Suudi Arabistan’ın nüfusu 28 milyon kadar. Bunların 18 milyonu kendi vatandaşı 10 milyon da o ülkede çalışan yabancılar.
Büyük bölümü de köle. ‘Köle’ diyorum çünkü 50-100 dolar aylıkla çalışıyorlarmış.
Peki, ne yapıyorlar?
Tabii ki hizmetçilik…
Örneğin Suudi Prens Valid Bin Talal ki reformcu kabul edilir, bakın geçenlerde ne demişti:
“Kadınlara araba kullanma izni verirsek 500 bin yabancı işçiden kurtuluruz’’.
Anlaşılan eşlerine araba kullanma izni vermeyen erkekler eşlerine şoför tutuyor sonra da Suudi Arabistan’dan dramatik aşk hikayeleri geliyor.
Şoför – kadın –patron ilişkisi…
Bir zamanlar böyle bir film vardı…
Yanlış anımsamıyorsam Ayhan Işık ile Belgin Doruk oynamıştı...
Küçük Hanımın Şoförü.
Peki bunları neden anlatıyorum?
Suudi Arabistan İçişleri Bakanlığı geçen hafta tarihinde ilk kez bir kadına avukatlık izni verdi.
Arva Hujeyli.
İki bin kadar erkek avukat arasında tek bir kadın… Üstelik de güzelmiş...
Ama henüz işe başlamadı. Çünkü mahkemeye girdiğinde ya da müvekkili adına herhangi bir devlet kurumuna gittiğinde insanlar onun Arva olup olmadığı görmek isteyecek.
İşte sorun da orada başlıyor.
Çünkü yasa gereği kadının peçesini açtırmak mümkün değil. Kendisi de açmayacağına göre ne olacak?
Bakanlık şimdi içinde parmak izinin bulunduğu elektronik kimlik kartı üzerinde çalışıyor. Böylece Arva’nın sorunu çözülecek ve benzer alanlarda peçeli kadınların kendilerini kanıtlama sıkıntısı yaşanmayacak.
ESTETİĞE EN ÇOK PARAYI ONLAR HARCIYOR
Ama gelin görün ki Suudi Arabistan’da garip olaylar bununla da sınırlı kalmıyor.
Genel olarak görücü usulü ile evlenen Suudi kadınlar meğer estetiğe en çok para harcayan kadınlarmış.
Bir Amerikan şirketinin yaptığı araştırmaya göre Suudi kadınlar ister ülke içinde ister dışında olsun estetik ameliyatlara milyarlarca dolar harcıyormuş.
Özellikle burun, göz, kaş, göbek, kalça ameliyatları...
İş bununla da kalmıyor çünkü Suudi kadınlar makyaj malzemelerine de milyarlarca dolar harcıyormuş. Her yıl ortalama üç milyar dolar.
Oysa zavallı Suudi erkekler normal koşullarda evlenmeden önce hiçbir şekilde kızın yüzünü göremiyor.
Hele el ele tutuşup bir yerde oturmak ya da bir yerlere gidip yemek yemek zinhar günah.
Cezası recm, yani taşlanmak ya da kellenin uçması...
BANA MÜTTEFİKİNİ SÖYLE…
İşte bu ülkenin yönetimi şimdi ABD ve Türkiye’nin en önemli müttefiki ve başta Suriye olmak üzere Arap ülkelerine demokrasinin gelmesi için milyarlarca dolar harcıyor.
Varın siz düşünün bu ‘Arap Baharı’nın halini...
Kadını hiç olmayan bir bahar!
Mısır Cumhurbaşkanı Mursi kadınlarla tokalaşmıyor.
Libya’da ise kadınların tüm özgürlükleri ellerinden alınıyor.
Tunus Müftüsü Suriye’de yönetime karşı savaşan gençlerle ‘cihat evliliği’ yapmak için kızların oraya gönderildiğini söylüyor…
‘Arap Baharı’nda kadının adı yok…
Ama olsun...
Nobel Komitesi adı hiç duyulmamış bir gazeteciye Kadın Hakları Ödülü verdi.
Adı Tevekül Karman… Türbanlı...
Erkek doktorlar bir yerlerini görecek diye kadınların % 80’nin doğumlarını evde yaptığı Yemen’de aynı kadınların % 80’i çarşaflı…
Bu de ne diyelim!
Şöyle bir etrafınıza bakın ve 15-20 yıl sonrasının KKTC’sini hayal edin…
Yardımcı olması için Türkiye’yi gözünüzün önüne getirin!