Kıbrıs’taki sol partiler neden toplumun bu hale gelmesini ya da yok olma talan edilme aşamasına ulaşmasını, hatta başka bir ülke vilayeti olma durumuna varmasını önleyemediler?
Bunun en büyük nedeni, daha önceki makalelerimde de belirttiğim “Kaynayan Kurbağa Sendromu” olabilir mi? Evet!
1875 yılında Avrupa’da bazı biyologlar tarafından yapılan deneylerde, kaynamış suya atılan Kurbağa’nın hemen dışarı atladığı, fakat soğuk suya konup hafif hafif ısıtıldığında, neler olduğunu fark etmeyip yavaşça kaynayarak öldüğü gerçeğidir.
Bu araştırma, yani az ısıyla yavaş yavaş kaynayıp ölen Kurbağa hikayesi sosyal bilimlerde, genellikle insanların yavaşça gerçekleşen değişikliklere tepkisiz kalmaları halinde ve neler olduğunu fark etmeme sonucunda hem kendilerinin hem de toplumlarının hayatlarından olacağını mecazi anlamda anlatmaktadır..
Bu anekdot, bir insan veya toplum aşamalı değişikliklere karşı uyanık olmaz, neler olabileceğini fark etmezse sonuçta hiç istemeyen durumlarla baş başa kalmaya mahkumdur..Küçük bir adımın tetiklemesi ile sonunda önemli sonuçlara yol atabileceğini de anlatır..
-------------------------------------------
Kıbrıs’ın kuzeyinde 1974 sonrası atılan küçük küçük sonra büyük büyük adımlarla, burayı planlı programlı biçimde başka bir toplum ve başka bir duruma sürükledi getirdi. Hala bu durumu anlamayan varsa, halinden memnunsa, kadere uyuyorsa, Kurbağa’nın ölmesine razıdır demektir.
Ancak kendilerini toplumcu ve ilerici sayan sol partilerin bunca yıldır yavaş yavaş ısıtılan ve kaynayarak her şeyi öldüren suyun neden farkına varmadıklarını, önlem almadıklarını, üzülerek sormamız gerekmektedir.
Sol eğilimli partilerimiz uzun yıllar süren bu günlerin adımları atılırken, kendi içlerinde kavga etmekle, kimin daha az veya daha çok solcu olduğu tartışmaları sürdürmekle, kadro sayılabilecek üyelerini ihraç etmekle, parti içi dedikodularla geçirdi desek çok mu ağır olur?
Hesap ortada, 1974’te 1 sol parti varken bölüne bölüne 2,3,4,5,..e kadar çıkmış durumda..
Sanki 1 milyon nüfus son birkaç ayda oldu, sanki vatandaşlıklar son aylarda verilen 10 binle sınırlı kaldı.. Sanki Girne ve bütün şehirlerimiz, çevremiz son zamanlarda mahvoldu. Bütün bu felaketlerle baş edebilme mümkün mü?
Toplumcu düşünceye sahip siyasi partilerin 74 ten günümüze muhasebe yapmaları ve bu önleyemedikleri felaketlerle nasıl başa çıkıp arzuladıkları bir toplum ve sistem kurulması için birbirlerine nasıl destek olacakları yanı sıra birlikte hareket etmeyi düşünme zamanı gelmiştir.