Türkiyeli bir anket şirketinin geçen yıl burada bir anket yaptırdığı konuşuluyor. Duyulana göre AKP’nin anketçisi olan bu şirket, bazı denek grupları üzerinde uyguladığı anketlerle toplum mühendisliğine soyunanlara sistematik olarak veri topluyor. Yeni dizaynların peşinde olan ‘mal sahibi’, son olarak Türkiye kökenli KKTC vatandaşı olan ve son seçimde Sol’a oy vermiş seçmeni inceliyor. Kendilerine tek bir soru soruluyor: “Kıbrıs’ta çözüm durumunda kurulacak olan federal mecliste Türkiye aleyhine çıkabilecek olası bir kararı onaylar mısınız?”... Cevapların yüzde 95’i ‘hayır’ oluyor. Kıbrıslıtürklere güvenmeyen Türkiye burada kendi seçmeni ile siyasi iradeyi yönlendirmenin planlarını da bu gerçeklikle kuruyor. 10 bin, 20 bin, 30 bin vatandaşlık rakamları da şaka değil. Peyderpey kontrolü eline geçirecek olanlara çanağı da UBP-DP tutuyor. Tutmaya da devam edecek çünkü CTP’nin sivil bir darbeyle hükümetten gönderilmesinin ve bu düşman kardeşlerin oraya getirilmesinin bir değil bin nedeni var. Ne hazindir ki bunun bedelini de her gün biraz daha yok olan Kıbrıslıtürkler ödüyor, ödemeye de devam edecek. Çünkü Kıbrıslıtürk siyasası bu fasit daireyi aşmada yetersiz kalıyor.
Biliyorsunuz yarın Türkiye’de referandum var. Türkiye halkları, ‘tek adam’ Erdoğan’ın saltanatını ve önümüzdeki yüz yılda Erdoğan ve ailesinin hükümran olarak kalıp kalmayacağını oylayacak. Buradan çıkacak karar Orta Doğu ve Doğu Akdeniz ülkeleri arasında en çok bizi etkileyecek çünkü bu ülkeler arasında Türkiye’nin alt yönetimi olarak anılan başka bir ülke yok. Erdoğan’ın tahakkümcü tavrı ancak bize söküyor. Türkiye 1974’ten sonra ilk kez bir savaşa girdi. 2011’den beri süren Suriye İç Savaşı’nda ülkenin darmadağın olmasına yardımcı oldu, işgalci batının beslediği insanlık düşmanı cihatçı gruplarla dahi adı anıldı. Tüm bunların karşılığında ne elde ettiğini bilen ise henüz yok. Bildiğimiz binlerce ölü ve milyonlarca göç var... Rusya ve ABD’nin şamar oğlanına dönmüş durumda olan Türkiye’de çıkabilecek olan ‘evet’, Kardeş Beşar Esad’tan, Katil Esed’e nasıl gelindiği de hatırlandığında çok açık ki bize hayır getirmeyecek. Güçlendikçe tekleşen, tekleştikçe altı boşalan, gücü azalan ve daha da otoriterleşen Erdoğan, bir bakarsınız bin yılın projesi olarak köprü ve yol yapımında ustalık dönemini de geride bırakarak büyük üstat olduğunu Kıbrıs’ta kanıtlar. Adana’dan Girne’ye dört şeritli köprü yapar ve buradaki yerli destekçilerini de bir güzel artırır. Kulağa imkansız gibi gelmiyor değil mi? Yaparsa taşeron AKP yapar. İhaleye de Ankara’da çıkar.
Tüm bu moral bozucu şeylere rağmen iyi haber Avrupalı sosyalist gençlerden geldi. “Avrupa: Sola dön!” sloganıyla düzenlenen kongrede Kıbrıs müzakereleri ile ilgili de bir bildiri yayımlandı. Bildiride garantörlerden yapıcı katkı beklendiği, halkların yakınlaşması için iki toplumlu etkinliklere destek ve liderlere geleceği düşünerek hareket etme çağrısı yapıldı. Kıbrıs’ın kuzeyinden CTP Gençlik Örgütü’nün üye olduğu Avrupalı Genç Sosyalistler’in (YES) geçen hafta Almanya’da gerçekleştirdiği kongrede yapılan tüzük değişikliği ise Kıbrıs’ın kuzeyindeki Türk mallarında etkinlik yapılabilmesinin önünü açtı. Özgürlüğünü ilmik ilmik ören, kimliğine sahip çıkıp, dünya halkları için çalışan, bulduğu her imkanı değerlendirerek uğranılan çok yönlü haksızlıkları dile getiren genç arkadaşlara bize tek çıkış yolunun ‘anavatan’ olmadığını hatırlattıkları için teşekkürü borç bilirim.
Kolay değil biliyorum... Hem uyuşturulmuş halkı bağımlılığını azaltması için yapılması gerekenlere razı edeceksin hem de tepende topuzla kafana vurmaya hazır bekleyen bir devle boğuşacaksın. Zor tabii, hem yürek-zeka hem de arkada dağ gibi bir halk ister. Yine de ideolojik ve politik netlik sorunu yaşayan Sol’dan bunu beklemekten başka çaremiz yok.