Ahmet Yıkık
Bu sıcak yaz gecesinde geçmişe yürüyen anıları ona uğramıştı yine. Teninin yumuşaklığını ve dudaklarının ıslaklığını duyumsar gibi oldu. Kalp atışları tempoyu gitgide artırdı. Haftanın altı gecesi ötekine ait sevgilisinin yanında olduğu yedinci geceyi sanki baştan yaşıyordu. Tıpkı eskiden olduğu gibi. Nöbetteydi kulakları kapıda ötekinin aniden açmasından korktuğu. Yasakları delmekten ya da kimyalarının muhteşem uyuşmasından kaynaklanan haz hep zirveydi. Onun, ötekiyle hâlihazırda da mutsuz olduğunu bilmiyor değildi. Geçmişte kapattığı hesapları yeniden açmanın akıl kârı bir davranış olmayacağının bilincinde, uykuya dalmaktan alıkoyamadı kendini.
VASİYET
Şiire, aşka, ölüme inanıyorum, dedi, / işte bu yüzden inanıyorum ölümsüzlüğe. Bir dize yazıyorum, / dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var. / Bir ırmak akıyor ucundan serçe parmağımın. / Gök yedi kez mavi. Bu arılık / ilk doğrudur yine, son dileğim benim.
Yannis Ritsos (Çev. Özdemir İnce vd.)
KİTAP ÖNERİSİ
Cengiz Erdem, Fantezi Makinesinde Hakikat Sızıntısı, roman, 137 s.
Cengiz Erdem’in ‘deneysel roman’ olarak nitelendirilebilecek Fantezi Makinesinde Hakikat Sızıntısı adlı kitabı, Kıbrıs Türk edebiyatında benzerine pek de rastlanmayan özellikler barındırıyor bünyesinde. Her şeyden önce, birtakım felsefi, psikolojik ve edebi kuramların tek bir potada harmanlanarak oluşturulan oldukça derin bir düşünsel bağlama sahip bir kitap. Postmodern edebiyat akımına özgü; ironi, üst kurmaca, metinler arasılık, oyun, farklı yazın türlerinin bir arada kullanılması (günlük, deneme, röportaj…) vb. özelliklerin başarılı bir şekilde kullanımı dikkat çekici. Erdem; lisans eğitimini İngiliz dili ve edebiyatı üzerine tamamladıktan sonra, kültür ve İletişim alanında yüksek lisans eğitimi almış, ardından da kültürel ve eleştirel teori üzerine doktora yapmıştır. Dolayısıyla, gerek üslûp gerekse teknik ve içerik bakımından kitabın tamamında kendisini gösteren yetkinlik bir rastlantıdan ibaret değildir kuşkusuz. Romanın konusu şöyle: Dünyadaki herkes, televizyon ekranlarının ve başka bazı ekran mekanizmalarının işlevini yitirmesi ve beyaza bürünmesi olayını şaşkınlıkla izlemektedir. Daha da şaşırtıcı olansa, roman karakteri Tekvin’in henüz basım aşamasındaki romanında bu olayı önceden anlatmış olmasıdır. Okur, bir anda kendini romanın içindeki bir başka romanda bulur. İktidar, suç, ceza, ruh-beden, ölüm-lülük/-süzlük, mahpusluk–özgürlük, televizyon, bilgisayar vb ekranların insanın yabancılaşması ve asosyalleşmesi üzerinde oynadığı olumsuz rol gibi birçok izlek sorunsallaştırılarak ele alınır kitapta. Acaba her şey zihnimizin bize oynadığı bir oyun, yanılsamadan mı ibarettir sadece?.. Keyifli okumalar…
YENİLERDEN…
(Aşağıdaki kitaplara dair bilgiler, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)
Oliver Sacks, Müzikofili - Müzik ve Beyin Öyküleri, öykü, 384 s.
Müzikofili nörolog-yazar Oliver Sacks’ın meslek hayatında karşılaştığı vaka öykülerinin bir derlemesi. Adından da anlaşılacağı gibi, bu kitapta biraraya getirilen vakaların ortak noktası, geçirdikleri hastalık veya kazalar sonrasında müziğe karşı geliştirdikleri hassasiyetleri.
Bir sabah, zihninde bitmek bilmeyen son derece “gerçek” bir melodiyle uyanan bir kadın... Yıldırım çarpmasından sonra piyano çalmaya karşı tutkulu bir ilgi geliştiren bir doktor...
Nörolojik hasarlar ve bunlarla baş etme süreçleri yeni “algı kapıları” ile özgül ve sıradışı deneyimlerin önünü açabilir. Sacks digger kitaplarında olduğu gibi Müzikofili’de de hekim ve insan kimliğini öne çıkararak sosyal bilimlere ve edebiyata yaptığı göndermelerle okura, üzerinde hiç düşünülmeyen bambaşka bir dünyayı, beyin denilen gizemli organın dünyasını anlatıyor.
Lale Müldür, Apokalips / Amonyak Toplu Şiirler II (1990-2012), şiir, 560 s.
Sırtında görünmez bir bebekle, beyin kanamasından sonra sürekli saçlarımı ters yıkadım. Görünmez bir Japon felç halinde… Karmaşıklaşan yeni bir su dili ve Apokalips’in kirli saçlarıyla… Her şiirin sonunda dipdiri kalakalıyordum işte bir Yunan tanrısının mükemmel uzantılarında… Ah görünmez, felçli bebekleri büyük Amonyak/Apokalips halinin...
Apokalips/Amonyak, Lâle Müldür’ün 1990-2012 yılları arasında yayımladığı kitaplardan oluşuyor. Sarartı/Safran (Ahmet Güntan’la birlikte, Voyıcır 2 kitabından), Güneş Tutulması 1999, Saatler ve Geyikler, Ultra-Zone’da Ultrason, Siyah Sistanbul, anne’ye ayetler ve o’nun postmortem alâmetleri. Tüm sınır uçlarını gezdikten sonra kendi kovuğuna çekilen, tamamen kendine ait bir dil. Kıyamet sonrası yeniden doğuşu temsil edecek kadar duru ve çocuksu, ama bir başka kıyamete geçişi de hissettirecek kadar 21. yüzyıla ait şiirler.
YAZIN DÜNYASINDAN HABER…
Literary Agency Cyprus (LAC) ve Whirling Words, 8 Ağustos 2014 tarihinde, Güney Lefkoşa’daki Granazi Art Space’te, Gazze’de ve Ortadoğu’nun diğer bölgelerindeki sorunlara adil çözümler bulunması yönündeki dilek ve temennilerini dile getirdikleri bir okuma gecesi düzenlediler. Gecede; Alev Adil, Münevver Özgür, Eleni Scarpari ve Bahriye Kemal İngilizce olarak yazdıkları eserlerinden bölümler okudular.