SIZI

Cenk Mutluyakalı

 

Gösteri dünyasının en önemli özelliği, insanlığı geçici bir körlüğe uğratmasıdır.
Işığı parlatırlar, bilerler, kurgularlar ve öyle tutarlar gözünüze!
Bir an gerçeği görmezsiniz.
Peş peşe yanılsamalar yaşarsınız.
Size sundukları kurgulanmış sahtelik üzerinden duygulanır, üzülür, dertlenir, sevinir, isyan eder, savrulursunuz.
Siz hayata tutunurken, birileri, sizin sırtınızdan yükselir.

*  *  *

En fazla yandığım nedir, bilir misiniz?
Hani onca yokluk arasında, onca varlık...
Toplumsal vicdanımızı yitiyoruz giderek!

En yakınından uzağına hissediyor insan.
Şaşırıyor, afallıyor, yutkunuyor...
Vicdansızlaşıyoruz çok fazla...
Bencillik, tek başına yetmiyor anlatmaya bu hallerimizi... Hırs, az kalıyor dört harfle.... İhtiras değil tam da...
Öyle “boğum boğum” bir körlük bu...

*  *  *

Daha fazla iyi siyasetçi seçebiliriz, gün gele.. Belki daha iyi yönetiliriz o zaman...
Ama "seçilenler"den öte "seçenler"e uzanıyorsa kirlenme, adalet terazisi herkesin kendine tartıyorsa sadece; bir diğerinin "yokluğu" umursanmıyorsa, umudun dalları kırılmıştır yüreklerimizde...
Mevsimler hep hoyrattır artık...
Gül/üşün tomurcuğu daha açmadan çürümüş, yapraklar çatlamış, toprağın göğsü kırılmıştır...

*  *  *

Senin daha güzel bir hayatın var, çok daha fazla imkanın, varlığın!
Ve hiç yok ötekinin.
Ya da az, çok az, çok daha az...
Bilmiyorsun paylaşmasını...
Ve doymuyorsun...
İki insan, bir elmayı bölüşemiyoruz artık, tam ortasından...

*  *  *

En acısı da a dostlar...
Ezilenler var ya ezilenler!
Çok daha mahrum, buruk, yerinmiş, eksik, yarım, köhne, yalnız, çaresiz...
İşte onlar ağlıyorlar...
Ağlıyorlar, kendileri yerine, sırtlarına basanlar için!

 


Tam da yazımı bitirmiştim, bu çizimi gördüm! Üç gün üç gece uğraşsam, bunu anlatamazdım.
Boşuna demiyorlar “çizginin ve yaratıcı zekanın gücü” diye... Bakınız uzun uzun... Ve bu üç insanın hedefini ‘seyir’ görmeyiniz. Diyelim ki bir ‘varlığa’ ulaşacaklar, bir kazanca... 

 


 

Siz ne sanmıştınız?

Din derslerinin 'zorunlu' olarak tek bir inancı dayatması Anayasa'ya aykırı...
Uluslararası sözleşmelere aykırı...
Din ve vicdan özgürlüğüne aykırı...

...

Yüksek Yönetim Denetçisi söylüyor bunu.
Başsavcı da söyleyebilir... Başyargıç da...
Ne fark eder?

...

Siz gerçekten bir "devlet"te yaşadığınızı mı düşünüyorsunuz; modern, çağdaş, uygar...
Yanlış düşünüyorsunuz...
Sorun da bu!

 


 

Orada bir ses var!

Böylesi idealist öğretmenler, yüzümüzü şavkla yıkıyorlar.
Ferahlıyoruz onların şevkiyle!
Hare Yakula
gibi...
Mesarya Korosu gibi...
Lurucina (Akıncılar) Festivali’nde tanıştık, yüzleştik, buluştuk.
‘Ne güzel yazıyorsun’ dedi, ‘ne güzel söylüyorsunuz’ dedim, karşılıklı gülümsedik.
Kocaman kocaman adamlar, kadınlar...
Hani, “Evinde otur, torun bak, televizyonda dizi seyret, ne pişireceğinin derdine düş, dedikodu yap, dertlen” fanusunu kırmayı başarmış güzel insanlar bir araya gelmiş...
Nefis bir koro oluşmuş.
Kıbrıs’ın ezgilerini okuyorlar, tutkuyla...
Hiçbiri profesyonel falan değil...
Ama yüzlerindeki aydınlık seslerine yansıyor, sevgileri tınılarına...
Akıncılar’a çok da uygun bir şarkıyla açtılar konseri:
“Orada bir köy var uzakta...”
Çocukluğumuzun ezgisi...
Bir zamanlar 4-5 bin nüfuslu bir köyün, bugün 300’e gerileyen nefesi daha nasıl anlatılır?
40 senede 4 kilometre yol yapmışız...
Öyle bir kutluyor, o kadar abartıyoruz ki, gören uzaya mekik fırlattık sanacak...

Neyse...
Mesarya Kadınlar İnisiyatifi’nin kuruluş öyküsünü ADRES KIBRIS’taki röportajda okumuştum...
Ve hedeflerini, ideallerini, tutkusunu...
Hare Yakula’yı kucaklıyorum.
Çoğalınız ne olur...
Çok olunuz, çok daha fazla olunuz...


 


haftanın notcukları

 

  • Ne güzel bir slogan:
    Sevmeyelim de
    taşa mı dönelim !

MERAKLANDIM

  • Ameliyat ya da tedavi önlükleriyle hastane dışında eylem, ziyaret falan yapan hekimler, sonra yine aynı kıyafetlerle mi hasta bakıyorlar?
    Bunun bir “hijyen protokolü” yok mu?
     
  • VATAN gazetesi, iki haftadır mizah dergisi TANTANA’nın yayınına başladı. İyi işlerde rekabet duygusu olmaz. ÇARŞAMBA günleri, VATAN’ı alınız. Musa Kayra, Hüseyin Çakmak, Mustafa Tozakı, Mehmet Ulubatlı gibi pek çok önemli çizer orada. Umarım, uzun soluklu olur. Kıbrıs’ın iyi bir mizah dergisine ihtiyacı vardı. Bu derginin yaşaması için destek verin!

UMUTLANDIM

  • İki doğru hamle:
    Biri, DAÜ’de üç sendikanın ‘birleşme’ görüşmesi başlatması.
    Diğeri, Girne’de Ozanköy ve Tatlısu kulüplerinin...
    “Küçük olsun, bizim olsun” bir yere kadar...
    Yetti gayrı!

ŞİİRCE

  • Belediye / Tören alanını temizledi / Çöpler kirlenmesin diye.
    AYDIN ADAMOĞLU
    (Y.Taşçı’dan)

 

ANNEME

  • Babamın üzerini gökyüzüyle örttüğümüz günden beri, yağmur yüzlüdür annem...
    Hep çiseler durur yüzünde özleme kenetli bir mevsim...

 


 

benim hiç sapanım olmadı anne,
ne kuşları vurdum,
ne de kimsenin camını kırdım...

...

Yusuf Hayaloğlu