söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

söğündürme şafgı da OKUYACAM!..

Ahmet Yıkık

O hayattayken, bazı şiir kitaplarını okumuştum okumasına da onunla tanışma imkânına erişemiştim bir türlü. Bu yıl “Şiir Otobüsü”yle onun çocukluğunun geçtiği Lefke’yi ziyaret etme şansını yakaladım ölüm yıl dönümünde. Onun ailesinden, şair arkadaşlarından onu dinlemenin tadına vardım doyasıya. Kıbrıs Türk Sanatçı ve Yazarlar Birliği’nin onun anısına düzenlediği gecede bulundum.  Türk şair arkadaşı Ayten Mutlu onunla ilgili duygu yüklü hatıralarını anlattı orada… Ve onun şiirleri okundu ardı sıra… Son zamanlarda tanıştığım birçok Kıbrıslırum şair ve yazar da hep ondan bahsettiler. Onunla ne kadar iyi dost olduklarından dem vurdular. Onu 2003’te kapıların açılmasından çok daha önce tanıdıklarını ve onunla birlikte “barış” için çaba sarf ettiklerini söylediler. Onu saygı ve sevgiyle anarken, bir şiirinden alıntı yapmak kaçınılmaz oldu bu hafta…

YAŞLI BİR AKDENİZ EZGİSİ
(…) Bilge zeytin ağaçları sallanıyor / sevgilimin gözlerinde / Bizi acıyla sözlediler, ama / ey barış, biz senin nikâhlınız; / seninle gireceğiz eninde sonunda / şarkıların altından geçip / ve silahlarımızı dışarıda bırakıp / güzel günlerin dünya evine / Hırçın bir uçakgemisiyle çarpışıyor / gözlerin Akdeniz’de (…)
Fikret Demirağ

KİTAP ÖNERİSİ

Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk Öykü Antolojisi, öykü, 512 s.
2013 yılının Aralık ayında yayımlanan antolojiyle Kıbrıs yazınında bir ilk gerçekleştirildi. Çünkü daha önce, Kıbrıs’ın, Yunanca ve Türkçe yazınlarına ait öykülerden oluşan böylesi bir kitap yayımlanmamıştı. Kitapta, yirmi altısı Kıbrıslırum ve on sekizi Kıbrıslıtürk olmak üzere toplam kırk dört yazara ait elli dört öykü yer almaktadır. Öyküler önce orijinal dilinde, ardından da Kıbrıs’ın diğer diline çevrilmiş olarak okurlara sunulmaktadır. Kitabın editörleri; Lefteris Papaleontiou, İbrahim Aziz, Mehmet Kansu, Bekir Kara ve Gürgenç Korkmazel’den oluşmaktadır. Kitapta yer alan öyküler doğal olarak Kıbrıs tarihine ve coğrafyasına ilişkin motiflerle örülmüştür. Rum ya da Türk olsun aynı adanın kültür mozayiğini oluşturan tüm Kıbrıslıların gerek bireysel gerekse toplumsal kimliklerine ilişkin önemli ipuçları verir. Yazarların bireysel var oluş kaygılarına odaklandıkları ve bazen metafizik ötesi ya da fantastik öğeler içeren öyküler de yok değildir aralarında. Fakat antolojide yer alan birçok öyküde, Kıbrıs’ın yakın tarihinde gerçekleşen ve adanın bölünmesine yol açan trajik olaylardan izler görülür. Antoloji, okura, fotoğraftan içeri girerek insanların zihinlerinde yolculuk yapmasına olanak veren bir Kıbrıs panoraması niteliğindedir. Üstelik, kuzey-güney parçalanmışlığını ortadan kaldırır. Böylelikle, okurlar, siyasetin yapamadığını edebiyatın başardığına tanık olurlar. Kitapta yer alan öyküleri okudukça, ötekini anlayıp onunla empati kurmanın yollarını keşfedeceksiniz. Ayrıca, iki toplum arasındaki ‘önyargı duvarı’nın yıkılmasının sanıldığı kadar da zor olmadığının farkına varacaksınız. Her Kıbrıslının mutlaka kütüphanesinde yer alması gereken bir kitap. Keyifli okumalar…


ESKİMEYEN KİTAPLAR…

Albert Camus, Yabancı, roman, 119 s.

Kitabın tanıtım bülteni şöyledir: Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.

Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna, roman, 164 s.

Sabahattin Ali’nin uzun süredir en çok satan kitaplar listesinde üst sıralarda yer alan söz konusu romanı, başkarakter Raif Efendi’nin sabunculuk tekniğini öğrenmesi için gönderildiği Almanya’da yaşadığı tutkulu bir aşk üzerine kurulmuştur.  Raif Efendi sabun fabrikası yerine müze ve galerilere giderek vakit geçirir. Bir yılı böyle geçirdikten sonra, bir resim galerisinde gördüğü Kürk Mantolu Madonna tablosundaki kadına platonik bir aşk duyar. Sık sık tabloyu görmek için galeriye gider, orada tablonun sahibi olan sanatçı Maria’yla tanışır. Aralarında bir yakınlaşma başlar. Sonrasında neler olduğunu öğrenmek isteyenler, romanı mutlaka okumalı… Romandan bir pasaj: "Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum "Kürk Mantolu Madonna"yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Tanıtım bülteninde romana dair şunlar yazıyor: “Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.”

YAZIN DÜNYASINDAN HABER…

27 Mayıs 2014 tarihinde, Streetart Kitap-Kafe’de, Oğuz M. Yorgancıoğlu’nun yeni kitabı “Tutunabilen Son Kök 50. Yılında Erenköy” için bir tanıtım ve imza etkinliği gerçekleştirildi.

Dergiler Haberleri