adeletsizliğin giderilmesi; 39 yıllık gelir kaybının anayasada öngörüldüğü şekilde tazmin edilmesi; iskan yolsuzlukları göz önünde bulundurularak derneğimizin eşdeğer çalışmaları ve karar alma mekanizmalarında yer almasıdır.
“FERAGATLAR GERİ ÇEKİLECEK”
• Soru: Eşdeğer uygulamalarının başlatılmaması halinde ne yapmayı tasarlıyorsunuz?
• Derviş: Eşdeğer uygulamalarının anayasa hükümleri temelinde başlatılmaması halinde her türlü taşınmaz mal tahsislerini durdurmak üzere hukuki yollara başvuracağız. Devlete verilmiş feragatlar geri çekilecek; eşdeğer yolsuzlukları yargıya taşınacak ve kamuoyunda teşhir edilecek; gelir kayıpları için tazminat davaları açılacak; Sivil insiyatif ile toplu eylemler gerçekleştirilecektir.
“SİYASİ PARTİLER SEÇİM BİLDİRGELERİNDE EŞDEĞER KONUSUNA YER VERMELİ”
• Soru: 28 Temmuz sonrasında kurulacak yeni hükümetten beklentiniz nedir?
• Derviş: Seçimden sonra kurulacak hükümetten beklentimiz siyasi irade ile yapılan hukuk dışı uygulamaların siyasi irade ile düzeltilmesidir. Zeyko arazisinin kiralanmasının iptaliyle ilgili alınan karar örnek alınacak bir uygulamadır. Kiralama kararlarıyla ilişkili muhtemel usulsüz uygulamalar ile yolsuzluk iddialarının da araştırılarak devlet yönetiminde hukukun üstünlüğü ve adalet ilkelerinin hakim kılınmasını istiyoruz. Siyasi partilerin seçim bildirgelerinde eşdeğer konusuna yer vermelerini istiyoruz ve bu yönde katkı yapmaya da hazırız. Yasa dışı uygulamlar ile eşdeğer kapsamı dışına çıkarılmış kaynakların iptal edilerek eşdeğer amaçlı iadelerinin sağlanmasını ısrarla talep ediyoruz. Buna ilaveten, hak sahibi olup da hakkından fazlasını alanlardan, ellerinde bulundurdukları hakkından fazla olan kısmının geri alınması ve bu şekilde ortaya çıkan kaynaklar ile rezerv bırakılan kaynakların öncelikle eşdeğer mal verilmesi gerekmektedir. Kısacası siyasilerin anayasaya aykırı olarak aldığı kararlar yine siyasi kararlarla düzeltilmelidir.