Kaçak yaşamı… Kayıt dışı işçiliği…
Ya da "kontrolsüz nüfus siyaseti"ni son üç-beş senenin sorunu gibi görmeye, göstermeye çalışanlar var.
* * *
"Ülkemiz konukseverdir. Ancak bu konukseverliği kimsenin, hele hele turist kisvesi altında cebinde cüzi bir miktar Türk Lirası ile gelenlerin istismar etmelerine izin verilemez. Huzurun temini gayesi ile ülkeye giriş noktalarında gerekli önlemler alınması için yasal düzenlemelerin vakit geçirilmeden yapılacağı inancındayım…"
Bu sözler, dönemin Yüksek Mahkeme Başkanı Salih Dayıoğlu'na ait…
Sene 1993…
Adli Yıl açılış konuşması…
18 sene önce!..
Bu konuşma yapıldığı gün doğan bebekler, bugün, askerlik yaşında!..
* * *
İşte sorun burada.
Sürekli "sorunların" fotoğrafını çekiyor, sergiliyoruz boy boy!.
Ama "çözüm" adımı yok…
Umursayan yok…
Çözebilen yok!..
İrade yok!..
Ne yazık, bu "dertlerin" çoğunu başımıza örenler, yıllar sonra yine karşımıza geçiyor ve kendileri de "şikayetçi" oluyorlar.
Ve hatta diyorlar ki: "Sizi biz kurtaracağız!.."
Sizden kurtulabilsek kendimizi de kurtaracağız!..
Bahçedeki limon fidesi!
"Dedemin İnsanları" için neler yazacağımı kafamda kurarken, bir baktım ki Haşmet Babaoğlu tam da düşüncelerimi anlatmış.
<<… (Artık) Bizim "insanlarımız" yok! İş arkadaşları, üç beş kuşkulu tanıdık ve üç beş uzaktan yakınlıkla idare ediyoruz.
Bir tür ıssızlık sanki!..>>
…….
<<… Çağan Irmak 1923 Mübadelesi sonucu henüz yedi yaşındayken ailesiyle birlikte Girit'ten İzmir'e göç etmek zorunda kalan kendi dedesi Mehmet Bey'in hikâyesini sinemalaştırmış... İyi oldu. Böylece popüler sinemamızda mübadele ve zorunlu göçlere dair "Pandora'nın kutusu" da açıldı. Sinemamızın üzerine gideceği ne çok acı, ne çok "insanlık suçu" var!..>>
* * *
"Göç" duygusunu yakından bilen Kıbrıs'ın insanları için de izlenmesi gereken bir film.
Bir sahnede anlatıldığı gibi, "Anam bahçedeki limon fidesini de yanına aldı, sanırsın ki evimiz de o fideyle beraber gelecek…>>
Nice "fide" taşındı, Kıbrıs'ın bir yarısından ötekine…
Lefkoşa ve Mağusa'da devam ediyor gösterimi…
Henüz izlememişseniz kaçırmayınız, ertelemeyiniz derim.
Sayın Hristofyas "sorun yok" diyorsunuz ama!..
<<… Sevgili Cenk, pazar günü Lefkoşa (Kıbrıs Rum Kesimi) Gassibi Stadı’nda, Omonya ve Apoel takımları arasında oynanacak olan futbol maçını spor yazarı arkadaşım Halil Tunç ile birlikte izlemeye karar verdik. Ulaşım sorununu daha kısa yoldan çözmek için Ledra caddesi veya uzun yol olarak da bilinen bölgeden yani Lokmacı'dan geçerek taksi tutmayı düşündük. Güney barikatına gelince, Kıbrıslı Rum polis, eşime ait evlilik kağıdım da yanımda olmasına rağmen, "Eşiniz de yanınızda değilse geçemezsiniz" dedi, geri gönderdi. Nedenini sorunca da "yeni prosedür böyle" dedi. Sonra Ledra Palace barikatına yöneldik ve buradan sorunsuz bir şekilde güneye geçtik. AB dönem başkanlığına aday bir AB üyesi ülkenin birkaç yüz metre arayla hizmet veren iki geçiş noktasından bahsediyorum!..>>
Sedat Kılıç, öğretmen.
* * *
Bu satırlar, barış gönüllüsü, aynı zamanda spor yazarlığı da yapan bir öğretmene ait…
Sayın Hristofyas, ya "görevli memurlarınız" sizi dinlemiyor, ya da başka bir "sıkıntı" var herhalde…