Çok net mesajlar ortaya koydu Cumhuriyetçi Türk Partisi.
Yüreğimizin yağı eriyordu, umutlandık.
Hem basın toplantısında Tufan Erhürman’ın sözleri, hem de partinin basın bildirisi cesur, kararlı, gerçekçiydi.
* * *
“Türkiye ile ilişkilerde de tam bir yıkım söz konusudur” sözleri manzarayı ortaya koyuyor.
Bu bilinen bir gerçek!
İhtiyaç duyduğumuz ise bu gerçekliğe karşı çok daha güçlü bir itirazdı:
“Bu vesayeti kabul etmiyoruz.”
* * *
İşte şimdi önemli olan bu itirazı daha güçlü örgütlemek, çoğaltmak ve Kıbrıslı Türkleri yok sayanlara dünyayı dar etmektir.
“Halkımız, onu yok sayanları ‘yok saymaya’ hazırdır” sözünü pratiğe dönüştürmek için emek, özveri ve dayanışma gerekiyor.
Çünkü kimi durumlarda “halkımız” bireyci menfaatlerini, toplumsal varlığının üzerine koyuyor.
* * *
“Kıbrıs Türk halkı, hiçbir zaman bu kadar silik, görünmez ve iradesiz hale getirilmemişti” gerçeği karşısında “görünür” olmamızın en önemli unsuru irademiz, eşitliğimiz, özgürlüğümüzdür.
“Yalnızlaşmamızı” istiyorlar.
Çünkü yalnızlaşmak bir “muhtaçlık” ilişkisi yaratıyor.
O ilişki de bizi hep ricayla, minnetle, şükranla yaşatıyor.
* * *
Barış kültürünü son derece önemsiyorum.
Ne zaman ki bu ülkede barış inancı ve umudu güçlenmiştir, Kıbrıslı Türkler çok daha görünür olmuştur, çok daha güçlü…
Ne zaman ki barış umudu azalmıştır, “Türkiye’ye biat ve ilhak” politikaları öne çıkmıştır.
* * *
O nedenle “Geçitkale’de askeri üs” hakkında söylenenler de önemli bir duruş ortaya koymuştur:
“Biz Baf’ta da bir askeri üsse karşıyız, Geçitkale’de de karşıyız çünkü bu adada barış istiyoruz.”
Silahlanmaya karşı bir kararlılıktır bu!
Bunun daha net sonucu şudur aslında: Askersiz bir ada!
Kıbrıs’a “korku siyaseti”ni dayatmak isteyenlere karşı hiç çekinmeden bunu dillendirmek şarttır.
* * *
Elbette tavır, duruş, kararlılık hatta bu düşünce yapısını örgütlemek de yetmiyor.
Çünkü mesele “yönetimi teslim almak” ve ardından “KKTC düzeni”ne özgü paylaşım telaşına girmeden idealleri büyütmektir.
“Statüko” çok ama çok güçlüdür.
Yıkmak için samimi, sahici, kişilikli siyasete ihtiyaç vardır.
* * *
Kıbrıs adası onca farklı sömürge gördü, krallar geldi, geçti.
Bugünkü koşullar “umutsuzluğu” köpürtebilir.
“Ne değişecek, bizim gücümüz nere yeter” endişesi bir kurt gibi onbinlerce insanın zihnini kemirmektedir.
Yeryüzü öylesi büyük değişimleri hiç ummadık zamanlarda yaşamıştır ki ucundan tarihe bakmak ümitsizliği yıkmak için yeterlidir.
* * *
Kıbrıs’ın içinden Kıbrıs’ı söküp atmak öyle kolay olmayacaktır.
O nedenle hedef doğrudur.
Hayat sokaktadır ve mücadele de sokakta olmalıdır.