Ahmet Yıkık
Tam elli yıldır aynı evde yaşamını geçirdiği adama duyduğu nefret-acıma-öfke karışımı duygudan muzdaripti yaşlı kadın. İçi bir türlü huzur bulmuyordu. Geleceğe dair hayaller kurmuyordu artık; yaklaşan karanlığı bekliyordu çünkü. Çocukluğunu düşündü bu yüzden, bir Afrika ülkesindeki evlerini. Her işlerine koşturan siyah hizmetçilerini anımsadı. Çok sevdiği köpeğini ansızın bahçeye dalan timsahın alıp götürüşünü şaşkınlıkla ve gözyaşlarıyla izleyişi takıldı aklına. Ne ki bunların hiçbiri, zamanında boşanmaya cesaret edemediği ve şimdiyse bunu yapmak için çok geç kaldığı adamın varlığından duyduğu rahatsızlığı gideremedi. Onu ziyarete gelen kızına, durumunu anlattıktan sonra şöyle dedi: “Günah çıkartmaya gideceğim kiliseye. Tanrı affeder belki ama ben affedemiyorum, babanı…”
Carnation Lily Lily Rose
Yüzyıllar geçmeli ölümümün üzerinden / Tanımadığım bir yerde / bir göl kenarında / huzurun çimene sindiği zamanda / resimdeki kâğıt fenerler gibi ışımalıyım / İzlenildiklerinin farkına varmayan / kısa saçlı kızlar yakmalı beni de / Zambaklar, karanfiller, güller içinde
Senem Gökel
KİTAP ÖNERİSİ
Tijen Zeybek, Kıyamet Düşleri, roman, 227 s.
Romanda, 1963-1974 yılları arasında neresi olduğu belirtilmemekle birlikte Lefkoşa’ya yakın muhtemelen Mesarya bölgesindeki bir Kıbrıslı Türk köyünde yaşananlar anlatılmaktadır. Tijen Zeybek’in oldukça samimi bir kadın duyarlılığıyla kaleme aldığı kitapta dönemin yaşamı oldukça sinematografik bir şekilde yansıtılıyor. Romantizmle realizmin iç içe geçtiği, biraz nostaljik fakat sağlam bir tekniğe sahip roman, Kıbrıslı Türkleri derinden etkileyen tarihi bir dönemi, roman kurgusu içerisinde, söz konusu dönemi anlatan birçok Kıbrıslı Türk romanının aksine, hümanist bir yaklaşımla ele almaktadır. Zeybek, köyde yaşayan insanların; gündelik yaşamlarını, gerek aile gerekse köy içindeki meselelere ne şekilde yaklaştıklarını, döneme özgü bayram, evlilik vb. geleneksel ritüellere nasıl hazırlanıp bunları ne şekilde kutladıklarını capcanlı tasvirlerle ve yer yer şiirsel özellikler taşıyan başarılı bir üslûpla aktarıyor. Yazarın ataerkil toplum yapısından ötürü kadınların karşı karşıya kaldıkları bazı sorunları da üzerine basa basa dillendirdiği romanın dikkat çeken özelliklerinden biri de erotizm yüklü cinsellik içermesi. Köylüler günlük yaşamlarına devam ederken arka planda yürümeyen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dağılma sürecinde patlak veren çatışmalar sürmektedir. Bu dönemde gitgide yalnızlaşan Kıbrıslı Türklerin söz konusu köyde, ‘Teşkilat’ın kontrolü ve baskısı altında yaşamlarını sürdürme mücadelelerinin anlatıldığı romanda, tarihi olaylara eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşıldığı görülmektedir. Unutulmaya yüz tutmuş insan ilişkilerini, gelenekleri vb. Kıbrıs’a özgü birçok özelliği nostaljik bir roman kurgusu içinde yeniden yaşamak isteyenlere… Keyifli okumalar…
YENİLERDEN…
(Aşağıdaki kitaplara dair bilgiler, kitapların kendi tanıtım bültenlerinden alınmıştır.)
Katharine Burdekin, Swastika Geceleri, roman, 232 s.
Modern toplumlarımızın günden güne totaliter rejimlere doğru kaydığı, filozof Slavoj Zizek'in dediği gibi kapitalizmle demokrasi arasındaki sonsuz evliliğin bittiği bir dönemde hepimizin kafasını kurcalayan şey nasıl bir geleceğin bizi beklediği. Eğer insanlık bu gelecekten işaretleri okuyamayıp bu geleceği değiştiremediği takdirde Katharine Burdekin'in 80 yıl önce kurguladığı faşist bir dünya olabilir mi bizi bekleyen? Şiddet ve hainliğin erkeklere statü kazandırdığı, kadınların damızlık hayvan vasfına indirgendiği bu dünyada herkesin ortaklaşa taptığı tek bir şey vardır: LİDER 1937'de Hitler henüz yaşarken yazılan bu roman, uzun süre unutulmuş ancak 1980'lerde tekrar gündeme gelmişti. "1984" ve "Cesur Yeni Dünya" gibi büyük distopik romanların arasında yer alan Swastika Geceleri en önemli feminist eserlerden biri olarak görülmektedir.
John Green, Kâğıttan Kentler, roman, 320 s.
Kendini ararken kaybolmanın ve yeni bir başlangıçla hayat ile aşkı keşfetmenin hikâyesi...
Quentin Jacobsen tüm hayatını, maceraperestliğin kitabını yazmış Margo Roth Spiegelman'ı uzaktan severek geçirmiştir. Bu yüzden Margo tıpkı bir ninja gibi giyinmiş halde penceresine tırmanıp zekice planladığı intikam savaşına onu davet edince Quentin, Margo'nun peşine düşer. Genç kızla sabaha kadar ortalığı karıştırdıktan sonra okula giden Quentin, her zaman bilinmezlerle dolu olan Margo'nun artık tam bir gizeme dönüştüğünü keşfedecektir. Fakat kısa süre sonra ipuçları olduğunu ve bunların kendisi için bırakıldığını fark eder. Birbirinden bağımsızmış gibi görünen ipuçlarının peşinde inatla ilerlemesine rağmen Quentin, Margo'ya ne kadar yaklaşırsa, tanıdığını sandığı kızdan o kadar uzaklaştığını görecektir...
YAZIN DÜNYASINDAN HABER…
Streetart Kitap-Kafe, 12 Ağustos 2014 tarihinde, şair Tamer Öncül’le Girneli okurları buluşturan bir söyleşi düzenledi. Söyleşiden sonra şair Tamer Öncül okurlar için kitaplarını imzaladı.
Işık Kitabevi’nin bu yılki kitap fuarı, 25 Ağustos – 5 Eylül 2014 tarihleri arasında“Değişim-Değiştirme” başlığı altında düzenlenecek.